Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan ile www.insaatnoktasi.com takipçileri için demir çelik sektörü üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Demir çelik sektörünün ülke ekonomisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Ertan, “Sektör bugünlere çok zor süreçlerden geçerek geldi. Özellikle inşaat çeliğinde söz sahibi bir ülkeyiz. Dünyanın sekizinci büyük çelik üreticisiyiz. Fakat tüm dünya korumacı politikalar uygularken, ABD vergi üzerine vergi koyarken, Türkiye’nin ithalat vergilerini sıfırlaması hiç iyi olmadı. Yerli çelik üreticisinin korunmaması sektörün ilerlemesini yavaşlatıyor” dedi.
- ABD’nin aldığı bu korumacı politikalardan ve jeopolitik gelişmeler nedeniyle Ortadoğu’daki olaylardan Türkiye nasıl etkilendi? Demir-çelik sektörünü nasıl değerlendirirsiniz?
Mart ayına kadar demir ihracatımız iyiydi. ABD'nin bu Section 232 nolu kararına kadar iyiydik. Çünkü biz Amerika'ya geçen yıl 2.4 milyon ton çelik ihracatı yaptık. Bu karardan sonra bir duraksama dönemine girdik. Ta ki haziran 2015'e kadar. Bu arada bizim bir avantajımız şu oldu; biz inşaat çeliğinde dünyada söz sahibi bir ülkeyiz. Hem kalite hem üretim kapasitesi hem de zamanında teslimat bakımından. Amerikalılar da bizim inşaat çeliğimizi tercih eden ülkelerin başında gelir.
Bildiğiniz üzere Amerika o dönemde yani iki üç aylık görüşme döneminde, çeşitli ülkelerle görüştü. Bu inşaat çeliğine gelen yüzde 25, alüminyuma gelen yüzde 10 bariyerini görüştüler. Orada NAFTA ülkeleri dahil olacak olmayacak derken Kore ve Avusturalya hariç diğer bütün ülkeler bu kısıtlamalara ve ek vergilere tabi tutuldular. Bunlar belli olduktan sonra Amerikan iç piyasasındaki üretimi yeterli olmadığı için fiyatlar yükselmeye başladı.
Öyle bir seviyeye geldi ki; bizim buradaki FOB fiyatımız+navlun+vergi onların iç piyasa fiyatlarıyla rekabet edebilir duruma geldi. Biz yavaş yavaş oraya tekrar haziran ikinci yarıdan itibaren inşaat çeliği satmaya başladık. Yassı mamul de satmaya başladık. Ancak bu geçen seneki düzeye gelmeyecek çünkü orada bir dört aylık boşluk var. Belirli süreç alacak o seviyelere gelmesi.
Onun dışında Avrupa pazarında iyiydik. İhracatımız yıl başından beri iyi gidiyordu. Orada da koruma tedbirleri adı altında bir kota uygulaması başladı. Kota uygulamaları geçtiğimiz iki yılın o ülkelere yaptığımız ihracat miktarlarına göre bir kota verildi. O kotayı doldurursan yüzde 25 vergi uygulayacaklar ancak bu sene o kotayı pek dolduracağımızı zannetmiyorum. Çünkü temmuzun 23'ünde başlıyor ve yarısından fazlası bitti. Önümüzdeki yıl ona bakacağız. Tekrar bir kota verilecek önümüzdeki yıl bize. Her sene o kotalar yenilenecek.
Mart 2016’ya kadar en büyük rakibimiz Çin'di biliyorsunuz. 2015 yılının sonundan beri Çin'de kredilerde bir genişleme oldu, iç piyasaya yönelik genişlemeden dolayı yatırımlar biraz daha artmaya başladı. Bir ara aksamıştı. Öyle olunca onlar ihracattan çok iç piyasaya yöneldiler. Onların fiyatları da yükseldi. Bizim buradaki FOB fiyatlarımızla onların oradaki FOB fiyatları aşağı yukarı birbirine eşit. Öyle olunca oradan buraya navlun 40 dolar, onlar buraya gelemez oldular. Bu pazarlara gelemez oldular. Onların rekabetiyle birebir karşı karşıya değiliz şu an.
Bizim eski geleneksel pazarlarımız, Uzak Doğu Asya'da Singapur, Malezya, Hong Kong buralara tekrar ihracat yapmaya başladık.
Bunun yanı sıra Sudi Arabistan'a çok ihracatımız oluyordu. Onlar azaldı çünkü Sudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, bu tip körfez ülkeleri üretim kapasitelerini arttırdılar. Arttırınca bu ülkelere yönelik ihracatımız eski seviyelerde değil. İran bizim için çok iyi bir pazardı. Onlar da son 10 yıldır yaptıkları yatırımlarla 16 milyon ton çelik üretim kapasitesine ulaştılar. Hem yassıda olsun hem yarı mamulde olsun ihracatçı konumuna geçtiler. Bizim oradaki Orta Doğu'da ki pazarlarımıza mal teslim etmeye başladılar. Avrupa'da bazı yerlere yassı ürün teslim etmeye başladılar. Tabi onlarla bu pazarı paylaşmak zorunda kaldık. Bu inşaat çeliğindeki ihracatın azalmasının diğer sebebi de Amerika'nın yanında bunlardır.
Kuzey Irak'a da çok fazla ihracatımız oluyordu. Güney bölgelerimizdeki üreticilerimiz oraya çok yoğun ihracat yapıyordu. Ama Kuzey Irak’ın mali sıkıntılarından dolayı oraya olan ihracatımız son üç yıldır giderek azalıyor.
- Demir-çelik ithalatında verginin sıfırlanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnşaatçıların şikayetleri yüzünden inşaat demirinde Türkiye olarak o kadar rekabetçiyiz ve iyiyiz ki yüzde 30’du vergi oranı, önce yüzde 10'a düşürüldü. O da yılbaşından itibaren sıfırlandı. Demir çelik üreticilerini; Ukrayna, Rusya gibi komşu ülkelere karşı korumasız bıraktı. Ki bu ülkelerin cevher, kömür, doğalgaz gibi kendi hammaddeleri var. Enerji girdileri çok düşük. Onların arka bahçeleri gibi olduk. Bir ara etkilendik.
Mısır ile serbest ticaret anlaşmamız var. Mısır bile tedbir aldı. Şimdi böyle bir durumda bizim vergileri sıfırlamamız hiç iyi olmadı. Çelik sektörü çok önemli bir sektör ben bu işi 1984'ten beri yapıyorum. O yaşanan evrimleri çok iyi biliyorum. Çok büyük fedakârlıklarla kuruldu bu sektör. Çok zorluklarla bu günlere geldi.
İşte Amerika, verginin üzerine ek vergi koydu. Biz vergiyi kaldırdık. Onlar vergilerinin üzerine ek vergi eklediler. Böyle bir durumda bizim vergilerimi sıfırlamamız inşaatçılara da yaramadı.
İtalya'da 4-5 senedir duran küflü, paslı çelikler buraya geldi. Türk Standartları'na uymayan çelikler geldi. Biz çeliğimizle, yaptığımız işle övünüyoruz. Amerika dahil bizim çeliğimizi alıyorken biz kalktık kimsenin almadığı ucuz çeliği ithal ettik sonra inşaatlarımızda kullandık. Bu da hiç doğru bir şey değil.
- Türkiye yeni pazarlara açılıyor mu?
Bizler Orta Amerika , Güney Amerika ve Batı Afrika'ya yoğun pazarlama çalışmaları içerisine girdik. Profilde oralarda çok başarılıyız. İnşaat demiri de gidiyor oralara ama profilde daha başarılıyız. Oralara konteynerle sevkiyat yapabiliyoruz. Bu sebeple hedef pazarlarımız oraları arttırmaya çalışıyoruz.
- Türkiye katma değerli ürün konusunda ne noktada?
Bence Türkiye katma değerli ürün konusunda yolu yarılamış vaziyette. Katma değerli ürünler üretiyoruz biz. Otomativ sektörüne, makine sektörüne üretiyoruz. Boyalı ürünler, alaşımlı çelik ürünleri üretiyoruz. Ama bu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biraz daha arttırmaya çalışıyoruz.
- Demir fiyatları çok yükseliyor diye herkes çok şikayetçi siz bir demir üreticisi olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Müteahhitler uluslar arası demir çelik piyasasını takip ederlerse bunun nasıl geliştiğini anlayacaklardır. Biz kendilerine zaman zaman anlatmaya çalıştık bunları. Hammadde fiyatı belli, dövizle alınıyor. Orada bizim ilave koyduğumuz katma değer var. Elektrik, işçilik artı enflasyon oranı da hep artıyor. Bunları alt alta koyduğunuz zaman bir maliyet çıkıyor.
Cevher 1,5 sene önce 39 dolardı bugün 66 dolar bunları maliyetlere koyduğunuz zaman bir fiyat oluşuyor. 2014-2015 yıllarında demir çelik sektörü çok büyük acı çekti. Biz 960 liraya kdv dahil inşaat demiri satıyorduk. Aslında çeliğin inşaatta maliyeti çok cüzzi. Çimentodan bile daha az. Bize boşuna yükleniyorlar.
- Son olarak demir çelik sektöründe başlıca sorunlar neler sizce?
En önemli girdi maliyetlerimizden elektrik fiyatları en önemli sorunlardan biri. Bir de hammadde fiyatlarının, kömür, hurda gibi ani değişikliğe uğraması. Mesela Avusturalya'da bir sel felaketi oluyor. Taş kömürü o kadar çabuk etkileniyor ki. 173 dolarlık ürün, oluyor 250 dolar. O zaman ne oluyor. Siz onu hemen satış fiyatına yansıtamıyorsunuz. Ana hammadde fiyatlarındaki ani değişiklikler bizim sektör için önemli sorun.
Nihal ÖZKEN
Comments
No comment yet.