Boyraz İnşaat hakkında bilgi verir misiniz? Hedefleriniz nelerdir?
Ben yaklaşık 30 yıldır bu sektördeyim. 1987'den beri makina, inşaat, montaj işlerinde 22 ülkede çalıştım. 2009 yılında bilgi ve deneyimlerimizi kendi firmamız olan Boyraz İnşaata aktarmaya başladık. İlk etapta 20 dairelik bir projeyle başladık. Daha sonra Menemen'de ilkleri hep biz yaptık ve bunlar büyük çaplı projeler oldu. Boyraz İnşaat olarak hedefimiz, daha kaliteli ve daha uygun fiyatlara evler sunmak. Menemen'in özellikle Uğur Mumcu bölgesinde kalitenin yükselmesinde bizim çok büyük katkımız vardır. Şu ana kadar sadece Uğur Mumcu'da 600 daire yaptık. Bu bölgedeki emlak ve konut değerini ciddi anlamda arttırdık. Bunu Belediye Başkanımız Tahir Şahin'de söylemiştir.
Konut sektörü için Menemen'i bu kadar cazip kılan etkenler nelerdir?
2009 yılına kadar Menemen İzmir'in bir köyü gibi görünüyordu, daha yeni yeni Menemen'in konumu, büyüklüğü anlaşılıyor. Menemen önümüzdeki on yıl içinde İzmir'in gözbebeği olacak bir ilçe. Şehirlerin önemi birkaç unsurla belirlenir. Bunların en başında ulaşım gelir. Bir şehrin gelişiminin temel etkeni kolay ulaşımdır. Düşündüğünüz zaman Menemen'in içinden Çanakkale yolu geçiyor, Metro şehrin içinden geçiyor, Manisa yolu şehri ikiye bölüp Çanakkale yoluna bağlanıyor ve şu an gündemde olan hızlı tren. Menemen'in Hastane bölgesinde metroyla ortak bir gar oluşturulup tüm dağıtımı metronun yapacağı bir sistem düşünülüyor. Bir şehrin gelişimini gösteren diğer etken de nüfusun artmasını sağlayan istihdam olanakları. En ilkel çağlara bile baktığınızda insanlar nerede iş bulduysa oraya kümelenmiş. Tarlasının ucuna ev yapmış, köy kurmuş. Bu anlamda baktığımız zaman Menemen'i besleyen Aliağa. Aliağa'da çok ciddi iş potansiyeli var. Petkim vardı şimdi yeni bir rafineri yapılıyor Star Rafinerisi. Sadece 20 bin kişiye yakın kadro alacak. Demir Çelik fabrikalarının tamamı bu bölgede. Liman taşınıyor. Liman yeryüzüne yapılan en büyük liman. Türkiye'nin ithalat ve ihracatının yüzde 75'i bu limandan yapılacak. Bu çok büyük bir rakam ve bu bölge lojistik bölgesi olacak. Ülkemizde çok fazla ağır sanayii olmadığı için ara üretim yapan bir ülkeyiz. Yurtdışından mal gemilerle gelir, buralarda işlenir. Bir kısmı iç piyasaya bir kısmı yeniden yurtdışına satılır ama dünyayla rekabet etmemizi engelleyen bir şey var o da nakliye. Bizim ülkemizde petrol çok pahalı olduğu için nakliye maldan daha pahalıya geliyor. Örneğin; Ankara'dan 5 bin liraya bir tır alçı alıyoruz buraya 5 bin liraya getiriyoruz. Böyle olunca bu limanın yanına da yine çok büyük bir organize sanayi planlanıyor. O da dünya çapında bir organize. Malı limandan en az maliyetle alacak organizede işleyecek yeniden limana nakledecek. Bu gelişmeler Menemen'i besliyor çünkü Aliağa'da çok büyük bir kirlilik var. Kanser ve kirlilik oranında Türkiye'de hemen hemen birinci sırada geliyor. Bilinçli, kirlilikten haz etmeyen insanların gideceği ilk yer Menemen. Çünkü metroyla bir iki durak, 17- 18 dakikalık mesafe. Aliağa’da kiraların da yüksek olması nedeniyle Menemen cazip hale geldi. Menemen'in diğer ilçelerden bir farkı da tarım. Türkiye'nin tarım depolarından biri Menemen. Manisa yoluyla İç Anadolu'yu, İzmir'den güneyi, kuzeyden Aliağa'yı bağlıyor. Bunun yanına tarım potansiyelini koyun. Tüm bunlar yanyana geldiği zaman önümüzdeki on yıl içinde Türkiye'nin en değerli yerlerinden biri olacak. Bakın sadece İzmir'in değil. Bakırçay Havzası dediğimiz yer Türkiye'nin en değerli yeri olacak. Dünya çapında emlak firmalarının yatırım için önerdiği on noktadan birinin içinde Kuzey Ege var. Menemen geleceği olan, inşaat için altyapısı olan, bakir olan ve en önemlisi toprağı henüz bol olan bir yer.
Şehirlerin merkezlerinde görülen çarpık kentleşme yeni dizayn edilen bölgelerde görülmüyor konut sektörü artık daha bilinçli diyebilir miyiz?
Türkiye'nin neresinde olursa olsun şehrin göbeğine bakın eski şehir dediğimiz alanlar gelişemiyor bunun nedeni o çarpık yapılaşmayı değiştiremeyecek olmanız. Bu yüzden de yeni çekim merkezleri oluşturulur. Menemen'de, Uğur Mumcu'da bunlardan birisi. Menemen'in en planlı gelişen, sokakları ve caddeleri en geniş, otopark sıkıntısı olmayan, düzgün yapılaşmanın olduğu en iyi semtlerden biri. Yeni gelişiyorsa planlı gelişiyor. Mesela Ulukent bir anda patladı çünkü büyük arsalar, büyük konut firmaları devreye girince parkıyla, bahçesiyle, yaşam alanıyla planlı gelişiyor. 2000'li yılların başına kadar insanlar şehir merkezlerinde yaşamayı severlerdi. Yurtdışına baktığınız zaman ise tam tersine parası olan insanlar şehir dışında, nehir ve göl kenarlarında, durumu olmayan insanlar da şehir merkezinde yaşarlardı. Bizde tam tersi, şehrin göbeğinde zenginler oturur, fakirler daha varoş dediğimiz gecekondu bölgelerinde ikamet ederlerdi. Şu an bizde aynı Avrupa mantığına dönmeye başladık. Çünkü gelişimle birlikte zamanla araç sayısı, şehrin gürültüsü, iş stresi insanları rahatsız etmeye başladı. Artık konut almak isteyenler akşam evlerine gittiklerinde huzurlu, rahat olmak istiyor. Bizde Avrupa'daki gibi daha özel, ormana, doğaya yakın, sosyal yaşam alanı olan siteler arıyoruz. Artık eskisi gibi iki katlı küçük evlerde insanlar yaşamak istemiyor. Şehre gelen insanların içinde iki türlü insan vardır. Birincisi, köyden yeni gelmiş başını sokacak bir yer arayan insan profili. İkincisi ise 15-20 yıl önce köyden gelmiş ama bu şehirde eğitim ve sosyal olarak kendini biraz daha yukarıya taşımış ve artık daha sosyal, daha kaliteli yaşamak isteyen bir insan profili var. Biz firma olarak daha çok bu ikinci insan profiline hitap ediyoruz. Otoparklı, sosyal alanları olan, kameralı, güvenlikli, insanların daha kaliteli yaşam sürdürmek istedikleri konutlar yapıyoruz.
Yeni projeniz Sardene Evlerinden bahseder misiniz?
Bizim bütün projelerimizin isimleri Antik dönemlerden gelir. Antik dönemlerde insanlar o yoklukla o kadar güzel şehirler yapmışlar ki etkilenmemek mümkün değil. Şu an bu ofisimizin bulunduğu yer 110 dairelik bir projemiz, Eola Park adını verdik. Eola, Antik dönemden Rüzgar Tanrısının ismi. Daha sonraki 120 dairelik projemiz Lidya Evleri, o da bildiğiniz gibi Manisa - Salihli bölgesinde antik bir uygarlık ismi. Parayı bulan, dünyanın gelişiminde katkısı olan bir uygarlık. Şimdiki projemiz ise Sardene. Sardene de yine antik dönemde Menemen'de bulunan bir dağ. Türkçeye çevirdiğimizde dumanlı dağ anlamına gelen bir kelime. Sardene Evleri 126 daire, 7 dükkan, toplam 30 bin metrekarelik bir inşaat alanı. 2 etaptan oluşuyor. Birinci etabı bu Kasım'da, ikinci etabı ise seneye Eylül gibi bitireceğiz. Müstakil, kapalı garajları ve açık garajları, sosyal alanları olan lüks, üst kalite diyebileceğimiz bir site. 2 tane inverter klimamız, Franke marka ankastre setimiz, kombimiz, vestiyeri, yatak yüklüğü, çocuk gardırobu, kiler odası ve dolapları bulunan mutfağının çift cephe olduğu 140 metreye yakın, net 170 metre civarı brüt bir daire. Sitemizin 14. katında 2 tane de Foça evi dediğimiz özel taş villa var. Malzemesi tamamen Foça'dan eski yıkılmış Yunan evlerinden toplandı. Çok özel 2 ev. 14. katta Foça keyfi yapmak isteyenler için inşa ettik. Baktığımızda 14. katta taş villayı Türkiye'de ilk yapan biziz. 800 metre arsa gibi düşünürseniz içinde iki tane özel villa olacak. 120 metre terası var, 250 metre de net daire, herbiri 350 metreden büyük, özel daireler.
Sardene Evlerinin son durumu nedir? Bundan sonraki projeleriniz neler?
Bu Kasım ayında 50 dairesini teslim edeceğiz. Kalan binaları yaklaşık 80 daire ve ticari merkezleri de seneye Eylül'de teslim edeceğiz. Daha sonra da Kazım Paşa Mahalllesinde 150 daire projemiz var. Bir de Kent 2'de 80 daire projemiz var.
Sardene Evlerinin fiyatları hakkında bilgi verir misiniz?
140 metre, 120 metre net brüt daire biri 18 binlik, diğeri 9 binlik inverter kliması, ankastresi, kombisi, tüm mobilyaları, herkesin kendi otoparkı ile beraber şu an satış fiyatı 320 - 330 bin lira. İzmir'in genelini düşündüğümüz zaman yine en uygun fiyatlar Menemen'de. Bugün Kent 2'de bile daire fiyatları 550 - 600 bin lirayı buldu. En uygun, bahsettiğim özellikleri sebebiyle en yaşanabilir olan yerler arasında burası var. Genel anlamda bakarsak konut fiyatlarında bir şişme olduğu kesinlikle doğru. Bugün bir buçuk, iki milyona daire satılan bölgede daire fiyatları maliyet anlamında fark etmiyor. Bugün ben demiri hangi fiyata alıyorsam Karşıyaka'daki de o fiyata alıyor. Maliyetlerimiz arasında fark yok fakat şöyle söyleyeyim; Karşıyaka'da lüks diye gezdiğimiz birçok proje bizim kalitemizde değil. Biz çok daha büyük daireleri çok daha kaliteli ürünlerle besliyoruz. Maliyet olarak bizim üzerimize koyacakları hiçbir şey yok. Bir tek arsadan 20 - 50 bin lira fazla maliyetleri var ama daireyi bir buçuk milyon liraya satıyor. İşte inşaatta rant var dedikleri o bölgeler. Menemen yatırım için en iyi ve geleceği olan yerlerden biri. Şu an bizim sitelerimizde kiralar bin 100, bin 200 lira. Örneğin; bizim sitemizden üç daireyi 300 liradan alsa 900 lira yapar, üç bin 600 liraya da kiraya verir. Bugün Çiğli'de İstasyonaltı veya Atakent'te bir buçuk milyona daire alınıyor kirasına bakıyorsunuz bin 800 - iki bin lira. Bir milyondan fazla para veriyorsunuz kira getirisi çok düşük. Menemen'den 900 bin liraya üç daire alıyorsunuz kira getirisi 3 bin 600 lira. Bu kıyaslamayla ve gelecek anlamında baktığınız zaman Menemen yatırım için İzmir'in en uygun bölgelerinden biri. Şu an Türkiye'de de ilk sıralarda, İzmir'de de inşaat metrekaresi anlamında açık ara önde. Yıllık inşaat metrekaresi anlamında İzmir birincisi.
Boyraz İnşaat'ı sektörde öne çıkaran etkenler neler?
Birden çok noktada inşaat yapmayı sevmiyoruz. Bunun birkaç sebebi var. Birincisi, ne kadar çok yere şantiye anlamında dağılırsanız, kontrolünüz güçleşiyor ve kalite düşmeye başlıyor. Bizim en büyük hedefimiz, kalite. Ben günde 3 - 5 sefer 14 katlı binaya iner çıkarım. Sürekli şantiyemizin içinde, kontrolündeyiz, denetliyoruz. Bizi öne çıkaran en büyük faktörlerden biri de bu. Firma olarak önceliğimiz güzel bir eser yapmak, Bosch'un dediği gibi 'insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim' bu nedenle kalitemizi ve müşteri memnuniyetini hep en önde tuttuk. Karşıyaka'dan, Aliağa'ya kadar sorun kalite anlamında herkes bizi parmakla gösterir. Çok konut yapmak değil ama kalite olarak en iyi olmak birinci hedefimiz. 6 - 7 yıl çok değil fakat kalitemizle Menemen'de ilk sıralara yükseldik.
İnşaat sektörünün sorunları nelerdir?
30 yıldır bu sektördeyiz. İnşaat sektöründeki sıkıntılardan biri, pastacısından, berberine kadar aklınıza kim gelirse inşaatçı oldu. Bu da ciddi bir sorun. Bir berber dükkanı açabilmeniz için devlet 36 tane belge istiyor ama inşaat için kimse sizden bir şey istemiyor. İstediğin gibi inşaat yap. Oysa bu dairelerin birinde sosyal alanlarıyla, güvenliğiyle, depreme dayanıklılığıyla insanlar yaşayacak. Deprem bölgesinde yaşıyoruz üstelik. Temel sıkıntılarından biri bu. Diğeri de arsa maliyetleri. Türkiye'de inşaat sektörünün patlamasıyla beraber son 5 - 10 yıldır arsa maliyetleri çok yukarıya çıktı. Şu an sadece Menemen'de yüzde 40 - 50'ler konuşuluyor. Bu oranlar düşünüldüğü zaman konut sektörü hızla devam ediyor ama karlılığı düşünüldüğü zaman çok aşağıya çekilmiş durumda. Arsa maliyetlerinden dolayı inanılmaz şekilde müteahhitten ziyade arsa sahipleri para kazanıyor. Benim bir görüşüm var; 2000'li yıllarda inşaat sektöründe karın yüzde 70'ini müteahhit, yüzde 30'unu toprak sahibi alırdı. 2010 yıllarına geldiğimiz zaman bu oran yüzde 50 - 50'ye geldi, dengelendi. Şu an bizim yaşadığımız 2000 yıllarının tam tersi. Müteahhitler karın yüzde 25 - 30'unu kazanırken, toprak sahipleri yüzde 70'e yükseldi. Toprak inanılmaz değerlendi. Bu da maliyetleri giderek yukarıya çekiyor. Şu an sadece Uğur Mumcu için söylüyorum, bir dairenin arsa maliyeti 100 bin lirayı geçti. 120 bine dayandı. Net 100 metrekare dairenin maliyeti 120 bin liradan aşağı değildir. Bunun üzerine 100 - 120 binde arsa maliyeti koyduğunuz zaman zaten 240 bin liraları bulmaya başladı. Bir müteahhit olarak düşünün, şu an devam ettiğimiz projeye 21 milyon lira para finanse ediyoruz. Faizler yüzde 15'i bulmuş. Büyük proje yaptığınız zaman bunun bir yıl ön hazırlığı var. İki yıl yapımı, minimum bir yıl da satışı var. Bu dört yıl demek. Koyduğunuz parayı dört yılda kazanacaksınız. Yıllık yüzde 15 kazandığınızı düşünün zaten yüzde 60 garantiniz var. O anlamda inşaat sektörü yavaş yavaş hem doyum, hem de zora doğru gidiyor. Temel etkeni de bu arsa fiyatları. Maliyetler de dolardan dolayı aşırı yükseldi. Kasım ayında demir bin 300 liraydı bugün iki bin 250 lira. Kasım ayıyla bugünün demir fiyatının farkı tam olarak yüzde 73. Yaptığımız 126 dairede yaklaşık 800 bin lira maliyete ekstradan demir farkı ekledik. Çok ciddi bir maliyet getiriyor. Demir fiyatları son 5 ayda ikiye katladı. Kasım'daki bu dolar sekmesinden yüzde 20 civarı maliyet artışı yaşandı.
"MENEMEN'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM ZOR"
Kentsel dönüşüm projeniz var mı? Kentsel dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kentsel dönüşüm projemiz yok. Menemen'de kentsel dönüşüm zaten çok zor. Karşıyaka'da, Mavişehir'de, Şemikler'de, Alaybey'de bu işler yürüyebiliyor çünkü yer çok değerli. Bakın Karşıyaka'da 8 daire üzerine bir binayı müteahhit alıyor. Belediye dört katken beş kat yapmış, yani ilave bir kat veriyor ve on daire oluyor. On daire yapıyor, herkesin sekiz dairesini veriyor, kendisine çatıdan iki daire kalıyor ama ikisini iki buçuk milyon liraya satıyor. Bunun bir dairesi maliyete gidiyorsa diğer daire kendine kalıyor. Kentsel dönüşümün sağlıklı yürüyebilmesi için ya yer çok değerli olacak, sana kalan o bir iki daire bile seni kara geçirebilsin. Diğeri de İstanbul'da bazı belediyelerin yaptığı gibi, yer beş kat belediye beşken on yap demiş. Müteahhit işe giriyor beş katını kendi alıyor, kalanı sahiplerine veriyor. İnsanlardan da 5'er 10'ar bin alıp, yapıp teslim ediyor. Menemen'de dairenin fiyatı belli, insanlar kentsel dönüşüm için çok cazip değil, fiyat kurtarmıyor. Belediyenin koyduğu ilave imar artışı yok. Yıktığını birebir yaptığın zaman nasıl olacak? Ben burayı yıkıyorsam toprak sahiplerinden para almam lazım. Bu konu hakkında çağırdığınız zaman mantık şu: ''Biz sana dairemizi veriyoruz'' Aslında siz bana dairenizi vermiyorsunuz hatta tam tersine keşke boş arsanızı verseniz. Çünkü ben bir de onun yıkımıyla, taşımasıyla uğraşacağım. Kentsel dönüşümün sağlıklı yürüyebilmesi için ya Belediye imar artışına gidecek ya da burada daire fiyatlarının milyonlarda olması lazım. O da mümkün değil. O yüzden burada kentsel dönüşüm çok sağlıklı yürümez. İnsanlar biz bu kadar parayla destek olacağız der müteahhit yapar ama bir Karşıyaka'daki gibi yerimizi yap ama para da vermeyelim iki daire sana kalsın mantığı burada ilerlemez.
Gayrimenkul iyi bir yatırım aracı mı?
Gayrimenkul her zaman iyi bir yatırım aracı olmuştur özellikle arsa, inanılmaz paralar kazandırıyor. Şu anda herkesin gözü toprakta. En ücra köylerde bile toprak üç, beş katına çıkmış. Herkes toprağın değerinin farkına vardı. Her anlamda yine de en karlı yatırım aracı arsadır. Sonra ev ve dükkan gelmektedir.
İnşaat sektörünün geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye'de inşaat sektörü uzun bir süre daha aynı şekilde gidecektir. Sebeplerinden biri de çok gecekondu olan bir bölgede yaşıyoruz. İzmir, Türkiye'nin gecekondu anlamında en sorunlu bölgelerinden biri. Çünkü, Anadolu'da şöyle bir düşünce vardı. Göçülecekse, fakirin yeri, İzmir'dir. İzmir'de hava sıcak, çok fazla yakıt parası gitmez, meyve sebze bol, hayat ucuz olur, iş bol sıkıntı yok. 80'li 90'lı yıllarda bu şekilde gecekondulaşma patlamış. Metro'ya Aliağa'dan binin, Havalimanına kadar gidin sadece Karşıyaka bölgesinde düzgün bir bölge görürsünüz onun dışında kendinizi Brezilya'da, Rio de Janeiro'da gibi hissedersiniz. Bazı yerlerden geçerken ürküyorsunuz. İzmir ciddi anlamda geç kaldı dönüşümde. Altyapıyı bilen, görebilen, iş planlamasını yapabilen ufku geniş insanları seçmeliyiz. Bunun en büyük örneği de Eskişehir.
Konut kredilerinin konut sektörüne ne gibi katkıları bulunmaktadır?
Konut kredileri aslında şu an çok iyi. En son 0.90'lardaydı, 1.0'lere doğru yükseliyor. Aslında biraz da hükümetin baskısıyla buralarda. Şu an konut kredilerinin faiziyle bankaların verdiği mevduat faizlerini karşılaştırdığınız zaman bankalar zarar ediyor. Bunu herkes biliyor ama hükümetin baskısıyla konut faizleri aşağıya çekilmeye çalışılıyor. Çünkü, Türkiye'nin lokomotifi inşaat sektörü. İnşaat sektöründen başka hiçbir şey yok bu ülkede. Ben de bir inşaatçıyım fakat bu ülke sadece inşaatla kalkınmaz. Şu an ülkenin geldiği yerde tek lokomotifimiz bu, hükümette bunun farkında olduğu için baskıyla konut kredilerini aşağıda tutmaya çalışıyor. Buna rağmen bu kadar durgun bir yaz dönemini ilk defa gördük. Şu an piyasa kilitli. Kendi fikrim inşaat, sanayi, sosyal gelişimin temel etkeni sadece para, konut ya da faiz değil. Esas olay güven. Piyasada güven kırıldığı zaman insanlar paralarını dışarı çıkarmıyor. Biz dışarıdan gelen paraya bağımlı ülkeyiz. Ülkede son bir iki yıldır yaşananlar yabancı yatırımcıyı ciddi anlamda ürküttü. Türkiye'de yaşayan insanlar kendilerini rahat hissetmiyor, yatırım yapmıyor, ne olur ne olmaz paramız kenarda dursun diye düşünüyor. Böyle olunca da konut kredisi tek başına işe yaramıyor. Onun yanında güven olması lazım. Şu an bir şekilde gidiyor ama giderek zora gideceğini düşünüyorum. Ege'de inşaat çok güncel, pirim yapıyor. Çünkü insanlar kendilerine Ege'de bir yer alma çabasındalar. İstanbul'da herkes kendi arasında Ege'de bir toprak sahibi olmayı konuşuyor. Özellikle de aydın kesim Ege'yi sığınacak bir yer olarak görüyor. Nerde görev yapıyorsa yapsın ama buralarda bir arsa, ev alma özlemi çekiyor.
Son olarak ev almak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Tüketici nelere dikkat etsin?
Genel anlamda söylüyorum en büyük sorun, tüketicinin bilinçsizliği. Kaliteyi ve rekabeti bilinçli tüketici sağlar. Bizim en büyük sıkıntımız elmayla elmayı, armutla armudu kıyaslamayı hiç bilmiyoruz. Geliyorlar, ev fiyatı nedir, şu kadar deyince filan şu kadara veriyor gibi tepkiler alıyoruz. Kaç metrekare alana ev yapılıyor, içinde ne var, otoparkı, sosyal alanı var mı? Sağlamlığı, yalıtımı ne durumdadır? Bunlarla ilgilenen yok. Dünyada ısı yalıtımı en kötü ülkelerden biriyiz. Isı yalıtımı diye doğru düzgün bir şey yok. Yasa çıkarıyorlar yine hikaye. Menemen'de yapılan konutlarının yüzde 70 - 80'inde ısı yalıtımı yok. Tüketici kıyaslamayı bilmediği için aldığı ürünü seçmeyi bilmiyor. Sadece fiyatla kıyaslayabiliyor. Biz iki bin liraya çelik kapı takıyoruz, piyasada 400 - 500 bandında da çelik kapı var. Halk arasında herkes pimapen diyor. Biz pimapen marka pencere takıyoruz, bugün sinekliğiyle beraber ortalama yedi bin lirayı buluyor. A marka sıradan beyaz pencereyi üç bin liraya taktırabilirsiniz. Onun adı da plastik. Biz eskiden olduğu gibi içten dışa kara sıva yaparız, bugün alçımatik diye bir makine çıktı, içten herkes alçı yapıyor. Benim daire maliyetimde beş bin lira fiyat farkı yapıyor. Kara sıva ve alçı arasındaki fiyat farkı bu. Tüketici bilinçli olursa, geldiğinde doğru soruları sormayı bilirse o zaman iyi, kaliteli, düzgün iş yapan firmalar öne çıkıyor. Sadece fiyat kıyaslamasıyla bugün inşaat satış ortalaması iki bin 500 lira. 100 metrelik daire 200 - 250 bin bandında. Biri 100 metre daire veriyor 260'a, biz 144 metre veriyoruz 300'e. Sadece büyüklüğü hesapladığınızda benim 80 bin lira önde olmam lazım. Kaliteyi kenara koyun. Bunlar kıyaslanmıyor. Burada bilinçli tüketiciye çok iş düşüyor. Artık ev alırken sitelere bakılması, yönetimi profesyonel olan, güvenliği, kamerası olan site mantığıyla yapılan yerlerden ev alsınlar. Aynı sokakta bulunan evlerden sitenin bin 200 lira kirası, karşı eve bakıyorsunuz 600 lira kira getirisi var çünkü site değil. Bu kadar da fiyat farkı var. Çünkü insanlar sitede yaşamak istiyorlar. Güvenliği, kamera sistemi, çocuk park alanı var, kendi aracının park alanı var, aşağıya indiğinde çocuğumu kim kaçırdı diye bir derdi yok, görevlisi var. İnsanlar pahalı semtlerde o evlere para vermiyorlar, sosyal yaşam alanlarına para veriyorlar. Temelinde de ülkedeki güven gibi yine güven yatıyor. O anlamda birinci tercihleri site olsun. Avrupa'da bir ev beğenirsiniz aracı firma vardır, beş on bin lira verirsiniz o firma sizin adınıza gider o evin her şeyine bakar, ısı yalıtım testini yapar, proje uygunluğunu inceler, temeline, betonuna, demirine bakar ve size bir rapor sunar. Bu ev şu sınıfta bir ev der. Siz de o rapora güvenerek o evi alırsınız. Bizde insanlar 500 bin liraya bir milyona daire alır ama ne olduğunu bilmez. On bin lira ver evini araştır ama o on bin lira insanlara ağır geliyor ama milyonu veriyor.
Comments
No comment yet.