27 yılı aşkın deneyimiyle bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında birçok farklı projeye imza atan ve uluslararası alanda en çok iş yapan 86 müteahhitten biri olan Ant Yapı, Amerika’daki ilk projesine başlıyor. Ant Yapı, New York şehrinin sembollerinden biri olan, Manhattan’daki The Crown Building’i renove ederek binayı otel ve rezidansa dönüştürecek. New York’un mimari değerlerinden olan The Crown Building’in yenilenme projesi, Ant Yapı’nın ana yükleniciliğinde tamamlandığında, 26 daire, 83 otel odası ile otele bağlı lobiler, spa ve havuz, spor merkezi, restoranlar ve Jazz Club’tan oluşan yeni bir çekim merkezi haline gelecek.
Ant Yapı, toplam inşaat yatırım değeri 300 milyon doları bulan projeyi sözleşme kapsamında 28 ayda tamamlayarak teslim edecek.
Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, Amerika’daki ilk işlerinin Manhattan’ın Tacı The Crown Building olmasının, kendileri için ayrı bir önem teşkil ettiğini belirterek, “Ant Yapı olarak 1990’lı yılların başından bu yana yurt dışında başta Rusya ve Türki Cumhuriyetler, yakın zamanda da İngiltere olmak üzere birçok başarılı işe imza attık. Ana yükleniciliğini üstlendiğimiz The Crown Building hem Amerika’daki ilk projemiz hem de New York’un sembol binalarından biri. Bu nedenle bizim için ayrı bir önemi var. Ant Yapı olarak uluslararası alanda yeni projelere imza atmaya devam edeceğiz,” dedi.
NEW YORK’A RUH VEREN TARİHİ BİR YAPI
The Crown Building’in orijinal tasarımı, 1921 yılında dönemin en varlıklı iş adamlarından olan August Heckscher tarafından yine o dönemin en prestijli mimarlık ofislerinden olan Warren&Wetmore'a yaptırılmış. New York’un silüetini oluşturan, şehre ruh veren Grand Central Terminal gibi başka birçok ikonik binanın tasarımında da Warren&Wetmore imzası bulunuyor.
Âdeta şehrin hafızası niteliğindeki bu tarihi bina, ilk olarak “Heckscher Building” adıyla inşa edildi. Açıldığı günden itibaren uzun yıllar Museum of Modern Arts’ın yanı sıra pek çok seçkin sanat galerisine ev sahipliği yapan şimdiki adıyla Crown Building, Manhattan’ın Midtown bölgesinde yapılmış olan ilk yüksek bina olma özelliğini de taşıyor. İki bodrum kat, 25 normal kat ile çatı arasından oluşan bu tarihi binanın yüksekliği ise 126 metre.
1916 yılında yayınlanan New York imar planı, binaların yükseldikçe geri çekilip teraslar oluşturmasını öngörüyordu. Bu imar planının ilk örneklerinden olan The Crown Building tam da bu nedenle New York denilince ilk akla gelen yapılardan biri. Binanın cephesinde Fransız Rönesans mimarisine özgü süslemeler dikkat çekerken altın varaklı bakır çatısı bir kraliyet tacını anımsatır. Bu nedenle de haklı olarak Manhattan’ın Tacı yakıştırması yapılır.
Comments
No comment yet.