Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, afet öncesinde yapılan 1 liralık harcamayla afet sonrası yapılan 7 liralık harcamanın aynı değerde sonuç oluşturduğunu belirterek, "Koruyucu hekimlik gibi, hastalanmadan önce aşılama yapmak gibi afet öncesine odaklanırsak bu hem can ve mal kayıplarını azaltıyor hem de maliyeti daha düşük ve sosyal etkisi daha yüksek bir ortam sağlıyor." dedi.
Meclis Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu, AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Uncuoğlu başkanlığında toplandı.
Toplantıda sunum yapan Kınık, afet olmadan önceki risk azaltma faaliyetlerinin önemine değindi.
Uluslararası yayınlar ve ölçümlere göre afet öncesinde yapılan 1 liralık harcamayla afet sonrası yapılan 7 liralık harcamanın aynı değerde sonuç oluşturduğunu ifade eden Kınık, "Koruyucu hekimlik gibi, hastalanmadan önce aşılama yapmak gibi afet öncesine odaklanırsak bu hem can ve mal kayıplarını azaltıyor hem de maliyeti daha düşük ve sosyal etkisi daha yüksek bir ortam sağlıyor. Devletimizin vizyonu ve stratejisi bu yöndedir." diye konuştu.
Kınık, vatandaşın afet yönetim süreçlerine katılımını sağlayacak mevzuatsal geliştirmeler yapılması gerektiğini dile getirdi.
Kızılay'ın "toplum tabanlı afet yönetimi"ne göre hareket ettiğini anlatan Kınık, 2030'a kadar devam edecek 10 yıllık Kızılay Stratejik Planı içinde toplumsal dayanıklılığa odaklanıldığını ifade etti.
Kınık, barınma konusundan aslen AFAD'ın sorumlu olduğunu ancak Kızılay'ın farklı noktalarda 50 bin civarında çadır stoku bulundurduklarını da söyledi.
Kerem Kınık, Ocak ayında Malatya'da faaliyete geçirecekleri afet barınma sistemleri fabrikasında lojistiği optimize edilmiş ve hızlı kurulabilen yaşam üniteleri ve donatılar üretebileceklerini kaydetti.
"Afet turizminin önlenmesi gerekiyor"
Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Seminer Birimi Sorumlusu Murat Harun Öngören, 25 yıldır ay yıldızlı bayrak altında ulusal ve uluslararası platformlarda faaliyetlerini yürüttüklerini belirterek, 3 bin 494 operasyonda 4 bin 279 canlının kurtarılması için çalıştıklarını anlattı.
Afet sonrası sıcak çalışmaların yapıldığı alanda "afet turizminin" önlenmesi gerektiğini ifade eden Öngören, şöyle konuştu:
"Sahaya çok fazla sayıda ekip iniyor. AFAD bu konuda son derece organize. Dolayısıyla ekipleri de STK'ları da sahada iyi bir koordinasyon çerçevesinde yönlendiriyor ama saha tecrübemiz bize gösterdi ki herhangi bir şekilde akreditasyondan geçmemiş, arama kurtarmayla ilgili sahada çalışabileceğini düşünen yapılar da geliyor ve bu afet turizmini oluşturuyor.
İzmir ölçeğinde ciddi bir rakam verilmişti, 7 bin arama kurtarma personelinin sahada çalıştığına dair. Bu milli kapasitenin yönetilmesi açısından çok önemli. İzmir ölçeğinde baktığınız zaman çok daha kompakt sayılarla bunun yönetileceğini biliyoruz. Ama herkes yardım etme isteğiyle geldi. Pandemi de var, başka riskler doğmaya başlıyor. İyi bir akreditasyon uygulanabilir ise sahaya inecek ekiplerin kapasiteleri ölçülür, değerlendirilir. Bunun için STK'lardan, üniversitelerden AFAD bünyesindeki eğitmenlerden bir heyet kurularak bu akreditasyonlar gerçekleştirilir. Böylelikle sahaya giriş çıkış daha kontrollü hale getirilebilir. Üzerinize her kırmızıyı giydiğinizde o sahaya gidebileceğinizi düşünmemelisiniz. AFAD'ın işini zorlaştırıyorsunuz."
AKUT Yönetim Kurulu Üyesi Murat Boz da AKUT ekiplerinin İstanbul Deprem Müdahale Programı'nı gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu ekiplerin olası bir afete karşı AFAD'ın müdahale planına entegre olabileceğini söyledi. Boz, İstanbul için hazırlanan planın diğer illerdeki olası afetler için uygulanabileceğini belirterek, STK'lerin acil durum eylem planlarının bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
Sunumun ardından AKUT ekibi komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
AKUT'a siyasal bir baskı olup olmadığına dair soru üzerine Boz, "Ben herhangi bir şekilde dil, mezhep, ırk veya bir politik görüş sunmadan, hiçbir şeyin arkasına gizlenmeden sadece can için AKUT'ta varım. Şimdiye kadar bir baskı yaşamadım." dedi. Boz, şahsi olarak birilerinin başka birileriyle sıkıntısı olabileceğini ancak AKUT'un bir STK ya da devletin bir kanalıyla sıkıntısı olmasının dahi tartışılamayacağını belirtti.
Öngören de AKUT merkezinde din, dil, siyaset, ırk mevzusunun konuşulmayacağını dile getirerek, "Afetler siyaset üstü bir yapı." dedi.
"Önemli olan hedefi küçültmek"
Komisyon Başkanı Uncuoğlu'nun, yapısal olmayan riskleri azaltma konusunda neler yapılabileceğini ve deprem sandığı, deprem yatağı, deprem masası gibi piyasada satılan ürünlerle ilgili AKUT ekibinin değerlendirmesini sordu.
Öngören, sarsıntı sırasında binaların sadece üst katmanının değil, alt katmanının da hareket ettiğini anlatarak, "Bir şeyin altına gireyim, içine gireyim, yanında olayım gibi bir şansınız yok." dedi. Her binanın çöküş modelinin farklı olduğunu söyleyen Öngören, şunları kaydetti:
"Binanız yapı yönetmeliklerine uygun yapılmışsa, eşyalarınız sabitlenmişse, zemin etüdünü biliyorsanız, bu alanla ilgili her donanımınız tamamsa o zaman yapacağınız şey ağırlık merkezi yere yakın cisimlerin önünde ya da yanında 'yat korun tutun' veya 'çök kapan tutun' uygulaması yapmak. Önemli olan hedefi küçültmek. Eşyalarınızı sabitlerseniz yaşam boşluklarının oluşma ihtimalini arttırıyorsunuz. Biz herhangi bir şekilde hiçbir satıhın içine, altına girilmesini önermiyoruz. Bu, bambaşka riskleri yanında getiriyor."
Öngören, 4 kişilik bir ailenin gıda ihtiyacı hesaplandığında hazırlanacak bir deprem çantasının yerinden kalkmayacağını dile getirerek, "Deprem çantası diye bir çanta yok. Çanta acil durum çantası. Hızla alıp çıkacağınız bir çanta hazırlamanız gerekli. Okullarda öğretmenlerin vereceği bir ödev olmalı bu. İçinde olacakların listesi AFAD'ın, AKUT'un internet sayfasında var." bilgisini verdi.
112'ye geçen yıl 31 milyon çağrı
Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Semih Korkut, 5 bin 930 ambulansa sahip olduklarını belirterek, bunun dünyadaki en büyük ambulans filolarından biri olduğunu kaydetti.
Korkut, 3 bin 26 adet 112 istasyonu bulunduğunu ifade ederek, bu binaları afet durumunda güvenli olabilecek şekilde yaptıklarını aktardı. Korkut, "Geçen yıl 7,5 milyon vakaya, vatandaşımızın ayağına gittik, 31 milyon 300 bin çağrı aldık." dedi.
Birimler ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Korkut, depreme dayanıklı hastane projelerinden de örnekler aktardı.
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erhan Gülveren, Ankara ve İstanbul'daki Takviye Hazır Kuvvet müdürlükleri bünyesinde ve Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, İstanbul, İzmir, Van il emniyet müdürlüklerine bağlı Çevik Kuvvet Şube müdürlüklerinde Polis Arama Kurtarma birlik amirliklerinin kurulduğunu söyledi.
Merkez ve taşra teşkilatında 168 "kurbağa adam" branşlı personelin su altı arama ve kurtarma çalışmalarına destek verdiğini dile getiren Gülveren, yine merkez ve taşra polis eğitim kurumlarında bulunan 211 psikoloğun, polisin yanı sıra deprem bölgelerinde vatandaşlara da hizmet verdiğini ifade etti.
"Hazır olursanız panik olmadan işler yürüyor"
Jandarma Genel Komutanlığı Lojistik Başkanı Tuğgeneral Ersel Özer de Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekipleri hakkında bilgi verdi.
Özer, bir afet anında hazırlıklı olduktan sonra kolay ve hızla müdahale edildiğini belirterek, "Hazır olursanız panik olmadan işler yürüyor. Panik olan insanları da doğru yönlendirirsek doğru kararları almak zor değil." dedi.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdür Yardımcısı Alpaslan Yılmaz da Mekana Dayalı Adres Kayıt Sistemi (MAKS) hakkında bilgi verdiği konuşmasında, harita tabanlı, konuma dayalı bir sistemin oluşturulduğunu söyledi.
60 ilin tamamen MAKS'a aktarıldığını belirten Yılmaz, MAKS'ın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hasar tespiti çalışmalarının daha sağlıklı ve hızlı tamamlanması için gerekli olan konum, yol, yapı ve bağımsız bölümlerin sunulduğu altlık veri olarak, AFAD Başkanlığınca ise afet sırası ve sonrasında kişilerin adreslerine göre doğru tespiti ve yardımların etkin şekilde yapılmasında kullanılabileceğine işaret etti.
Yılmaz, MAKS'ın sağlık hizmetlerinin sunumunda, milli eğitimde, ulaşım, altyapı gibi yerel hizmetlerde de kullanıma uygun olduğunu dile getirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü İsmail Tüzgen, 81 il ve ilçelerinin 3 boyutlu verisinin olduğunu ve bunların analizini yapmaya devam ettiklerini belirterek, bu sistemin afetlerde kullanılabilir olduğunu söyledi.
Bina kimlik bilgisinin önemine de işaret eden Tüzgen, "Bina kimlik sistemi kuracağız, kurmalıyız ve araçlar gibi yapıya ilişkin bir muayene sistemi getirilmeli." diye konuştu.
Comments
No comment yet.