Yüzde yüz Türk sermayeli Betonstar, beton pompaları konusunda bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor. Betonstar önümüzdeki yıl Amerika pazarına da girmeyi hedefliyor.
Sektörde en önemli sorunun ucuza ve kalitesiz üretilmiş ürünlerin, yarattığı haksız rekabet olduğunu dile getiren Betonstar Pazarlama Direktörü Emre Güler ile sektör ve Betonstar hakkında www.insaatnoktasi.com takipçileri için konuştuk.
- Betonstar’ı kısaca anlatabilir misiniz?
Betonstar 2008 yılında kurulmuş bir firma. Yüzde 100 Türk sermayesiyle, şu an iki ortaklı bir anonim şirketi olarak devam ediyor. 2008’den önce de bütün kurucu ortaklar bir Alman firmasının Türkiye’deki lisanslı üreticisi olarak üretim yapıyordu. Dolayısıyla 25 senelik bir üretim tecrübesi var. Şu anda İzmir Torbalı’da 150 bin m2‘lik bir fabrikada yüzde 100 yerli olarak imalat ve dünyanın 30 ülkesine ihracat yapıyor. Sıfırdan hammaddeden bir beton pompasının oluşumuna kadar bütün imalat prosedürleri fabrikada yapılıyor. Ar-ge’si, mühendisliği, hepsi kendi bünyemizde yapılıyor ve şu an Türkiye’de de yerli pazarda, satış dizininde sektörde 2 numarayız. Türk dünya pazarında da bir marka olmak üzere yolumuza devam ediyoruz.
- Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
İsrail, Mısır, Tunus, Cezayir, Uganda, Kenya, Gine, Avusturya, Makedonya, Almanya, Finlandiya, Fransa ve Avustralya.
- Hedeflediğiniz bir pazar var mı ?
ABD pazarıyla görüşüyoruz. Orda bir müşterimiz var. Bayiimiz olmak istiyor. Hedefimiz şu an Amerika. Şu an da bulunmadığımız tek kıta Amerika, oraya da bayilik vererek yolumuza devam etmek istiyoruz.
- Sektörün sıkıntıları neler, en çok nelerde sıkıntı yaşıyorsunuz?
Sektörde ucuza ve kalitesiz üretilmiş ürünlerin, yarattığı haksız rekabet ve alıcının da bu makineleri tercih etmesi sektörün en büyük sorunu. Bu ürün tehlikeli bir ürün, inşaat makinesi. Dolayısıyla can güvenliğinin hat safhada olması lazım. Fakat Çin’de üretilen bir makinenin kalitesiyle Türkiye’de veya Avrupa’da üretilen bir makinenin kalitesi arasında çok büyük bir fark oluyor. Maliyette dolayısıyla çok büyük farklar yaratıyor. Satış noktasına geldiğimizde müşteri aynı çizgide bir satış fiyatı istiyor. Dolayısıyla biz fiyatlarımızı aşağı çekmek zorunda bırakılıyoruz. Bu da en büyük sıkıntımız. Kârlılığımız düşüyor, kârlılığımız düşünce firmaya yatırım yapamıyorsunuz, yatırım yapamayınca ilerleme hızınız düşüyor.
- Hazırbeton fiyatları sürekli olarak değişiyor mu?
Maliyeti aynı olmasına rağmen fiyatlar şehirden şehire rekabetten dolayı çok değişiyor. Bu, beton sektörünün büyük handikabı. Çünkü fiyat düşürerek aslında kendi kendilerini öldürüyorlar. İnşaat sektörünün en büyük kalemi bu. Örneğin; İstanbul’da m3’ü 140 liraya satılırken, Ankara’da m3’ü 75 liraya beton satılıyor.
- Şu anda Türkiye’nin inşaat sektörü üzerinden yürüdüğü konuşuluyor. Siz işin satış tarafında olarak sektörü nasıl görüyorsunuz?
İnşaat ihtiyacımız çok Türkiye’de. Dolayısıyla bütün ekonomimizin inşaat üzerinden gitmesi çok normal. Bizim lokomotif sektörümüz inşaat ve buna bağlı olarak da 2 bin 3 bin kalem malzemeden bahsediyorlar. Bunlardan bir tanesi de beton ve betonu sevk eden ve pompalayan bizim makinelerimiz. İnşaat sektörün bütün ülkelerde önemli bir sektördür ama bizim ülkemiz sanayi ülkesi olmadığı için, lokomotif yani ana sektör inşaat sektörü.
- Yeni yapı yönetmelikleri ve imar barışı gibi düzenlemeler sizi etkiliyor mu?
Bunlar bizi olumlu etkiler. Kentsel dönüşüm diyorlar, kaliteli beton diyorlar, kentsel dönüşüm demek eski binaların yıkılması yerine yeni binaların yapılması demek. Bu da yeni beton ihtiyacı, yeni makine ihtiyacı demek. Dolayısıyla bizi olumlu etkiler.
- Torbalı’dan başka fabrikanız var mı?
Yok. Torbalı’dan tek bir kampüste bütün üretimimizi yapıyoruz. Yedek parça fabrikamız var ama o İstanbul’da. Makinelerin satış sonrası için, müşterinin makineyi aldıktan sonra yedek olarak aldığı yedek parçalar orada üretiliyor.
Nihal ÖZKEN
Comments
No comment yet.