Avrupa sanayisi önemli önemli değişikliklerle karşı karşıya. Korumacı ithalat politikaları, bazı sanayi liderleri tarafından desteklenirken, sendikalar da hükümetin müdahalesini ve mali desteğini talep ediyor. Ancak, bu politikaların etkileri karmaşık ve çok yönlü. Uzmanlar, korumacılığın hem avantajlarını hem de dezavantajlarını değerlendiriyor.
Korumacı politikaların en büyük faydalarından biri, yerli sanayiyi koruma iddiasıdır. Bu tür önlemler, zorlu ekonomik koşullar altında işletmelerin ayakta kalmasına yardımcı olmayı hedefliyor. Ayrıca, yüksek işsizlik oranlarının yaşandığı dönemlerde, korumacı politikalar yerli istihdamı koruma çabası olarak öne çıkıyor. Ancak, bu yaklaşım kısa vadeli bir çözüm sağlarken, uzun vadede sorunları derinleştirebilir.
Özellikle yeşil dönüşüm ve teknolojik gelişmeler, korumacı önlemlerin etkilerini daha da artırıyor. Örneğin, çelik sanayisinde yüksek fırınların elektrik ark fırınları ile değiştirilmesi durumunda, mevcut iş gücünün üçte birinin gereksiz hale geleceği belirtiliyor. Ayrıca, yapay zekanın artan etkisi, birçok sektörde iş kayıplarını hızlandırabilir. Bu dinamikler bir araya geldiğinde, %40’a varan bir iş gücü fazlası oluşabileceği öngörülüyor.
Marco Piccardi’nin düşüncelerine göre, mevcut yol kitlesel işten çıkarmalara ve ekonomik duraklamaya yol açarsa, strateji ve zihniyetin değiştirilmesi gerekmektedir. Acil önlemler şunlardır:
İthalat Kısıtlamalarının Kaldırılması
Avrupa, sanayinin zorluklarını artıran çelik ithalat yasaklarını kaldırmalı; bu sayede rekabet artacak, verimlilik teşvik edilecek ve yüksek kaliteli çelik üretimi yönlendirilecektir.
Otomotiv Stratejisinin Gözden Geçirilmesi
2035 yılına kadar geleneksel araçlara getirilen yasağın kaldırılması, tüketicilere seçim özgürlüğü tanıyacak ve elektrikli araçlarda yenilikleri teşvik edecektir.
Enerji Politikasının Yeniden Düzenlenmesi
Kısa ve orta vadede enerji bağımsızlığı yalnızca yenilenebilir kaynaklarla sağlanamaz; Avrupa, rekabetçi fiyatlarla gaz ve petrol ithalatına başlamalı ve enerji üretiminde fosil yakıt kullanımına geri dönmelidir. Uzun vadede nükleer enerji yatırımları gereklidir.
Sanayilerin ve Hizmetlerin Özelleştirilmesi
Başarısız işletmelere kamu fonu akışının durdurulması için büyük ölçekli özelleştirmeye ihtiyaç vardır. Avrupa Topluluğu’nun doğrudan müdahaleyi kaldırarak sanayilerin bağımsızlığa kavuşmasına izin vermesi, ekonomik canlılık ve sosyal istikrar için önemlidir.
Piccardi, bu sorunların rekabetçi ithalatlara atfedilmesinin basit bir yaklaşım olduğunu vurgulamakta; derin yapısal sorunların kabul edilmesi ve korumacı politikalar ile sübvansiyonlardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ekonomik canlılık ve sosyal istikrar için piyasa odaklı çözümlerin benimsenmesi gerektiği ifade edilmektedir.
Korumacılığın zararları da derin bir etki yaratabilir. Uzmanlar, dış rekabetten korunmanın, yerli sanayinin yenilikçiliğini ve verimliliğini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Uzun süreli sübvansiyonların ve desteklerin piyasa dinamiklerini bozarak ekonomik duraklamaya yol açabileceği belirtiliyor. Ayrıca, sürekli devlet yardımları ile batmakta olan işletmelere yapılan destekler, kamu kaynaklarının verimli kullanılmadığına işaret ediyor.
Sonuç olarak, Avrupa, korumacı politikaların hem faydalarını hem de zararlarını dikkate alarak daha dengeli ve sürdürülebilir bir strateji geliştirmek zorunda. Kısa vadeli kazançlar, uzun vadeli riskler ve istikrarsızlık ile karşı karşıya kalabilir. Uzmanlar, piyasa odaklı çözümler benimsenerek, hem yerli istihdamı hem de ekonomik büyümeyi destekleyecek alternatif yolların araştırılması gerektiğini vurguluyor. Avrupa’nın geleceği, bu dengenin sağlanabilmesine bağlı olarak şekillenecek.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı