Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleştirilen ve iklim krizine karşı mücadelede dünyanın en kapsamlı zirvesi olan COP27'ye yaklaşık 194 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı, 100'den fazla siyasetçi katılım gösterdi. Küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla düzenlenen COP 27’de Türkiye güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanını açıkladı. Yapılan beyana göre, 2030 yılında artıştan yüzde 41 azaltım yapılacak. Emisyonlar en geç 2038 yılında maksimuma ulaşacak ve 2053'de net sıfıra ulaşılacak. Detayların daha sonrasında kamuoyu ile paylaşılacağı bilgisi de konferansta verildi.
Çimento sektörünün çatı birliği TÜRKÇİMENTO moderatörlüğünde, karbon yakalama ve depolama yöntemleri ve hidrojen gibi yeni teknolojilerin artılarının ve eksilerinin yanında endüstrideki potansiyelinin tartışılacağı COP27 yan etkinliği “Gelişen Teknolojiler ve Enerji Geçişi: Türkiye İçin Engeller ve Olanaklar” başlığıyla yapıldı.
Özyeğin Üniversitesi ve TÜRKÇİMENTO olarak ortak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü TÜRKÇİMENTO Çevre ve İklim Değişikliği Müdürü Canan Derinöz Gencel yaptı. Ayrıca sunumunda gelişen teknolojilerden, engellerden ve yeni teknolojileri ülkemizde uygulamak için sektörün ihtiyaç duyduğu gereksinimlerden bahsetti. Gelişmekte olan ülkemizin kalkınmasında bu sektörün stratejik bir rol oynadığına vurgu yaparken, 2022'de yaşanan zorluklar arasında enerji fiyatlarının ve değişen kurların olduğunu belirtti.
AZALTIM YAPILMASI ZOR SEKTÖRLERDEN BİRİ ÇİMENTO
Yeni teknolojilerin kullanılmadığı ya da maliyeti engelleyici olmaya devam ettiği için geçişin kolay olmadığı sektörleri ifade eden “azaltım yapılması zor sektörler”, etkinlikte de bahsedilen konuların başındaydı. Özellikle çimento sanayi, demir çelik, kimya gibi sektörlerin arasında bulunduğu üretim yapan sektörlerin temel malzemeler ürettikleri, bu sektörlerin çoğunda kaçınılmaz emisyonlar oluştuğundan bahsedildi.
TÜRKÇİMENTO Çevre ve İklim Değişikliği Müdürü Canan Derinöz Gencel konuyla ilgili olarak, “Yüzde 100 karbon içermeyen yakıtlara geçmek dahi sera gazı emisyonlarını önleyemez. Yeni teknolojiler olmadan maalesef sıfır emisyon mümkün değil. Bu sektörleri büyük ölçüde karbondan arındıracak teknolojiler mevcut, ancak bunlar henüz geliştirme aşamasında ve oldukça da maliyetli” dedi. Çimento özelinde konuşmasına devam eden Gencel, “Sektörümüzde hammadde olan kireçtaşının çimentoya dönüştürülmesine ilişkin emisyonlar var. Biz bunlara proses emisyonları diyoruz. Çünkü kireçtaşı ciddi miktarda sera gazı karbondioksit (CO2) üretiyor. İkinci kaynak ise enerji emisyonları. Çünkü hammaddenin dönüştürülmesi için 1500 dereceye kadar yüksek sıcaklıklar gerekiyor. Elbette bir karbon azaltma stratejimiz var. Geleneksel yöntemlerin de bu stratejide önemli bir rolü olduğunu söylemeliyim. Biyokütle içeren alternatif yakıtlar veya enerji verimliliği yatırımları ile enerji emisyonlarını azaltabiliriz. Yine çimentonun ana maddelerinden klinker yerine farklı hammaddeler kullanmak emisyon azaltımı için faydalı olacaktır. Yine de bu geleneksel yöntemler net sıfır emisyon için yeterli değil, gelişen teknolojilere ihtiyacımız var” dedi.
TÜRK ENDÜSTRİSİNİN YENİ TEKNOLOJİLERİ UYGULAMAK İÇİN ALTYAPI İHTİYACI VAR
Ar-Ge, politika ve yasal çerçeve, destekleyici altyapı, devlet desteği, toplum tarafından kabul görme ve eğitim başlıkları altında ihtiyaçları anlatan Gencel, “Öncelikle araştırma ve geliştirme projelerine ihtiyacımız var. Pilot projeler, endüstriyel ölçekli projeler ve kamu finansmanı gerekiyor. Yüksek enerji talebi olan bir sektördeyiz. Temiz enerji kaynaklarına erişim ve endüstri tarafından kullanılmak üzere yeterli hidrojenin mevcudiyeti üzerinde durulması gereken konular arasında yer alıyor. Ve tabii ki altyapıya ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı