Yalıtım sektörü Türkiye’nin geleceği için stratejik bir öneme sahip. Isı Su ve Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER), sektörde standartları oluşturmak ve ülke genelinde yalıtım bilincini yaygınlaştırmak amacıyla çalışıyor. Geçtiğimiz Şubat ayında yapılan Genel Kurulda Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Levent Gökçe ile projelerini, çalışmalarını ve Türkiye’deki yalıtım bilincini konuştuk.
Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Gökçe, “Isı yalıtımı sadece kış aylarında soğuk havaya karşı değil, yaz aylarında da sıcağa karşı alınabilecek en etkili önemlerin başında geliyor. Son kullanıcı için büyük önem arz eden ısı yalıtımı, binalarda enerji verimliliği sağlayarak aynı zamanda ülke ekonomisini de direkt etkiliyor” dedi
• Derneğinizle ilgili yaptığınız çalışmalar neler? Önümüzdeki süreç ile ilgili projeler var mı?
Yalıtım bilincini Türkiye çapında yaygınlaştırmak amacıyla 1993 yılında kurulan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER olarak, yalıtım konusunda kamuoyunu ve sektörü bilgilendirmeye devam ediyoruz. Bu doğrultuda ısı, su, ses ve yangın yalıtım malzemeleri üreticileri, satıcıları ve uygulayıcılarını bir çatı altında toplayarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Isı yalıtımı uygulamalarının zorunlu hale getirildiği 08 Mayıs 2000 tarihli Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliğinden, 01 Haziran 2018 yılında yürürlüğe giren ve ülkemizde büyük eksiklik olan Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’ ile ‘Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmeliği’ne kadar tüm yalıtım branşları ile ilgili mevzuatların hazırlanması ve oluşturulmasına doğrudan katkı sağladık, bundan sonra da sağlamayı sürdüreceğiz.
Mevzuat oluşturmak İZODER’in misyon ve vizyonundaki hedeflere ulaşılmasında tek başına yeterli değil. Yalıtımla ilgili kamu ve özel sektörde görev alan profesyonellere, geleceğin tasarımcısı ve karar vericisi konumuna gelecek öğrencilere ve yalıtım yaptırmayı düşünen vatandaşlarımıza yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını yürütmeye devam edeceğiz.
Güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşmak için tüm yalıtım branşlarının, yönetmelik ve standartlara uygun bir şekilde Türkiye genelinde binalara uygulanması gerekiyor. Halen yapılması gereken öncelikli çalışmalarıımızı şöyle sıralayabiliriz:
Tüm yalıtım branşlarına yönelik sektörümüzü direkt etkileyen yönetmelikler konusunda yakın dönemde önemli adımlar attık. Ancak enerji verimliliği açısından Türkiye’nin geleceği için stratejik öneme sahip olan ısı yalıtımı ile ilgili mevzuatları geliştirerek yeni adımlar atmamız gerekli. Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. AB’de 2020 yılının sonundan itibaren yeni yapılacak kamu binalarının neredeyse sıfır enerjili bina olması şart koşuluyor. Bazı ülkeler bu uygulamayı başlattılar bile. Neredeyse sıfır enerjili bina konseptinde yalıtımın önemi çok büyük. Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Eylem planı çerçevesinde mevzuatların da iyileştirilmesi, ısı yalıtım kalınlıklarının artırılarak AB seviyesine yükseltilmesi de enerji verimliliği için çok önemli bir adım olacaktır.
Yüzölüçümünün çok büyük bir kısmı ciddi deprem tehlikesi altında bulunan ülkemizde hayati önem taşıyan su yalıtımı ve insanların beden ve ruh sağlığının korunması için gerekli olan ses yalıtımına dair yönetmeliklere dair bilgilendirme yapmak amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaptığımız teknik iş birliği protokolü çerçevesinde, 14 farklı ilde 3.678 kişinin katılımıyla Tüm Yönleriyle Yalıtım Seminerleri gerçekleştirdik. Pandemi sürecinde de eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımız digital platformlar üzerinden devam etmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca açıklanan Kentsel Dönüşüm Eylem Planı çerçevesinde yapılacak ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamalarıyla enerji verimli, sağlıklı, konforlu, güvenli yapılaşma fırsatının kaçırılmaması gerekiyor. Yönetmeliklerin tam anlamıyla uygulanmaya başlayıp denetim mekanizmaları etkili bir şekilde devreye girdiğinde yalıtım uygulamalarının, vatandaşa, çevreye ve ülkemiz ekonomisine katkısı büyük olacaktır.
Kentsel dönüşümün dışında kalan 5,6 milyon binanın da yalıtılması gerekiyor. İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla yalıtım kredi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Bu çerçevede bir an önce bu kampanyanın hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizdeki tüm binaları yalıtımlı hale getirdiğimizde (En az C sınıfı binalar) her yıl 9 milyar dolar tasarruf elde etme potansiyelimiz var.
İZODER, kurulduğu günden itibaren büyümeye devam ediyor. İZODER 2007 yılında kurduğu test belgelendirme kuruluşu TEBAR ile yalıtım ürünlerinin yurt içerisinden deneye tabi tutularak CE işareti ile pazara arz edilmesine olanak sağladığı gibi sektörün kalite altyapısının güçlendirilmesine destek sağlar hale gelmiştir. Önemli yapısal adımlar atarak sektöre yönelik hizmetlerini çeşitlendirerek devam ettiren İZODER, üyeleri ve paydaşları ile birlikte Türkiye’de yalıtım ile ilgili yasal düzenlemelere katkıda bulunma ve kamuyonu yalıtım konusunda bilinçlendirme çalışmalarını aralıksız sürdürmeyi hedefliyor.
• Geçtiğimiz aylarda inşaat sektörü zor bir yılda geçti. Bunun sektörünüze yansıması ne şekilde oldu?
Koronavirüs salgınının küresel ekonomiye etkilerini önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz. Normalde nisan ve mayıs aylarında gerçekleşmesi hedeflenen satın almalar mart ayında gerçekleştiği için sektör açısından mart ayı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlandı.
Salgından tüm dünya etkilendiği için yurtdışına satışların çok azalması, İstanbul ve büyük şehirlerde projelerin giderek yavaşlaması ve/veya durması ile birlikte satışlardaki bu küçülme ivmesinin daha da artmasından endişe duyuyoruz.
Yalıtım sektörünün önemli bir pazarı olan mevcut binalarda yapılacak renovasyon (yenileme) çalışmaları da sosyal izolasyon dolayısıyla durma noktasına geldi. Uygulama yapan firmalarımız bu durumdan ciddi bir şekilde etkilenmekte ve ekipleriyle büyük illerdeki sınırlı sayıda projelerde dönüşümlü olarak faaliyet göstermektedir.
Şu anda tüm üye firmalarımız süreçten olumsuz etkileniyor. Talepteki düşüşe paralel olarak üretimlere belirli süreler ile ara verilmesi birçok işletmenin gündeminde olan bir konu. Yine de an itibarıyla sektörde küçülen kapasiteler ile üretim ve ticari faaliyetler sürmektedir.
Pandemi sürecinde yerel üretimin önemi, alternatifli tedarik zincirlerinin oluşturulmasının gerekliliği ve dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu bir kez daha öne çıkmış oldu. Ülkemiz de bu sürecin olumlu ve olumsuz sonuçları ile karşı karşıya kalacaktır.
Bu çerçevede özellikle merkezi AB ülkeleri olan çok uluslu şirketlerin üretimlerini yine sınır içine çekmeleri veya sınıra komşu Türkiye’ye yönlendirmeleri söz konusu olabilir. Üretim kapasitesi, görece ucuz iş gücü, coğrafi konumu ve AB’ye yakınlığı ile Türkiye, AB’nin üretim üssü olabilme potansiyeline sahip.
Pandeminin bir diğer etkisi, birçok firmanın Çin’den tedarik ettikleri ürün için alternatifli tedarik stratejileri geliştirmesi ve bu stratejiler doğrultusunda farklı ülkelere de yönelmesi olacak. Tüm bunlara rağmen önümüzdeki dönemde Asya ülkelerinden ürün tedariki, tartışmalar ile birlikte devam edecek.
Türkiye bu süreçte çok önemli bir tedarikçi ülke, güvenli bir liman olarak öne çıkabilir. AB’nin Çin ithalatının bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, üretimi kısmen olumlu etkileyecektir. Ancak yine de kısa vade de küresel anlamda yaşanacak pazar daralmasının etkisinin daha baskın olmasının muhtemel olduğunu belirtmek mümkün. Burada orta ve uzun vadede uluslararası pazarlarda rekabetçi olabilmek için verimliliği arttırmak ve üretimde teknolojinin tüm imkanlarından faydalanılması yoluna gidilmesi gereklidir.
Yeni normale geçiş sürecinden sonra sektör ile ilgili beklentileriniz ve öngörüleriniz neler?
Pandemi sonrası üretim süreçlerinde otomasyon ve dijitalleşmesinin yanı sıra kullanıcı davranışlarının değişmesine bağlı olarak pazarlama stratejilerinde de esaslı değişiklikler yapılarak yeni yaklaşımların hayata geçirileceğini göreceğiz.
Ayrıca seyahatlerin azalacağı, toplantıların dijital ortamda yapılacağı ve evden/uzaktan çalışma düzenine geçişin artacağını bir gelecek öngörülebilir.
Öte yandan pandeminin değiştirmediği bazı gerçeklerimiz de var. Örneğin enerji verimliliği alanında atmamız gereken birçok adımın bulunduğu gerçeği ortadan kalkmış değil. Bu çerçevede pandemi öncesinde sık sık dile getirdiğimiz ve sektörümüzde alınması gereken tedbirlerin de pandemi sonrası dönem beklenmeden bir an önce hayata geçirilmesi gerekli.
• İnsanların yalıtıma ilgisi nasıl? Genellikle ücretlerin fazla olduğundan dolayı bir dönem önyargı ile karşılandığını biliyoruz. Bu önyargıyı nasıl kırıyorsunuz?
Yeni yapılan bir binada ısı yalıtımının maliyeti, toplam maliyetin yüzde 2 ila 5’i kadardır. Isı yalıtımına yaptığımız yatırım ısıtma faturalarından yaklaşık yüzde 50 tasarruf sağlayarak en fazla 5 yılda kendini amorti etmektedir. Makul bir maliyetle uygulanabilen ısı yalıtımı sayesinde, her mevsim sağlıklı, güvenli ve konforlu bir yaşam alanına sahip oluyoruz.
Benzer şekilde su yalıtımı için de bina yapılırken doğru tasarlanarak uygulanmış detayların oldukça ekonomik olduğunu ifade etmek gerekiyor. Bina kaba maliyeti üzerinden maksimum %4-5 gibi rakamlar ile yapıyı senelerce koruyacak korozyon ve etkilerinden uzak tutacak çalışmaları gerçekletirmek mümkün. Su yalıtımı yapılmamış, dolayısıyla korozyona uğramış binaların depremden olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkan sonuçlar ise ne yazık ki hem can güvenliği hem de mal güvenliği açısından çok ciddi sonuçlar ortaya koymaktadır.
• Ses yalıtımı konusunda bilinç oluşturmanın, İZODER olarak üstlendiğiniz bir sosyal sorumluluk hamlesi olduğunu belirtmiştiniz. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Ses yalıtımı, yaşadığımız konutlara hitap eden ve toplumu direkt ilgilendiren, çok önemli bir konu. Ülkemiz için çok önemli olan yeni yönetmelik, inşaat halindeki ve mevcut tüm binalara, insanların beden ve ruh sağlığının korunması için gürültü kriteri getirdi. Bugün yaşamımızın her alanında, farkında olmadan gürültüye maruz kalıyor ve bu durumun olumsuz etkilerini daha fazla hissediyoruz. Gelişmiş ülkelerde bu konuda yüksek hassasiyet var çünkü ses yalıtımı, çağdaş yaşam standartlarının oluşmasına katkı sağlıyor.
Yeni düzenlemeyle, şehir hayatının en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı binalarda kullanılan yalıtım sistemlerinin teknik kuralları belirlendi. Yönetmelik, yapı içinde oluşan tv, müzik, konuşma vb. komşu hacimlerden iletilen gürültülerin yanı sıra, darbe sesleri, mekanik sistem ve servis ekipmanlarının gürültülerinin kontrol altına alınmasına yönelik önlemleri içeriyor. Yönetmeliğe göre, artık binalarda konuşma gibi doğrudan bitişik odalara iletilen sesin bu mekanlarda yaşayanları olumsuz etkilememesi için ilave önlemler alınacak. Mekanları ayıran duvarlar ses geçişini en aza indirecek şekilde yapılacak.
Aynı şekilde, konut içinde yürüme gibi darbeyle yayılan sesin iletimini ve gürültü oluşturmasını engellemek için döşemeler belirli koşulları sağlayacak. Tesisattan kaynaklanan gürültü ve titreşimlerin yanı sıra yapı elemanları vasıtasıyla iletilen seslerin miktarını azaltmak için de binada duvar, döşeme, pencere gibi unsurlar belirlenirken malzemelerin ses yalıtım özelliği dikkate alınacak. 1 Haziran’da yürürlüğe giren yönetmelik, konutların yanı sıra, okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor.
• Yalıtım denince akla ilk olarak kış ayları geliyor... Yaz aylarında da yalıtımın faydaları ne oluyor?
Isı yalıtımının sadece kış aylarında soğuk havaya karşı değil, yaz aylarında da sıcağa karşı alınabilecek en etkili önemlerin başında geliyor. Son kullanıcı için büyük önem arz eden ısı yalıtımı, binalarda enerji verimliliği sağlayarak aynı zamanda ülke ekonomisini de direkt etkiliyor. Ülke olarak binalarda kullandığımız enerji miktarı, toplam tükettiğimiz enerjinin çok önemli bir kısmını, yüzde 30’u aşmış durumda. Dolayısıyla yalıtımın hepimizi ilgilendiren ciddi bir boyutu var. Alacağımız önlemlerle hem yaz hem kış mevsiminde enerji savurganlığının önüne geçmemiz mümkün. Yalıtım uygulamaları ile doğalgaz ve elektrik tüketimini büyük ölçüde azaltabiliriz” diye konuştu.
Türkiye’de yalıtım ile ilgili yasal düzenlemelerde enerji limitlerinin iyileştirilerek AB seviyesine getirilmesinin enerji verimliliği için çok önemli bir adım oldu. AB’deki kişi başına yalıtım malzemesi tüketimi ülkemizdeki tüketimin 2,5 katı. Ülkemizin enerji verimliliği ve çevre ile ilgili hedeflerine ulaşması için mevcut yalıtım kalınlıklarının üzerinde uygulamaları hayata geçirmemiz gerekli. Yeni inşa edilecek tüm binaların çatı, duvar ve döşemelerinde standartlara uygun CE işaretli ürünlerle ısı yalıtımını ehil mesleki yeterlilik belgesine sahip ustalara yaptırır ve pencerelerinde kaplamalı yalıtım camı üniteleri kullanırsak ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15 azaltmamız mümkün. Türkiye’de sadece binaların enerji verimli hale getirilmesiyle (En az C sınıfı binalar) her yıl 9 milyar dolar tasarruf elde ederek ekonomimize önemli ölçüde katkıda bulunabiliriz.
LEVENT GÖKÇE KİMDİR?
1967 yılında Söke-Aydın’da doğdum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde Uluslararası İşletmecilik programını tamamladım. 2005-2017 yıllarında Saint-Gobain Weber Yapı Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş.’de Genel Direktör olarak görev yaptım. 2017-2019 tarihleri arasında İzocam Ticaret ve Sanayi A.Ş.’de Genel Direktörlük görevini yürüttüm. 1 Nisan 2019 tarihi itibarıyla Saint-Gobain Türkiye CEO’su oldum. Aynı zamanda yapı sektörünün önde gelen kurumlarından İzocam, Weber ve Rigips firmalarında Yönetim Kurulu üyeliğim bulunuyor. İZODER’de 2009 yılından itibaren Yönetim Kurulunda görev aldım, bir önceki dönemde Başkan Vekilliği görevini üstlendim. 13 Şubat 2020’de yapılan İZODER Genel Kurulu’nda ise oy birliği ile 14. Dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildim. İZODER Başkanı olarak hedefim, tüm binalarda yalıtım uygulamalarının artırılmasını sağlamak, böylece hem topluma hem ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaktır.
Haber: GÜLÇİN SEZEN KARAEGEMEN SOYLU
Comments
No comment yet.