TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay ile www.insaatnoktasi.com takipçilerine özel röportaj gerçekleştirdik. İnşaat sektörünün en önemli kalemlerinden olan çimento sektörünü konuştuğumuz röportajımızda; İnşaat Noktası olarak medya partneri olduğumuz, sektörünün ilk sanal konferans ve fuarı olan DIGITALCEM hakkında da önemli bilgiler aldık…
- 2020 yılı birçok sektör için zorlu geçti, çimento sektörü için nasıldı?
2020 yılı tüm sektör için ilklerin yaşandığı zorlu bir yıldı. Ocak ayında sektörümüzün iç satışlardaki küçülmesi sona ermiş, ihracatta da artışla yeni yıla giriş yapmıştık. Son iki yıldır yaşadığımız ciddi daralmalardan sonra bu gelişmelerle umutlandık, fakat pandeminin başlamasıyla iç pazarlarda daralmalar geldi.
Yaşanan satış iptalleri ve gelir kaybı, kurlarda ve enerji maliyetlerinde yaşanan artışlar gibi zorlayıcı pek çok unsurla karşılaştığımız bir yıl oldu. Buna karşın, çimento fiyat artışları enflasyonun altında kaldı. Yani umutlarımız gerçeğe dönüşmedi. Yine de 2020 yılında sektör olarak başarılı bir performans sergiledik.
En önemlisi olarak birinci önceliğimiz, çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliğinde salgının ülkemizde etkisini göstermesiyle birlikte hızla alınan önemler, devam eden süreçte hiçbir zaman taviz verilmeyen iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarımız sayesinde pandemiden en az etkilenen sektörlerden biri olduk.
Rakamlarda da sektörün performansı iyiydi.
2020 yılı çimento üretimi, 2019 yılına göre %27 gibi büyük oranda artışla 76,5 milyon ton olarak gerçekleşti.İç satışlarda ise geçen yıla göre %23 artış yaşandı ve iç pazarda 59,2 milyon ton çimento tüketildi. 2020 yılı çimento için sadece iç pazarda değil, ihracatta büyüme yaşanan bir yıldı. TUİK verilerine göre 2020 yılında klinker ihracatı % 24 artarak 14,4 milyon ton, çimento ihracatı ise %50 artarak 17 milyon ton olmuştur. Toplam ihracat miktar bazında %37 artarak 31,4 milyon ton ve değer bazında % 27 artarak 1 milyar 114 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu veriler ışığında Türkiye 2020 yılında Dünyanın ikinci en büyük çimento ihracatçısı oldu.
- 2021 için hedef ve beklentilerinizi belirtir misiniz? Sektörün gelişimini nasıl öngörüyorsunuz?
2021’de tüm dünyada olduğu gibi hepimizin gündemi pandemi ve aşılama olacak. Ekonominin normale dönmesi de önümüzdeki dönem gündemimizdeki ilk konu. Diğer yandan 2021 yılında aşılamanın beklenenden yavaş ilerlemesi, virüsün mutasyona uğraması nedeniyle belirsizlikler devam ediyor. Dolayısıyla tüm sektörler hala riskler barındırıyor.
2021 yılı için yaptığımız ilk tahminlerde, ülke ekonomik büyüme hedefine paralel olarak %5 oranında bir büyüme ve toplam ihracatımızın 28-30 milyon ton arasında olacağını öngörüyoruz. Aşılama ile pandemi etkisinin azalacağını ve ekonominin normale dönmesini umut ediyoruz.
Bu ortamda kapasite artışı öngörmemekle birlikte, enerji verimliliği ve çevresel yatırımların devam edeceğini tahmin ediyoruz.
Döviz kurunda ve enerji maliyetlerinde yaşanan artış sektörün yaşadığı sorunlar içinde en önemlisi. Burada sektör olarak alternatif enerji kaynaklarına daha fazla yönelerek çözüm üretmeyi hedefliyoruz.
- Çimento sektöründe ihracat çalışmalarından bahseder misiniz? Yeni pazarlara girmeyi hedefliyor musunuz?
2020 ihracatta rekor kırdığımız bir yıldı. 2021 yılını belirttiğim üzere düşüşle başladık ancak yıl sonunda toplam ihracatımızın artışla 28-30 milyon ton arasında olmasını bekliyoruz. İhracat pazarlarımızda önemli bir değişiklik öngörmüyoruz. ABD, Orta Doğu ve Batı Afrika, yine en önemli pazarlarımız olacaktır. Bu bölgelerde, ABD, Gana, İsrail, Suriye öne çıkacaktır. Bu ülkeler uzun yıllardır en çok ihracat yaptığımız yerlerdir ve bu durumun devam etmesi beklenmektedir. Uygulanması muhtemel sınırda karbon vergisi sebebiyle Avrupa’ya ihracatımız azalabilir.
TÜRKÇİMENTO olarak ihracat konusundaki görüşümüzü her zaman paylaşıyoruz. Çimentonun ürün özelliği itibari ile ihracata uygun olmadığını düşünüyoruz. Burada uluslararası markalar yaratmanın ülke ekonomisi için daha fazla katma değer yaratacağına inanıyoruz. Yerli firmaların yurt dışında markalaşması üzerine teşvik edilmesini oldukça önemsiyoruz.
- Çimento sektörü sık sık fiyatların yüksek olmasından dolayı eleştiriliyor. Dünya ile kıyaslarsanız Türkiye’de çimento fiyatları nasıl? Fiyatları belirleyen unsurlar neler?
Öncelikle yüksek üretim maliyetlerine rağmen dünyanın en ucuz çimentosuyuz. İhracatta tercih edilen ülkeler arasında olmamızın nedenlerinden biri de budur. 2020 yılında da çimento rakamları açıklanan 2020 yılı enflasyon rakamının altında seyretmiştir. Buna rağmen konut fiyatlarındaki artışlarda çimento maliyetlerini etken göstermek sektörümüze yapılan büyük bir haksızlık olduğu aşikardır. Öte yandan inşaat malzemeleri fiyatlarının artışına kıyasla konut fiyatları çok daha yüksek artıştadır.
- Sektörün sorunlarından bahsederek, kalite ve standartlar bakımından sektörü değerlendirir misiniz?
Ülkemizde çimentolar “Yapı Malzemeleri Yönetmeliği” kapsamında belirlenen esaslara göre üretilir.
Bu mevzuat, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında inşa edilen Gümrük Birliği çerçevesinde uyumlaştırılan ve Avrupa Birliği’nde malların serbest dolaşımını temin eden mevzuat manzumesinin bir parçası olan Yapı Malzemeler Regülasyonunun Türkiye’deki karşılığıdır.
Dolayısıyla bu mevzuata tabi ürünlerin tamamında bulunan ve mevzuata uygunluğu gösteren CE İşareti de çimento ürünlerinde de bulunuyor. Bu işaret sayesinde çimentolar Türkiye’de ve AB üyesi ülke pazarlarında serbest dolaşıma girer.
Çimentoların Yapı Malzemeleri Yönetmeliğine uygunluğu ise Avrupa Birliği Standardizasyon Kuruluşu (CEN) tarafından yayınlanan ve söz konusu mevzuat altında harmonize edilmiş EN 197-1 standardı ile ortaya konmaktadır.
Bu standart çimentoların asgari kalite seviyesini ve teknik şartlarını belirleyen, Türk Standartları Enstitüsü tarafından da ülkemizde uyumlaştırılmış önemli bir standarttır. Türkiye’de üretim yapan ve Birliğimiz üyesi tüm çimento fabrikaları bu standart kapsamında üretim yapıyorlar. Ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından görevlendirilen ve AB Komisyonu tarafından atanan “Onaylanmış Kuruluşlar” marifetiyle yürütülen uygunluk değerlendirmesi faaliyeti ile bu standardın belirlediği şartlara uygun üretim yapılmaktadır.
Birliğimiz bünyesinde bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak faaliyet gösteren Kalite ve Çevre Kurulu İktisadi İşletmemiz bu kapsamda ülkemizde AB Komisyonu tarafından 2006 yılında atanan ilk “Onaylanmış Kuruluştur”. Çimento üretimi yapan tüm tesislerimize söz konusu standart kapsamından uygunluk değerlendirmesi hizmeti sonrası CE işaretine esas “Performans Değişmezliği” belgesi Kalite ve Çevre Kurulu iktisadi işletmemiz tarafından veriliyor.
Kalite ve Çevre Kurulu tarafından EN 197-1 standardı esaslarına göre yürütülen ve tüm bir yıla yayılan uygunluk değerlendirme süreci sayesinde çimento fabrikalarının bu standarda uygun üretim yapıldığının ve dolayısıyla ürün kalitesinin sürekliliğinin sağlanması teminat altına alınıyor.
- Siz çevresel zorluk yaşıyor musunuz? Devletin desteğini bekliyor musunuz?
Öncelikle sektör olarak düşük karbonlu üretim sürecinde, karbon emisyonlarımızı daha da azaltmamıza imkan sağlayacak konularda destek bekliyoruz. Sektör olarak karbon emisyonlarımızı daha da azaltabilmemiz için bazı darboğazları aşmamız gerekiyor.
Atık ısı geri kazanım tesislerinin yaygınlaştırılabilmesi ve bu sayede atmosfere atılacak sıcak gazların ulusal elektrik tüketimimiz yönünden kazanca dönüştürülebilmeleri için; atık ısının yenilenebilir enerji kapsamına alınması ve atık ısıdan üretilen elektriğin jeotermal teşvikinden faydalandırılması veya atık ısıdan enerji üreten endüstriyel tesislere, ürettikleri enerji oranında YEKDEM muafiyeti uygulanması gibi kaldıraçlara ihtiyaç bulunuyor.
Evsel atıktan türetilmiş yakıt kullanımının artırılması için; çimento sektörüne YEKDEM benzeri teşvik uygulanması ve belediyelerin uzun süreli sözleşme yapabilmesi için mevzuat düzenlemesi yapılması gerekiyor. Belediyelerin katı atık depolama sahalarına kurulacak Mekanik Biyolojik Ayrıştırma ve Kurutma Sistemleri ile atık yakıt üretmesi dünyada yaygın olarak uygulanan bir model. Bu model ile ülkemizde yıllık 32 milyon ton çöp modern tesislerde ayrıştırılıp biyolojik kurutmaya tabii tutularak 7 milyon ton yakıt üretilebilecek ve çimento fabrikalarına satılabilecek. Üretilen bu yakıtlar biyokütle içerecektir. Biyokütle karbon nötr olduğu için çimento fabrikaları bu yakıtları kullandığında karbon emisyonları azalacak. Ancak, ülkemizde belediyeler çöp işleme tesisleri kurmayı/kurdurmayı tercih etmiyor. Zira YEKDEM teşvikleri ile çöp sahalarında elektrik üretiminden gelir elde ediyorlar. 01.07.2021 tarihinden 31.12.2025 tarihine kadar işletmeye girecek YEK Belgeli yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri için 5 yıl süreyle uygulanacak YEKDEM fiyatları ile yerli katkı fiyatlarının kWh başına TL kuruş olarak belirlenmesiyle, biyokütleden elektrik üretiminde fiyat alım garantisi bugünkü kurlarla yaklaşık %35 ila % 65 arasında düşmüş olsa da, hali hazırda devrede olan tesisler için 13,3 USD cent/kWh teşvik uygulanmaya devam ediyor. Bu rakamlar konvansiyonel satış bedelinin 2-3 katı olduğu için belediyeler elektrik üretim modelini tercih ettiler. Belediyeler, modeli uygulamak istese dahi, tesise katkı bedeli ödemek için kamu ihale mevzuatı uyarınca en fazla 3 yıllık sözleşme yapabiliyor, uzun süreli sözleşme yapamıyor.
Bunun yanı sıra son yıllarda takip ettiğimiz gelişmelerle de ilgili aksiyonlar alabiliriz. Örneğin katkılı çimento kullanımı artırabiliriz. Yeni ve yenilikçi teknolojiler olan karbon yakalama/karbon kullanım konularını ülkemizde geliştirebiliriz. Katkılı çimento kullanımı artırmak için; özellikle kamu ihalelerinin teknik şartnamelerinde yüksek klinker içeren çimento tipinin talep edilmesi-yerine, katkılı çimentoya ağırlık verilmesi sağlanmalı. Bu konunun teşvik edilmesi de çevreye büyük katkı sağlayacaktır.
Yüksek ilk yatırım ve işletme maliyetlerine sahip yeni ve inovatif teknolojiler olan karbon yakalama/karbon kullanım teknolojilerinin uygulanabilmesi için; tıpkı Avrupa Birliğinde olduğu gibi araştırma projelerinin desteklenmesi, işletme aşamasında ilave mali destekler sağlanması büyük önem taşıyor.
Çimento sektörünün ilk sanal konferans ve fuarı: DIGITALCEM
- TÜRKÇİMENTO, yeni vizyon yolculuğunda dijitalleşmeyi stratejik önceliklerinden biri olarak belirledi. Bu doğrultuda; sektörün ilk sanal konferans ve fuarı “DIGITALCEM”i düzenliyorsunuz. Fuar hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle TÜRKÇİMENTO olarak, sektörün ilk sanal konferans ve fuarını düzenliyoruz. Bu anlamda oldukça heyecanlıyız. Stratejik önceliklerimizden biri olan yeni teknoloji ve dijitalleşme alanında bir ilki hayata geçiriyoruz.
Bu yıl ana temamız, sektöre vizyon çizmek konusunda ciddi kafa yorduğumuz “Gelecek için Sürdürülebilir Türk Çimentosu”. Bu ana tema altında çimento sektörü sürdürülebilirlik yaklaşımları, döngüsel ekonomi, yeşil ürün çerçevesinde sürdürülebilir ve rekabetçi üretim, enerjide yeşil dönüşüm, dijital çimento, yeşil çimento, gelişen teknolojiler ve inovasyon konularını konuşacağız. Hedefimiz her bir alanda faaliyetlerimizi ışık tutacak konulara temas etmek.
Etkinlik sadece kayıtlı katılımcıların giriş yapabileceği dijital platform üzerinden gerçekleştirilecek. Ulusal ve uluslararası katılımcılar ile Türkiye çimento sektörü yetkilileri, platform içerisinde yer alan kişiler ile mesajlaşma, sanal stantları ziyaret etme, firma listesinden istediği firmayı seçerek firma ile birebir randevulu görüşme, firma katalog ve bilgilerini anında edinme, firmaya mesaj atma imkanına sahip olacaklar. Sanal kongre salonunda oturumlara katılan dinleyiciler, oturumlarda sohbet üzerinden soru sorup, cevap alabilecekler.
Pandemi ortamında büyük ihtiyacını hissettiğimiz networking, görüş alışverişi, iyi uygulamaları görme imkânı gibi fiziksel ortamlarda deneyimleyebildiğimiz fuar etkinliklerini Digitalcem ile katılımcılarımıza deneyimletmeyi hedefliyoruz. Katılan herkes önemli kazanımlar elde edecek, sektörümüzde faaliyet gösteren firmalar oldukça değerli bilgilerle ayrılacak.
- Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
TÜRKÇİMENTO Ar-Ge Enstitüsü olarak çimento ve benzeri malzemelerde ulusal ve uluslararası standartlara uygun şekilde çimento ve beton endüstrisine güncel yaklaşımlarla projeler yaparak yeni ürün ve hizmetler sunuyoruz.
Ar-Ge Merkezleri ve Üniversiteler ile güçlü işbirliği ilişkilerimizle, rekabetçi ortamda gücümüzü artırmak için Laboratuvarlar Arası Test Programı (LTP) düzenlenmesi, kalibrasyonve danışmanlık hizmetleri veriyoruz.
TÜRKÇİMENTO Ar-Ge Enstitüsü olarak, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak deneysel tecrübelerin de birikimi ile dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor, laboratuvarlarını daha da geliştirip kapasitesini genişleterek en iyi hizmeti sunmayı amaçlıyoruz.
Enstitü olarak yürüttüğümüz önemli projelerimiz şöyle;
- FISSAC Projesi (Sürdürülebilir Kaynak Yoğun Endüstriler için Genişletilmiş Yapı Değer Zinciri Üzerinden Endüstriyel Simbiyozun Teşvik Edilmesi),
- MOF4AIR Projesi (Güç üretimi ve Enerji Yoğun Endüstrilerde Karbon Dioksit Adsorpsiyon Prosesleri için Metal Organik Kafes Yapılar),
- Borlu Çimento Üretiminde Kolemanit Ara Ürünlerinin Kullanılabilirliğinin Araştırılması ve Uygulanması
- Endüstriyel Yan Ürünlerin Doğal Alçıtaşı Yerine Çimento Üretiminde Kullanımının Araştırılması
Farklı Mineralojik Kompozisyona Sahip Malzemelerin Rietveld Analizleri İçin İdeal Tane Boyu Aralığının Araştırılması
- Türkiye çimento sektörünün sürdürülebilirlik çalışmalarından bahseder misiniz?
Sürdürülebilirlik alanında enerji verimliliği yatırımları, biyokütle kullanımı, atık ısıdan elektrik üretimi, katkılı çimento üretimi konularında sektörümüzde büyük yatırımlar yapılıyor. Bu konuda alınan ciddi aksiyonlar var.
Sektörümüz, ülkemizde yürürlükteki karbon emisyon mevzuatına tam uyum sağlıyor ve 2015 yılından bu yana doğrulanmış sera gazı raporlarını düzenli olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuyor. Uzun yıllardır yaptığı enerji verimliliği yatırımları ile karbon emisyonlarını azaltan bir sektörüz. Yeni kurulmuş fabrikaların enerji verimliliği yüksek ve enerji tüketimine bağlı karbon dioksit emisyonları oldukça düşük seviyede. Çünkü bu fabrikaların büyük bir çoğunluğu son 10 yılda kurulmuş fabrikalar. Dolayısıyla hepsi yeni teknoloji ve çevreye duyarlı.
TÜRKÇİMENTO olarak sektörümüzün sürdürülebilirlik çerçevesindeki çalışmalarına öncü olma hedefiyle Avrupa Birliği iklim ve çevre politikalarını, Türkiye çimento sektörünün uyum sürecini de yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda 2020 yılı sonunda “Türk Çimento Sektörü Karbon Yol Haritası” projesini başlattık. Türkiye’deki neredeyse tüm çimento fabrikalarının sera gazı salım verilerini inceleyip, sektörümüze ve aslında Türkiye’ye yol haritamızı sunacağız.
Karbon emisyonlarının azaltılmasında çimento fabrikaları, kömür ve petrol koku gibi fosil yakıtlar yerine atık kullanarak döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. Atıkların içerdiği biyokütle sayesinde ise karbon emisyonlarındaazaltım sağlıyor. Türk çimento sektörü 2019 yılında 920 bin ton atıktan toplam enerjisinin %7’sini üretti, 400 bin ton ithal petrol koku tasarrufu sağladı. Avrupa Birliğinde %44 olan atıktan enerji üretim oranına ülkemizin de ulaşması ile karbon emisyonlarımızı daha da düşürmek mümkün olacaktır.
Enerji verimliliği konusunda sektörümüzde her zaman önemle ifade ettiğimiz bir konu da atık ısı geri kazanımıdır. Çimento üretim prosesinde oluşan ve fabrika ana bacasından atmosfere atılan sıcak gazların enerjisi, atık ısı geri kazanımı tesisleri sayesinde elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Hali hazırda 16 fabrikadaki 25 hatta 141,5 MW elektrik enerjisi üretilmekte. Bu sayede yaklaşık 500 bin konutun günlük tüketimine denk gelen elektrik ihtiyacını, sadece prosesimizden çıkan atık ısı ile karşılamaktayız. Bir bu kadar daha yatırım yapma potansiyelimiz var.
Bir diğer konu ise katkılı çimento. Çimento fabrikalarının, karbon emisyonu yoğun olan klinker yerine granüle yüksek fırın cürufu (GYFC) ve uçucu kül gibi malzemeleri katkı maddesi olarak kullanarak ürettiği çimento tipiyle karbon ayak izini azaltıyor. Katkılı çimentoların artırılması ile karbon emisyonları daha da düşürülebilir.
Röportaj: Nihal ÖZKEN
Comments
No comment yet.