Yenilikçi teknoloji uygulamalarıyla dünya örnekleri arasında öne çıkan Türkiye jeotermal enerji sektörü, yabancı yatırımcıların da ilgisini çekiyor. Jeotermal enerji üretimi için kullanılan sondaj teknolojileri, jeotermal enerjinin sadece elektrik üretimi için değil aynı zamanda ısıtma ve soğutma içinde kullanılmasını sağlayan entegre sistemler ve yenilikçi depolama teknolojileri sektörde öne çıkan yenilikçi teknolojiler arasında yer alıyor.
JESDER Başkanı Ufuk Şentürk, Türkiye'de JES yatırımlarında dünyanın en yeni ve modern teknolojilerinin kullanıldığını söyledi. Şentürk, Türkiye'nin son 15 yılda jeotermal enerji santrali yatırımı konusunda edindiği tecrübenin yatırımcılar için önemli bir örnek teşkil ettiğini vurgulayarak, yabancı yatırımcıların sektöre artan ilgisi ve düşen maliyetler nedeniyle Türkiye'deki jeotermal enerji santrali yatırımlarının 4 bin megavat elektrik (MWe) seviyesine ulaşacağını belirtti.
Şentürk, "Jeotermal teknolojisinin gelecekte gelişip daha da ucuzlayacağı göz önüne alındığında, bu yatırım miktarı daha da artacak. Jeotermal enerji sektöründe yerli üretime ağırlık verilmesi ve yerli teknolojinin geliştirilmesi yatırımcılar için büyük bir maliyet kaleminin çözüme kavuşturulması anlamına geliyor." İfadelerini kullandı.
JES'lerin atıksız elektrik üretimi konusunda "en temiz" santraller olarak öne çıktığına dikkati çeken Şentürk şunları söyledi: "Bu santrallerin sondaj süreçleri boyunca da çevreye zararlı ve alıcı ortama bırakılan hiçbir atığı bulunmamaktadır. Tüm sondajlarımız dünya standartlarında teknolojilerle ve çevre mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Sondajlarımız 2 bin 500 ila 5 bin metre derinlik arasında açılmakta ve ortalama maliyetleri de 3 ila 6 milyon dolar arasında gerçekleşmektedir."
Türkiye Lityum rezervlerinde 25’inci sırada yer alıyor
Jeotermal kaynaklı enerji üretim tesislerinden elde edilen lityumla ilgili olarak Şentürk şunları söyledi: "Sahanın jeokimyasal yapısına bağlı olarak akışkandan lityum eldesi değişmektedir. Bu sebeple sağlıklı veri elde edilebilmesi için bölgesel bazda çalışmaların yürütülmesi, elde edilebilecek rezervin sahaya göre hesaplarının detaylı olarak yapılması gerekmektedir. Fakat bu oranlar değişse de hali hazırda keşfi yapılmış jeotermal santrallerimizden sağlanacak lityum eldesi ile bu değerli mineralin çıkarılmasında büyük katkımızın olacağı inancındayız."
Türkiye'nin lityum rezervleri açısından 25. sırada yer aldığını ve yüksek teknolojili ürünlerin kullanımının lityuma olan talebi artıracağını kaydeden Şentürk şöyle devam etti:
"Bu durumun lityumun yerini alabilecek yeni malzemelerin daha ekonomik olarak elde edilebileceği zamana kadar devam etmesi kaçınılmaz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kıymetli maden ve minerallerin araştırıldığı enstitü çalışmaları arasında değerli mineral eldesine yönelik çalışmalar mevcut. Bizler bu projeler akabinde potansiyeli belirleyip endüstriyel anlamda kullanılabilir hale getirebilirsek hem enerji depolama anlamında hem de ihraç edilebilir ürünler anlamında avantajlı konuma geçeceğiz. Elektrik üretiminden kıymetli maden ve mineral eldesine kadar onlarca sektörde kullanılabilen jeotermal kaynaklar, Ar-Ge ve finansal destekle Türkiye'nin geleceğinde önemli rol oynayacak."
Şentürk, şu anda 1691 megavat seviyesinde elektrik kurulu güce sahip 65 lisanslı JES'in hizmet verdiğini söyledi. Enerji santrallerinin inşası için bugüne kadar 7 milyar dolar tutarında yatırım yapıldığını ve önümüzdeki beş yıl içinde planlanan yatırımlarla bu tutarın 15 milyar dolara ulaşmasının tahmin edildiğini ifade etti.
Şentürk, MTA tarafından gerçekleştirilen mevcut sahaların ihaleleri sonucunda, jeotermal kaynak işletme ruhsatlarının devri için yatırımcılar tarafından devlete ödenen tutarın yaklaşık 1 milyar dolar olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bu sahalarda kurulan santraller ise devlete katma değer vergisi, kurumlar vergisi, stopaj vergisi, sosyal güvenlik kurumu primleri, devlet payı ve TEİAŞ'a yapılan iletim bedeli ödemeleri de dahil olmak üzere yılda yaklaşık 600 milyon dolar tutarında bir ödeme yapıyor. Diğer taraftan santrallerimizin inşası aşamasında yüzde 70 yerli makine ve aksam kullanılıyor. Yerli üretime ağırlık verilmesi ve yerli teknolojinin geliştirilmesi biz yatırımcılar için büyük bir maliyet kaleminin çözüme kavuşturulması anlamına geliyor."
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı