Aktive Academy 10.Uluslararası Finans Zirvesi'nde Lewis, IMF'de devam eden bir reform olduğunu, bu şekilde gelişmekte olan pazarların oylama payını ve rolünü desteklemeye çalıştıklarını anlattı.
Reformun henüz bitirilmediğini ama bitirildiği zaman gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere yüzde 6'lık bir transfer olacağını umduklarını belirten Lewis, ''Bunun sonucu olarak Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, IMF'nin TOP-10 hissedarlarından olacak. Türkiye de ekonomik ağırlığını yansıtacak şekilde TOP-20'ye girecek'' dedi.
IMF içinde gelişmekte olan ekonomilerin daha güçlü bir temsil hakkı olacağını anlatan Lewis, şunları kaydetti:
''IMF kota bazlı bir kurum yani oylama payları ekonomilerin büyüklüğünü yansıtıyor. Global bir kurum olarak, ekonomik gerçekler tabii ki IMF'nin yapısında da yansımasını bulmalı. Birkaç yıl önce dikkat ettik, ülkelerin ekonomileri ve oylama ağırlıkları arasındaki dengesizlikler artıyordu. Ülkeler ya yüksek oranda temsil ediliyor ya çok az temsil ediliyordu. Çok az temsil edilen ülkelerin, yani oylama payları, ekonomik ağırlıklarına kıyasla çok azdı. Türkiye de bunlardan biriydi.
IMF'de devam eden bir reform var şu anda. Bu şekilde gelişmekte olan pazarların oylama payını ve rolünü desteklemeye çalışıyoruz. Bu reform henüz bitirilmedi ama bitirildiği zaman umuyoruz ki gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere doğru yüzde 6'lık bir transfer olacak. Bunun sonucu olarak Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, IMF'nin TOP-10 hissedarlarından olacak. Türkiye de ekonomik ağırlığını yansıtacak şekilde TOP-20'ye girecek.
Prosedürlerde de değişiklikler olacak. Bazı yönetim kurulu üyeleri Avrupa ülkelerinden gelişmekten olan ülkelere kayacak. Türkiye zaten bu değişikliklerden şu an payını aldı. Reformun son kısmı belki önümüzdeki yılın başlarında tamamlanmış olacak, bu noktada Türkiye'yi TOP-20 içerisinde göreceksiniz.''
-''Yumuşak iniş devam ederse bu anlamlı bir başarı olacak''-
Türkiye'nin yumuşak inişi devam ettirdiğini belirten Lewis, birçok bölgede projeksiyonları aşağıya doğru revize ettiklerini ama Türkiye için durumun böyle olmadığını, büyüme, gelişmekte olan piyasalarda daha yüksekti öyle de kalacağını ama farklılıkların azalacağını anlattı.
''Genelde daha önceki büyüme hızlarına dönmelerini zaten beklemiyoruz. Türkiye'nin 2010-2011'de çok yüksek büyümesi oldu. Her ne kadar bu hatırı sayılır bir cari hesap açığını ortaya çıkarmış olsa bile ve bu daha yüksek enflasyona yola açmış olsa bile, yumuşak bir iniş görmekteyiz'' diye konuşan Lewis, Türkiye'nin ekonomik göstergelerini olumlu bulduğunu söyledi.
Büyümenin yavaş yavaş azaldığını, enflasyonun gerilediğini, cari hesap açığında bir azalma görüldüğüne dikkati çeken Lewis, ''İşte bu yumuşak bir iniş. Bu çok yüreklendirici bir durum ve bunun devam ettiğini de görüyoruz. Yumuşak iniş bir başarıdır ve devam edebilirse çok anlamlı bir başarıya dönüşecektir. Eğer Türkiye bu yumuşak inişi devam ettirebilirse, bu gerçekten anlamlı bir başarı olacaktır'' ifadelerini kullandı
Lewis, küresel ekonomik manzaranın ''iç karartıcı olduğununu'' belirterek, küresel ekonomik duruma Nasreddin Hoca'nın, ''Tabutun önünde, arkasında, sağında, solunda olmanız değil, önemli olan tabutun içinde mi dışında mısınız- Asıl mesele bu...'' fıkrasıyla örnek veren Lewis, iç karartıcı ekonomik manzaranın global ekonomik sistemin birçok yerinde geçerli olduğunu belirtti.
Lewis, şunları kaydetti:
''Aslında biz kendi görüşlerimizi revize ettik. IMF'nin projeksiyonları birçok bölge ve birçok ülke için aşağı alındı. Çünkü riskler artmakta, eğer yüksek ilerlemiş, yüksek geliri olan ekonomilere bakarsak, politikalar açısından bazı ilerlemeler oldu. Genelde çok daha fazla eyleme ihtiyaç var. Genel olarak ekonomik aktivite zayıf.
Ortaya yeni çıkan piyasalara bakarsak ülkelerin tecrübeleri değişiyor. Büyüme yine yavaşlamakta, zayıf ekonomik şartlara daha az tepki verecek yer var. Genelde hem gelişmekte olan piyasalarda hem de ileri ekonomilerde aktivitenin yavaşladığını görüyoruz. 2009'daki gibi global bir resesyon beklemiyoruz. Fakat aktiviteler yavaşlıyor ve bu yine bütün ülkeler açısından aynı...
Son on yıl gelişmekte olan pazarlarda çok iyi bir büyüme gerçekleşti. Global ekonomik sistemden daha fazla pay almaya başladılar. Bu devam edecek ama bir yerde bu da artık biraz bitmek üzere. Çünkü özellikle gelişmekte olan pazarlar son 3-4 yılda ekonomik büyümenin itici gücüydü. Yine böyle olacak, ama daha bu şekilde olacak. Üçüncü mesele de biraz daha politika meselesi. Şimdi mali politikalara bakarsanız ülkeler bazında bizim para çarpanları dediğimiz şeyin değiştiğini görüyorsunuz. Mesela bütçeniz daralıyor, bunun ekonomik aktivite üzerindeki etkisi ne oluyor- O kadar çok ülke bütçelerini daraltıyor ki dünyada, parasal sıkışma yüzünden meydana gelen ekonomik aktivite üzerindeki etki daha önce gördüğümüz dönemlere göre daha ciddi olacak. Global para politikası şartları bayağı gevşek. Bu da aşina olduğumuz bir konu. Her ne kadar gevşek para politikaları şartları olsa da, bu birçok ekonomide daha yüksek kredi büyümesine ve daha yüksek ekonomik aktiviteye dönüşmüyor. Genel olarak sermaye akışları iyi olabilir, fakat dalgalanmaları ve belirsizlerini azaltmaya çalışıyoruz. Değişik politik tedbirlere bakıyoruz. Örneğin makro ihtiyati tedbirler, ki bunların bir kısmı Türkiye'de de kullanıldı, diğer sermaye akış yönetim tedbirleri gibi. Bunlar sermaye akışlarında istikrara daha büyük katkıda bulunabiliyor.''
Comments
No comment yet.