Japonya, emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının bir parçası olarak geçtiğimiz hafta karbon kredisi sistemini içeren ticaret planını uygulamaya koydu.
Japon Enerji Enstitüsü'ne göre, dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya sera gazı emisyonlarında ise beşinci sırada yer alıyor. Enerji üretimi ve emisyonlardan ötürü yılda yaklaşık 1,1 milyar ton karbondioksit (CO2) yayıyor.
Japonya, toplam karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar 2013 yılına ait seviyelere göre %46 oranında azaltmayı hedeflediğini açıklamıştı. Ayrıca 2050 yılına kadar karbon nötr olma sözü de verildi.
Bu hedeflere ulaşmak için Japonya'nın, enerji üretiminde ve sanayide, fosil yakıt tüketimini azaltmak, enerji abonelerinin büyük çoğunluğuna elektrik sağlamak ve emisyonsuz elektrik üretimini büyük ölçüde artırmak için geniş çaplı ve acil önlemler alması gerekiyor.
Büyük ölçekli emisyon kesintileri yapmaya çalışan ve acele eden tüm ekonomiler benzer zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Japonya'da farklı olan ne?
Japonya'ya özgü faktörler de elbette bu dönüşümde rol oynuyor. Yalnızca mevcut temiz enerji tedarik çözümlerinin kapsamını kısıtlamakla kalmayıp, aynı zamanda elektriğe kavuşturulması zor ve yine de tüm ekonominin temel itici güçleri olan kritik sektörlerin toplam enerji kullanımındaki düşüşleri de sınırlayabilir.
Herhangi bir ülkenin enerji dönüşümü çabalarını belirleyen en kritik faktörlerden biri, enerji sisteminin tüketicilere tutarlı tedarik sağlamaya devam ederken enerji kaynaklarının kirliden temize hızla yeniden düzenlenmesine nasıl uyum sağlayabildiği oluyor.
Onlarca yıllık enerji dağıtım sistemlerine sahip herhangi bir ülkenin, iletim ve üretim merkezlerinde önemli iyileştirmeler yaparken, hizmeti sürdürmede zorluklarla karşılaşması muhtemel bir sorun oluyor.
Japonya'da, 2011 Fukushima felaketinden bu yana nükleer enerji üretimindeki keskin düşüş nedeniyle ulusal enerji sisteminin zaten gergin olan durumu, bu zorlukları daha da kötüleştiriyor.
Fukushima santrali, altı reaktörden üçünde erimeye neden olan bir tsunami tarafından vuruluncaya kadar, tarihsel olarak nükleer enerji Japonya'nın elektriğinin yaklaşık %25'ini üretiyordu.
Felaketin ardından halkın ülkenin tüm nükleer reaktör filosuna olan güveni çöktü ve sonraki yıllarda neredeyse tüm nükleer santrallerin kapatılmasına yol açtı.
Ember kuruluşunun verilerine göre, ülkenin elektrik üreticileri, 2022'de Japonya'nın elektriğinin %73'ünü oluşturan başta kömür ve doğal gaz olmak üzere fosil yakıtlardan üretimi artırmak zorunda kaldı.
Fosil yakıtlara olan bu yüksek bağımlılık, dünyanın en büyük ekonomileri arasında bulunan Hindistan'dan sonra ikinci sırada Japonya'nın yer almasınasebep oldu. Japonya'nın daha büyük ekonomik rakipleri olan Çin'de de bu rakam %65 ve ABD'de ise %59.
Çin ve Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda, elektrik üretim çözümleri konusunda hızlı ilerlemeler sağlayan, şebeke ölçeğinde rüzgar ve güneş enerjisi tesislerinin geliştirilmesinde kapsamlı uzmanlığa sahip olan, dünyanın en büyük yenilenebilir enerji dağıtımcıları olarakgöze çarpıyor.
Hem Çin hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde ayrıca ek güneş ve rüzgar santralleri için alan haline gelmesi beklenen seyrek nüfuslu geniş alanlar bulunuyor.
Buna karşılık, Enerji Enstitüsü'ne göre Japonya, toplam yenilenebilir enerji üretiminde 6. sırada yer alıyor. Büyük yenilenebilir enerji üretim tesisleri için uygun arazi oldukça sınırlı. Yüzölçümü avantajı olmadığından yakın vadede yenilenebilir enerji üretimini artırmanın temel yolu olarak çatı üstü güneş enerjisi sistemlerine odaklanıyor.
Uzun vadede Japonya, özellikle açık denizdeki rüzgar enerjisi üretiminde de artış hedefliyor.
Ancak yapısal sorunlar son zamanlarda ülkenin ilk yüzen açık deniz rüzgar çiftliğinin işletmeye alınmasını 2 yıl kadar kadar geciktirdi. Beklenen açılış 2026 yılına kaldı. Rüzgar endüstrisinin 2050 yılına kadar Japonya'da enerjinin üçte birini üretme hedefi bulunuyor.
Ulaşıma etkisi olabilir
Ülkenin ulaşım sistemi, özellikle de büyük oranda içten yanmalı motorlarla çalışan binek araçlarda, fosil yakıt kullanımının önemli bir kaynağı olmaya devam ediyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, hükümetin yeni teşvikleri sayesinde elektrikli araç (EV) satışları 2022'de 2021'e göre %127 oranında rekor bir artış gösterdi.
Japonya'da elektrikli araç satışları hızla artıyor ancak Japonya'nın toplam otomobil filosunun küçük bir kısmı bu yeni nesil teknolojiden oluşuyor. EV'ler geçen yıl toplam otomobil satışlarının yalnızca %3'ünü temsil ediyordu ve Japonya'nın toplam otomobil stokunun %1'inden azını oluşturuyor.
Geçen yıl Çin'deki otomobil satışlarının yaklaşık %30'unu, Avrupa'da %21'ini ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık %8'ini elektrikli araçlar oluşturdu. Yani Japonya'nın ünlü otomotiv sektörünün dekarbonizasyon çabalarında gelişmesi için daha çok çaba gerekiyor.
Japonya'nın devasa sanayi sektörünün de fosil yakıtlara olan bağımlılığını unutmamak gerekiyor. Sanayi için tüketilen fosil yakıtlar hemen hemen her ülkede azaltılmaya çalışılıyor. Japonya dünyanın üçüncü büyük çelik, otomobil ve gemi üreticisi olduğu için bu alanların CO2 emisyon rakamlarında payı çok büyük.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı