Ortadoğu Enstitüsü bölgesel güvenlik ve nükleer uzmanı Robby Barrett, nükleer anlaşma sonrasında İran'ın bölgede istikrarsızlık kaynağı olmaya devam edeceğini söyledi.
Barrett, İran'ın uzun süredir yürüttüğü ve 14 Temmuz'da anlaşmaya varılan nükleer anlaşmayı AA muhabirine değerlendirdi.
İran'ın anlaşmayı ekonomik iyileşme için imzaladığını belirten Barrett, sorulması gereken asıl sorunun ise anlaşmanın uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği olduğunu ileri sürdü.
İran'ın bölgede istikrarsızlık kaynağı olmaya devam edeceğini iddia eden Barrett, "İran kendisini Körfez güvenliğini sağlayan lider ülke olarak görüyor ancak ne Batı ne de Araplar bu şekilde düşünmüyor" dedi.
"İran'ın önceliği halkın refahını sağlamak"
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Ortadoğu uzmanı Maha Yahya da İran'ın önceliğinin ülke içindeki ekonomik sorunları çözmek ve halkın refahını sağlamaya çalışmak olacağını söyledi.
Tahran'ın Yemen, Irak ve Suriye'de daha olumlu rol oynayıp oynamayacağını kestirmenin mümkün olmadığını ifade eden Yahya, "Bölgede, başta tüm ülkelerin rolleri olmak üzere birçok şey değişecek. Bence hem Suudi Arabistan hem de İsrail endişeli. Çünkü, anlaşma, ABD'nin bölgeye bakışında da değişikliğe neden olacak. Temel olarak, anlaşma bölgedeki kartları yeniden dağıtıyor ve yeni güç dengesi beklenmedik şekilde oluşacak. Bu açıdan bakıldığında İsrail ve Suudi Arabistan'ın tepkileri de net değil" diye konuştu.
İran ile Birleşmiş Milletler'in (BM) beş daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri arasında uzun süredir yürütülen müzakerelerde 14 Temmuz'da anlaşmaya varıldı.
Anlaşma, İran'ın nükleer programına ciddi sınırlamalar getirirken, ülkeye yönelik tüm yaptırımların Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yürütülecek doğrulama işlemine paralel olarak kaldırılmasını içeriyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı