Uluslararası madencilik ve mineral endüstrilerinde kıdemli uzman olan Dr.Keyvan Jafari Tehrani, Kerman Ticaret Odası'nın üç aylık dergisi Sepher-e Eqtesad'da yayınlanan aydınlatıcı bir makalede İran'ın küresel madencilik ortamındaki mevcut durumuna ışık tuttu. Röportaj'da, İran'ın maden üretimi ve ihracatında büyüme için kaçırdığı fırsatlara dikkat çekerek Suudi Arabistan ve Avustralya gibi ülkelerin gidişatıyla karşılaştırılıyor.
Kaçırılan Fırsatlar
Dr.Tehrani, geçtiğimiz on yıllar boyunca İran'ın maden üretimi ve ihracatında kayda değer bir büyüme sağlayamadığının altını çiziyor. Bir ülkenin küresel madencilik haritasında yer edinebilmesi için dünya çapında hedeflenen pazarlardan önemli bir pay alması gerekir. Bununla birlikte, İran'ın ekonomik yaptırımlar, yatırımcı güveninin eksikliği ve hatalı politikalar nedeniyle geride kaldığını belirtiyor. Örnek olarak Suudi Arabistan, bu yılın başlarında Riyad'da 18.000 katılımcıyı çeken ve dünyanın en büyük madencilik konferanslarından biri olan “Future Minerals Forum” gibi etkinliklere ev sahipliği yaparak kendisini agresif bir şekilde küresel bir madencilik merkezi olarak konumlandırdı. Buna karşılık İran'ın kısıtlayıcı ihracat politikaları ve siyasi istikrarsızlığı yabancı yatırımcıları caydırmış ve sektördeki rekabet gücünü azaltmıştır.
İhracat Politikaları ve Sonuçları
Dr.Tehrani, İran'ın özellikle ham demir cevheri üzerindeki ağır ihracat kısıtlamalarını eleştiriyor. İşlenmemiş madenlerin ihracatını kısıtlamak yerli sanayiyi canlandırmak için ihtiyatlı görünse de, aşırı ihracat vergileri yeni madencilik projelerinin araştırılmasını ve yatırım yapılmasını caydırdı. Bu yanlış politika adımı ciddi bir demir cevheri kıtlığına yol açarak İran'ın madencilik sektörünü önümüzdeki on yıl boyunca tehdit etti. Örneğin 2013 yılında İran 21,5 milyon ton demir cevheri ihraç ederek Çin'e yapılan demir cevheri ihracatında dünya altıncısı oldu. Ancak daha sonra uygulanan kısıtlayıcı politikalar İran'ın sıralamadaki yerinin düşmesine ve bugün ilk on ihracatçı arasında yer almamasına neden oldu. Dr.Tehrani, Çin gibi hedef ekonomilerde önemli bir pazar payına sahip olmayan bir ülkenin harcanabilir hale geldiği ve tedarik zincirleri üzerinde stratejik bir etkiye sahip olamayacağı konusunda uyarıyor.
İran Madencilik Sektörünün Mevcut Durumu
Madencilik sektörünün GSYİH'ye katkısını %13 oranında artırmayı hedefleyen İran'ın Yedinci Kalkınma Planı'nda belirtilen iddialı planlara rağmen Tehrani, likidite krizi ve ülkeden sermaye kaçışı göz önüne alındığında bu hedeflerin gerçekçi olmadığını savunuyor. Yaptırımlar ve FATF ile ilgili kısıtlamalar nedeniyle kısıtlanan özel şirketler, fonları geri göndermekte veya yabancı alıcıları çekmekte zorlanıyor ve bu da sektörü genişletme çabalarını daha da karmaşık hale getiriyor. Dahası, İran malları yaptırımlar ve piyasa belirsizlikleri nedeniyle genellikle küresel fiyatların altında satılıyor. Örneğin çelik, uluslararası kıyaslamalara göre ton başına sıklıkla 30-40 dolar indirimli satılıyor. Alıcılar, jeopolitik risklerin gelecekteki teslimatları aksatabileceğini bilerek İran'ın zayıflamış pazarlık pozisyonundan faydalanıyor. Bu öngörülemezlik uzun vadeli ortaklıkların cesaretini kırarak İran'ı küresel piyasalarda marjinalleştiriyor.
FATF Uyumunun Rolü
Dr.Tehrani'nin analizindeki en çarpıcı tespitlerden biri Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartlarına uyumun önemine yaptığı vurgudur. FATF sorunlarının çözülmesinin sadece yaptırımların kaldırılması için değil, aynı zamanda uluslararası alıcılar arasında güvenin yeniden tesis edilmesi için de kritik önem taşıdığını savunuyor. FATF uyumluluğu olmadan para transferleri zahmetli olmaya devam eder ve İranlı kuruluşlarla yapılan işlemleri yüksek riskli olarak gören potansiyel müşterileri caydırır. Ayrıca, bir önceki yönetim döneminde uygulamaya konulan ihracat tarifeleri mevcut hükümet döneminde de ticareti engellemeye devam ediyor. Bu vergiler, rekabetçi olmayan fiyatlandırma veya lojistik engellerden korkan bazı potansiyel alıcıları uzaklaştırdı. Bu tür engeller İran'ın küresel maden üretimindeki azalan önemini daha da arttırmaktadır.
Stratejinin Yeniden Yönlendirilmesi İçin Bir Çağrı
Dr.Tehrani sözlerini, politika yapıcıları İran'ın madencilik sektörünü yeniden canlandırmak için daha pragmatik bir yaklaşım benimsemeye çağırarak sonlandırıyor. İhracat kısıtlamalarının hafifletilmesini, şeffaf düzenlemeler yoluyla yabancı yatırımların teşvik edilmesini ve İran'ı küresel ekonomiye yeniden entegre etmek için FATF uyumluluğuna öncelik verilmesini savunuyor. Bu önlemler alınmadığı takdirde İran, proaktif stratejileriyle madencilik sektöründe lider konumlarını sağlamlaştıran Suudi Arabistan ve Avustralya gibi rakiplerinin daha da gerisine düşme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu röportaj, İran'ın küresel madencilik sahnesinde hak ettiği yeri geri kazanması için hem bir uyandırma çağrısı hem de bir yol haritası niteliğindedir; bu vizyon, cesur reformlara ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik yenilenmiş bir taahhüde bağlıdır.
Dr.Tehrani'nin bakış açısını farklı kılan şey, finansal sistemler ile endüstriyel büyümenin birbirine bağlılığına odaklanmasıdır. FATF uyumluluğunu madencilik ihracatıyla ilişkilendirerek, düzenleyici çerçevelerin ekonomik sonuçları nasıl şekillendirdiğini vurguluyor. İran'ın madencilikle ilgili sorunlarını çözmenin bankacılık reformları ve diplomatik angajman da dahil olmak üzere daha geniş yapısal meseleleri ele almayı gerektirdiğinin altını çiziyor ki bu da ana akım analizlerde nadiren tartışılan bütüncül bir yaklaşım.
Comments
No comment yet.