Büyükekşi, İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) ortaklaşa düzenlediği ''Gelişmekte Olan Ekonomilerde Kriz Sonrası Finans, Ticaret ve Yatırım: Sürdürülebilir Büyüme Modelleri ve Yaratıcı Endüstrilerin Rolü'' konulu konferansta konuştu. Türkiye'nin 375 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaştığını hatırlatan Büyükekşi, ihracatın Türkiye'nin kalkınmasında büyük bir etken oluşturduğunu söyledi.
Türkiye'nin bu yılın 9 ayında 113 milyar dolar ihracat ve 289 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştirdiğini anımsatan Büyükekşi, Türkiye'nin tek haneli işsizlik rakamlarıyla güvenli bir liman olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin finansal, ekonomik ve turizm açısından önemli bir çekim merkezi haline geldiğini aktaran Büyükekşi, Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu artırmasında ihracatın büyük bir katkısının olduğunu düşündüklerini dile getirdi.
Dünyada birçok ülkenin ekonomik krizle boğuşurken Türkiye'nin çok önemli bir başarının altına imza attığını vurgulayan Büyükekşi, Fitch'in bu kararını diğer derecelendirme kuruluşlarının da takip etmesi gerektiğini kaydetti.
Bu yılın 10 ayında Türkiye'nin ihracatının yüzde 12 arttığı bilgisini veren Büyükekşi, sözlerine şöyle devam etti:
''Alternatif ihracat pazarlarında çok önemli gelişmeler var. İlk 10 ayda Afrika'ya ihracatımız yüzde 29, Amerika'ya ise yüzde 26 artış gösterdi. Bunda yurt dışı gezilerinin çok büyük katkısı var. Her yıl 45 ülkeye ziyaret gerçekleştirdik. Şu anda bunların meyvelerini yiyoruz. Bizim 'Gidemediğiniz yer, sizin değildir' diye bir atasözümüz var. Gitmek nasıl olacak- Buradaki en büyük avantajlarımızdan bir tanesi de THY. THY, bundan birkaç yıl önce Afrika'da sadece 3-5 ülkeye uçuş gerçekleştirirken, şu anda 30'a yakın uçuş gerçekleştiriyor, sadece Afrika'daki ülkelere. Gerek Amerika, gerekse Asya'daki yeni hat açışları ile bizim ihracatımıza önemli katkılarda bulundular. Burada önemli olan şey şu; hiçbir şey tesadüf değil. Son derece başarılı bir çalışmanın ürünü. 2023'te 500 milyar dolarlık ihracat hedefiyle ilgili Harvard Üniversitesi'nden Robert Kaplan'ın 'Balanced scorecard' metodolojini kendimize örnek alalım. Robert Kaplan'ın şirketi ile 2 yıl bir çalışma yaptık, 500 milyar dolarlık hedefe ulaşılması için neler yapmak lazım diye. Bu metodolojinin asıl can damarı şu; 'Ölçmediğinize yönelemezsiniz'. Türkiye'de ilk defa bir STK bu çalışmayı yaptı. Ekonomi Koordinasyon Kurulu ile toplantı yaptık ve Sayın Başbakan bu çalışmayı çok beğendi. Başbakan bunu büyüme programına koydu ve aynısını uygulayacağını söyledi. Bu projeyi daha sonra CHP ve MHP'ye de anlattık. Başbakanımız 8 bakanın imzasıyla yaptığımız çalışmayı Resmi Gazete'de yayımladılar.''
-''7 ayrı sektörümüzde proje Ar-Ge çalışmaları yaptık''-
2001'deki krizin ardından Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu oluşturulduğunu, bu toplantıların hükümetler değişse bile ilgili bakanlığın nezdinde her yıl yapıldığını anımsatan Büyükekşi, yaptıkları çalışmalarla 28 strateji, 48 ölçüt ve 150 eylem planı hazırlandığını ifade etti.
Bunların hangilerinin strateji olarak hayata geçtiğinin yıl yıl 2023'e kadar kontrol edileceğini kaydeden Büyükekşi, sadece makro bir çalışma yapmadıklarını söyledi. TİM altında 28 sektörün bu çalışmayı ayrı ayrı yaptığını vurgulayan Büyükekşi, Türkiye'deki çalışmaların genellikle bir senaryo üzerinde yapılmadığını, ama kendilerinin bir senaryo üzerinde çalışma yaptığını dile getirdi.
Dünya Bankası ve IMF'nin 2025 politikalarına bakarak 2023 yılı için bir senaryo hazırladığını belirten Büyükekşi, ''Bu senaryoda dünya dış ticaretinin 34,3 trilyon dolar olacağını varsayarak yola çıktık. 2008'de bu rakam 16,3 trilyon dolardı'' dedi.
Bu çalışmayla hem hükümetin, hem de devletin bir hedefi olduğunu anlatan Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Önümüzdeki 11 yılda yüksek teknolojili ürün konusunda önemli adımlar artmamız lazım. Türkiye 2011'de 135 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Kilo olarak baktığımızda 90 milyon dolar. Yaptığımız ihracatın kilosu 1 dolar 46 sente denk geliyor. Bugün Almanya'nın ihracatının kilosu 4 dolara, Güney Kore ve Japonya'nın ise 3 dolara geliyor. Bizim katma değer üretmemiz lazım. Bunun farkındalığını oluşturabilmek için 17 ayrı sektörümüzle çalışma yaptık. 7 ayrı sektörümüzde proje Ar-Ge çalışmaları yaptık. İnşallah aralık ayı başında bunların hepsini bir çatı altında oluşturup kamuoyu ile paylaşacağız. Rakiplerimize göre yükte hafif, pahada ağır ürünler üretmemiz gerekiyor. Turquality programı kapsamında 2011 sonu itibariyle devlet 77 şirketin 87 markasını destekliyor. Marka programı kapsamında da Türkiye, 31 markanın yurt dışında yaptıkları çalışmalarını destekliyor. Katma değeri artırmanın bir yolu da markalaşmaktır. Yurt dışında marka veya şirket satın alınabilir. Bu konuda Türkiye'de çok başarılı örnekler var, Godiva örneği gibi. Bunu daha fazla artırabiliriz. Çünkü Avrupa raporlarında 1 milyon 600 bin şirketin önümüzdeki 10-15 yılda el değiştireceği uyarısı var.''
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı