Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz oranlarında beklenildiği üzre herhangi bir değişiklik yapmadı ve para politikası duruşunda bir degğişiklik sinyali vermedi. Banka aylık varlık alım tutarını da 80 milyar EUR’da sabit tuttu. Bütün bunların yanında asıl merak edilen Mario Draghi’nin varlık alım programının süresine ilişkin nasıl bir sinyal vereceği ve “tapering” dedikodularının bir dayanağı olup olmadığı konusuydu.
Başkan Draghi’nin açıklamalarına bakıldığında, aslında mevcut şartlar altında genel geçer olan beklentinin Aralık ayında daha net sinyallerle ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Enflasyonun halen çok düşük seviyelerde takılı kaldığı bir ortamda genel geçer olan da bitiş tarihi Mart 2017 olan varlık alım programının uzaması ihtimalinin hiç de az olmadığı. Bir önceki toplantıda daha şahin bir tutum sergileyen Draghi’nin tutumunun da Aralık ECB toplantısında daha da yumuşayacağını düşünüyoruz. Büyümede aşağı yönlü risklerin çoğaldığı ve enflasyon beklentilerinde güçlü dayanaklar oluşmadığı için de bu programa bir revizyon gelmesi beklenir.
Açıkçası topu Aralık’a atmasının altında yatan etmenlerden birisi de Fed. Fed’in alacağı kararların ve 2017 politika duruşunun ECB politikası üzerinde de direkt etkileri olacak. Aralık’ta faiz artırımı olasılığı halen %67. Avrupa’da faizlerin mevcut seviyelerde veya daha düşük olacağını biliyoruz. Politika ayrışımı derinleşebilir ve ABD – Avrupa faiz makası açılabilir.
Şu noktaya da dikkat çekmek gerek: AMB’nin tahvil alım programı uzarsa depozit oranının da %-0,40’tan daha aşağı noktalara çekilmesi gerekebilir. 8 Haziran 2016 itibarıyla banka dışı şirketlerin “yatırım yapılabilir” tahvillerini almaya başlayan AMB, belki ilerleyen dönemde daha fazla şirket tahvili almayı da gündemine alabilir. Ufukta beklenenden daha uzun vadeye yayılacak bir gevşeme programı görünüyor.
Kur etkisiyle sadeleşmeye ara verildi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ekim PPK toplantısında faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Piyasanın baz senaryosu gecelik borç verme faizinde 25 baz puan indirim yolunda olsa da, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Danışmanı Yiğit Bulut’un bu ayın pas geçilebileceğine dair yorumu sonrasında piyasa biraz daha “faizlerin sabit bırakılması” senaryosuna kaymıştı. Son dönemde kur tarafında oluşan oynaklığın da bu kararın alınmasında rol oynamış olması çok kuvvetli bir argümandır.
Son birkaç aylık Merkez Bankası yönlendirmesi ve büyümenin desteklenmesine olan ihtiyaç aslında faiz indirimlerinin devam etmesi yönündeki beklentileri beslese de, kurun oynaklığının rahatsız edici noktalara gelmesi sonrasında, piyasa koşulları göz önünde bulundurularak faiz indirimlerine bir ay ara verildiği görülmektedir. Merkez Bankası’nın politika açıklamasında şu ibare dikkat çekmekte:
“Döviz kuru ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmeler enflasyon görünümündeki iyileşmeyi sınırlamakta ve para politikasındaki temkinli duruşun korunmasını gerektirmektedir. Bu değerlendirmeler çerçevesinde Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikasında sadeleşme sürecindeki bir sonraki adımın yönü ve zamanlamasının verilere göre şekilleneceğini belirtmiştir.”
Kurun olumsuz etkisinin belirgin bir şekilde dile getirildiği bu açıklama ile Merkez Bankası’nın faiz indirimine ara vermesi aksiyonunu biraraya getirdiğimiz zaman; kur tarafındaki oynaklığın karar üzerindeki etkisi arasında biraz daha bağlantı kurabilir hale geliyoruz. Karar TRY finansal varlıklarının verdiği reaksiyon da bu görüşü destekler nitelikte. Özellikle yansımaları tahvil faizleri tarafında görmekteyiz. 10 yıllık tahvil faizinde son birkaç gündür görülen yükseliş de yerini anlamlı bir geri çekilmeye bırakmıştır. Bu çerçevede 10 yıllık tahvil faizinde kararın alındığı ilk saat içinde %1,4’lük geri çekilme meydana geldi ve faiz %9,77 seviyesine düştü.
Merkez Bankası’nın bu kararı, kur oynaklığı devam ederse faiz indirimlerinin de bir süre rafa kalkmasına neden olabilir. Bu çerçevede, en çok ihtimal kazanan opsiyon faizlerin yılsonuna kadar aynı seviyede bırakılması olacaktır. Hem jeopolitik ve siyasi faktörlerin kırılganlık oluşturucu etkisi, hem de başta ABD olmak üzere küresel bazda belirsizlikler TRY finansal varlıkları üzerinde uzun sürede baskı oluşturabilirdi. Özellikle Fed’in ne zaman bir faiz artırımı yapacağı ve 2017’ye nasıl bir politika duruşu ile gireceği de önemli.
Önceki yorumlarımızda TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesinin ve devam edeceğinin beklenmesinin TRY üzerinde dayanma gücünü azaltan faktörlerden birisi olduğu üzerinde durmuştuk. Bu nedenden dolayı da TRY, USD’ye karşı akran para birimlerine göre zayıf bir performans sergilemişti. Faiz kararından sonra TRY’nin verdiği reaksiyon çerçevesinde kurun kısa dönem için nefes almasına imkan veren bir ortam oluşmuştur. Merkez Bankası da duruma göre sadeleştirme politikasına ara verebilir. Kurda bir miktar gevşeme görülmesi ise Merkez’in elini tekrar rahatlatır. Teoriye uyan bir karar aldı, haliye piyasaların memnuniyetle karşılayacağı bir karar.
Comments
No comment yet.