Gerileyen petrol fiyatları, üretici ülkelerin büyük bölümünü ortak hareket etmeye yöneltirken, çıkar farklılıkları, bu birlikteliğin beklenen sonuçları veremeyeceği algısını güçlendiriyor.
Petrol fiyatlarındaki 19 aylık düşüşü engellemek üzere OPEC üyesi Suudi Arabistan, Venezuela ve Katar ile OPEC üyesi olmayan Rusya arasında geçen hafta alınan karar, petrol fiyatlarında kısa süreli artış sağladı. Uluslararası yaptırımların kalkmasının ardından üretimini günlük en az 1 milyon varil artırmayı hedefleyen İran'ın bu anlaşmaya katılmayacağının anlaşılması ise fiyatların tekrar yatay seyretmesine neden oldu.
Küresel piyasalarda oluşan arz fazlası, fiyatları 2000'li yılların başından beri gördüğü en düşük seviyelere geriletti. Küresel referans kabul edilen Brent tipi ham petrol fiyatları, Haziran 2014'te varil başına 115 dolar civarlarındayken, Ocak 2016'da 30-35 dolar bandında seyretti.
Piyasalar, bu gelişmeler karşısında düşen petrol fiyatlarını yükseltebilmek için toplam petrol arzını azaltan OPEC üyesi ülkelerden aynı müdahaleyi tekrar bekledi. OPEC, kurulduğu 1960 yılından beri, bir çok kez üyesi olan petrol üreticisi ülkelerin topluca üretimlerini azaltmasıyla düşen petrol fiyatlarını desteklemeyi başardı.
OPEC'in gücü zayıfladı
Petrol karteli OPEC, 1970'lerde küresel petrol üretiminin yüzde 70'ini elinde bulunduran güçlü konumundan uzaklaşarak, bugün küresel arzın ancak yüzde 30'larını kontrol eder hale geldi. Her şeye rağmen alacağı arz kısma kararıyla petrol fiyatlarını destekleyebilecek konuma sahip tek monoblok örgüt olması piyasaların beklentilerini korumasına neden oldu.
OPEC, ABD'nin 1973'te Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail'e destek vermesinin ardından, Batılı devletlere ham petrol ambargosu uygulayarak, petrolün varil başına fiyatını 3 dolardan 12 dolara kadar yükseltmeyi başarmış bir örgüttü.
Kartel ayrıca, bir çok kez OPEC üyesi olmayan ülkelerle ortak hareket ederek üretim kısıntısına gitti. Buna en yakın örnek, 2001 yılında Rusya'yla anlaşarak günlük üretim kotasını 26,7 milyon varilden 2002'de 21,7 milyon varile çekmesiydi. Beş milyon varillik bir düşüş, fiyatları yaklaşık 10 dolar seviyelerinden 25 dolar seviyelerine yükseltmişti.
Suudi Arabistan hep en önemli oyuncuydu
Başlıca petrol üreticisi 13 ülkenin üye olduğu OPEC içerisinde Suudi Arabistan, üye ülkeler arasında üretim rakamları en yüksek ve üretim maliyetleri en düşük üye olması nedeniyle her zaman en önemli oyuncu konumundaydı. Ayrıca Riyad, özellikle Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap ülkelerine yönelik ağırlığını kullanarak temel karar alıcı olmayı da başarmıştı.
Suudi Arabistan, petrol ambargosunun yaşandığı 1973'teki kesinti dahil olmak üzere 1998, 2001, 2006 ve 2008'deki kesintilerin tamamında ihraç vanalarını en çok kısan ülke oldu.
Düşük maliyetli petrol üretimi ve İran ile Irak gibi OPEC içerisindeki en önemli rakiplerinin aksine modern bir üretim ve ihracat alt yapısına sahip olması Riyad'a dünyadaki en yüksek petrol gelirlerini getirdi.
Düşük petrol fiyatları, rakipleri işbirliğine zorladı
Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD'de gelişen teknoloji ile birlikte artan üretim, ülkeyi en büyük petrol üretici konumuna getirdi. Rusya da petrol ve doğalgaz üretimini son 10 yılda hızla artırarak, Asya ile Avrupa pazarlarına enerji ihraç eden önemli bir oyuncu haline geldi.
OPEC üyesi ülkeler de 2006'da 26,3 milyon varil civarlarındaki günlük petrol üretim kotasını, 2011'de 30 milyon varile çıkardı ve 2015'teki son toplantısında İran'ın baskısıyla bunun da üzerine çıkacağı sinyalini verdi.
Petrol fiyatlarında yaşanan büyük düşüş, Suudi Arabistan ve ekonomisi petrole dayalı Rusya, Venezuela, İran gibi ülkelerde mali sıkıntılar oluşturdu. Suudi Arabistan ekonomisi, 2012 yılında yüzde 13'lük bir bütçe fazlası verirken 2015'te yüzde 21'lik bir bütçe açığına dönüştü. Rusya ise düşen petrol fiyatlarının yanı sıra Kırım'ı uluslararası hukuka aykırı olarak ilhak etmesinin ardından karşılaştığı yaptırımlar ve Suriye'ye gerçekleştirdiği askeri müdahalenin maliyeti nedeniyle ekonomisinin çökme aşamasına gelmesine engel olamadı. Venezuela ise temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir ülke haline geldi.
İki büyük rakip Rusya ve Suudi Arabistan, düşen petrol fiyatlarının ekonomilerini zor duruma sokması nedeniyle şubat ayında Katar ve Venezuella'nın arabuluculuğunda anlaştı. Anlaşmaya göre Rusya, Suudi Arabistan, Katar ve Venezuela diğer büyük üreticiler de bu karara uyacak olursa petrol üretimlerini ocak ayındaki seviyelerde dondurma kararı aldı.
İran karşı çıktı
Nükleer silah geliştirmeye çalıştığı için 2006'da BM kararıyla uluslararası yaptırımlar uygulanan İran'ın günlük petrol ihracatı, 2012'de AB'nin yaptırım kararlarını sıkılaştırmasıyla birlikte günlük 3 milyon varillerden yaklaşık 1 milyon varillere kadar düştü.
Yaptırımlar sadece İran'ın petrol gelirlerine darbe vurmakla kalmadı aynı zamanda enerji alanına yapılan yatırımları da azaltarak teknoloji ve alt yapıda hızlı bir gerilemeye yol açtı.
İran'a karşı uygulanan yaptırımların geçen ay kaldırılmasıyla birlikte, ülke, uluslararası piyasalara gerçekleştirdiği petrol ihracatını yükselterek gelirlerini artırmayı amaçladı. Yaptırımlar süresince OPEC ülkelerinin kendi pazar payını kaptığını iddia eden İran, geçen yılki son OPEC toplantısında kartelin üretim kısıntısına giderek kotasını düşürmesine karşı çıktı ve 30 milyon varillik toplu kotaya uymayacağını açıkça ilan etti.
İran, aynı nedenlerle 4 ülkenin aldığı üretim dondurma kararına katılmadı ve anlaşmanın önündeki en büyük engel haline geldi. Ayrıca İran, hedeflediği ihraç artışıyla piyasaların petrol arz fazlasının kısa sürede ortadan kalkmayacağı ve bu nedenle fiyatların düşük seyredeceği yönündeki beklentinin pekişmesine de katkı sağlar bir konuma geldi.
Anlaşma, düşük fiyatın nedenlerini ortadan kaldırmaz
Anlaşmaya göre ocak ayı rakamlarında dondurulacak olan üretim rakamları, Rusya ve Suudi Arabistan'ın en yüksek üretim seviyelerini koruyacakları ve bu da piyasadaki petrol arz fazlasının giderilmesine yardımcı olabilecek bir kesinti olmayacağı anlamına geliyor.
ABD'deki petrol rezervlerinin en son 1930'larda görülen 500 milyon varil seviyesini aşması ve dünya ekonomisinin büyümesine en çok katkı veren Çin başta olmak üzere beklentilerin altında gerçekleşen ekonomik iyileşme de piyasaların ihtiyaç duyduğu talep artışının kısa zamanda gerçekleşmeyeceğine işaret ediyor.
Bunlarla birlikte, dünyanın en büyük petrol üreticisi ABD'nin muhtemel bir petrol kısıntısı anlaşmasına dahil olmaması, piyasadaki petrol arzının kontrol edilemeyeceği anlamını taşıyor. Konvansiyonel üreticilerden farklı olarak esnek teknolojileri nedeniyle ABD'li kaya gazı üreticilerinin piyasadaki üretim boşluklarını hemen doldurabilecek olması, fiyat artışı halinde bu üreticilerin azalan üretimlerini hızlıca artırabilmesinin de önünü açıyor. Böylece ABD'nin dahil olmadığı bir işbirliği, bu ülke tarafından kendi lehine kullanılabilecek bir avantaj halini alıyor.
Bu nedenlerle, İran'ın kendisine sağlanabilecek özel şartları kabul edip anlaşmaya imza atmış olması halinde bile, petrol fiyatlarının düşmesine neden olan temel piyasa dinamiklerinin varlığını korumaya devam edeceği sonucunu ortaya çıkarıyor.
Dünya ekonomilerinin büyümesi hakkında temel bir referans olarak görülmeye başlanan petrol fiyatları, piyasa dinamiklerinin kısa vadede değişmeyeceği yönündeki beklenti nedeniyle, bu dinamikleri etkileyecek temel bir değişiklik olmaması halinde, yatay seyrine devam edeceğinin sinyalini veriyor.
Düşük petrol fiyatlarının ise küresel ekonomik büyümeyi negatif yönde etkilemeye devam edeceği anlaşılıyor.
Comments
No comment yet.