TCMB Başdanışmanı Halil İbrahim Aydın ve ekip tarafından hazırlanan "Konkordato Gelişmelerine Yakından Bir Bakış" başlıklı çalışmada, icra ve iflas kanunundaki konkordato hükümlerinin, firmaların borçlarını uzatmak ve iflastan kurtulmak amacıyla kullanıldığı belirtildi. Firmaların borç ödeme kapasiteleri ve likidite durumlarının konkordato süreçlerinde belirleyici olduğu ifade ediliyor.
Analizde, konkordato ilan eden firmaların borçluluk oranlarının diğer firmalara göre daha yüksek, likidite seviyelerinin ise belirgin şekilde daha düşük olduğu gözlemleniyor. Örneğin, konkordato firmalarının ticari borçlarının toplam varlıklara oranı yüzde 36 iken, diğer firmalarda bu oran yüzde 11 seviyesinde. Ayrıca, konkordato firmalarının hazır değerlerinin kısa vadeli yükümlülüklerine oranı ise medyan olarak yaklaşık yüzde 2 iken, diğer firmalar için bu oran yüzde 8 civarında.
Bulgular, konkordato talebinde bulunan firmaların, parasal sıkılaştırma öncesinde de finansal sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor. 2024 yılında konkordato ilan eden firmaların, parasal sıkılaştırmanın başladığı 2023 yılı haziran ayı itibarıyla yüzde 41’inin temerrüt halinde olduğu, yüzde 61’inin yüksek borçlu ve yüzde 26’sının düşük likiditeye sahip olduğu belirtiliyor.
Analizde ayrıca, konkordato sürecinin firmaların tedarikçilerine olan ödemelerini erteleme imkanı sunduğu ve bu firmaların ekonomik büyüklükteki paylarının önem taşıdığı ifade ediliyor. 2024 yılında konkordato talep eden firmalar, toplam nakdi ticari kredi bakiyesinin yüzde 0,38’ini, toplam istihdamın yüzde 0,07’sini ve toplam satışların yüzde 0,16’sını oluşturuyor.
Sonuç olarak, yüksek borç ve düşük likidite ile çalışan firmaların konkordato taleplerinin, dönemsel olarak artabileceği vurgulanıyor. Analiz, 2024 yılı içindeki konkordato taleplerinin, parasal sıkılaştırma öncesinde riskli kategoride yer alan ve ekonomideki ağırlığı görece düşük firmalarda yoğunlaştığını gösteriyor. Bu durum, ekonomik dengeleri etkileyen önemli bir dinamik olarak öne çıkıyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı