Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mali durumu yetersiz olduğu halde inşaat yaparak vatandaşları mağdur eden, mevzuata uygun binalar inşa etmediği için çökerek, yıkılarak can kayıplarına neden olan çürük müteahhitlerin elenmesi için geçen yıl ‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Yönetmeliği’ yayınlamıştı.
Yönetmelikle müteahhitler iş deneyimi, teknik ve mali yeterliliklerine göre 9 gruba ayrılmıştı. Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle B1, C1, D1, E1, F1, G1 ara grupları eklenerek sınıf sayısı 15’e çıkarıldı. Böylece her bir müteahhit, sahip olduğu belgenin türüne göre belirlenen tutardaki yapım işlerini üstlenebilecek. Sektör temsilcileri yönetmeliğe tepki göstererek düzenleme dolayısıyla on binlerce müteahhitin meslekten men edebileceğini belirtiyor.
İzmir Müteahhitler Derneği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı İslam Yıldırım, yeni yönetmelikle ilgili detayları www.insaatnoktasi.com okurları için değerlendirdi.
Yönetmelik değişikliğine gidilmesinde gerekçe nedir?
Geçtiğimiz Aralık ayında müteahhitler sınıflandırılmasıyla ilgili bir yönetmelik değişikliği oldu. Önceden müteahhitler istediği metrekarede, istediği kadar konut yapabiliyordu. Fakat Bakanlığımız ülkemizde ciddi anlamda müteahhit fazlası olduğundan dolayı bu konuda bir çalışma başlattı. İşin çıkış noktası ise İstanbul oldu. Çünkü İstanbul’un bazı bölgelerinde 100 binleri bulan mağdur ordusu oluştu. Müteahhitler arsa sahiplerini mağdur etti. Kentsel dönüşüm projeleriyle alakalı taahütlerini yerine getirmediler ve vatandaş mağdur oldu. Bakanlığımızda oradan hareketle bir yönetmelik değişikliğine gitti.
Peki bu yönetmelik değişikliği ile neler değişti?
Yönetmelik ile dediler ki; son 5 yada 15 yılınızda yaptığınız işlere bakıyoruz. Bu süreçte neler yaptınız, bununla alakalı bize gerekli evrakları getirdiğiniz takdirde sizleri sınıflandıracağız. Mesela, son 15 yılda 300 konut yaptınız ama bu işleri farklı bölgere farklı zamanlarda yaptınız. Bakanlık burada yaptığınız 300 konutu baz almıyor. Tek seferde yapabildiğin miktara bakıyor. Uygulamanın sıkıntılı tarafı da bu aslında.
Peki İzmir bazında baktığımızda durum ne?
Gelinen noktada bizim itirazlarımız oldu. Çünkü İzmir olarak bazı dezavantajlarımız var. Müteahhit arkadaşlarımızla yaptığımız işlere baktığımızda; Buca’da 20 daire, Konak’ta 15 daire, Balçova’da 25 daire yaptık diyelim. Toplamda 60 daire yapar… Ben bütün bunları aynı anda yapıyorum ama Bakanlık yetkilendirmeye kalktığında tek bir tanesini baz alıyor. Ama benim gücüm var, hepsini tek seferde yapabiliyorum... İzmir’de büyük parsel yok ki, küçük parsellerden oluşan bir iliz. İzmir özeline baktığımızda durum bu. Tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir yönetmelik hazırlandı ama İzmir açısından mağduriyetler yaşanacak düşüncesindeyim.
Peki kat karşılığı konut yapanlara etkisi ne şekilde olacak?
Yönetmeliğe önümüzü tıkayan bir yönetmelik olarak baksakta burada işini iyi yapanla kötü yapanı ayrıştırmak istiyorlar. Bizim buradan anladığımız bu. Ama bana zararı var mı? Tabiki var… Bugüne kadar 600 konut yapmış biri olarak, geçmişimde bir tecrübem ve altyapım var ama bu yönetmelikle bakanlık bunun hiçbirini dikkate almıyor. Son 5 yada 15 yılda yaptığın en büyük işe bakarım diyor… Birde bizim en büyük handikapımız; kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yapı maliyetinin yüzde 60’ını baz alıyor. Sen yüzde 60’ını baz alıyorsun ama biz kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde diyoruz ki ‘sizin bir arsanız var, kat karşılığı verirmisiniz?’ Yüzde 50’yle anlaştık, buranın maliyeti 10 milyon diyelim. Yaptığımız sözleşme ile size anahtar teslim yapıyorum. Ama Bakanlık 10 milyon maliyetli işin 6 milyonunu baz alıyor. 4 milyonunu baz almam diyor. ‘Çünkü kat karşılığı yapıyorsun; arsa senin değil’ diyor. İyide bu binayı ben bitirdim. Orada Kamu İhale Kanunu’na onu entegre etmesiyle alakalı meblağlarda bir sıkıntı oluşuyor. Çünkü yüzde 60’ını baz alıyor. Yüzde 40 ortada yok.
Yönetmelik ile asıl mağduriyeti kimle yaşayacak?
Sahada bunların eksiklerini göreceğiz ama elbette değiştirilebilir. Daha henüz konuyla ilgili neler olur, hangi sorunları doğurur, bunlarla ilgili bilgi topluyoruz. Türkiye’de satılan büyük prestijli projeler ülkenin sadece yüzde 5’ini oluşturuyor. Asıl sıkıntıyı mahalleleri inşa eden yani ‘küçük ve orta ölçekli projeler’ inşa eden müteahhitler çekecek. İşini hakkıyla yapan müteahhit arkaşlarımız var. Bizim içimizde de çürük elmalar elbette var. Bundan yola çıkarak Bakanlık bu yönetmeliği hazırladı. Ama kurunun yanında yaşta yanıyor ve bıçak herkesi kesiyor. Benim inancım sitemin yavaş yavaş oturacağı yönünde. Parası olan inşaat yapsın. Karısının bileziklerini bozan, arabasını satan inşaata başlamasın. Bu ülkede ‘müteahhitler çok kazanıyor’ diye bir algı var. Bunu duyupta araba satarak inşaata başlayan ve bitirmeden kaçan çok insan gördük.
Peki yönetmelikle ilgili ne gibi girişimleriniz olacak?
Sahada yeterli veri topladıktan sonra sıkıntılarımızı ileteceğiz. İşini iyi yapanla kötü yapan nasıl ayırt edilebilir, insanları mağdur edenlerle ilgili ne gibi yaptırımlar olabilir bunlarla ilgili çalışmalar yapacağız. Önümüzdeki süreçte de bu verilerle eksikleri iyice tespit edip girişimde bulunacağız.
İnşaat sektörünün geleceği ile ilgili beklentileriniz neler?
Sektör olarak motorsiklet gibi hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok. Bisikletin pedalını düşünün, yavaş yavaş gidelim ama durmayalım. İnşaat sektörü de sürekli dönsün istiyoruz. Türkiye’nin büyümesinde ve istihdamında büyük yeri olan sektörün ayaklarının yere sağlam basması tek dileğimiz.
Haber: Gülçin Sezen Karaegemen Soylu
Yayınlayan: Nihal Özken
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı