Saygın Yapı Grup, 40 yıldır Aydın ve çevresindeki illerde inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Dededen torunlara geçmiş olan aile mesleğini, okullu son kuşak kurumsal ve sağlam bir yapıya oturtmayı hedefliyor. Şirketin genel müdürü Sercan Saygın ve Emrullah Saygın ile projelerinden ve sektörün güncel durumundan konuştuk…
Kurumsal kimliğinizi ve firmanızı tanıtabilir misiniz?
-Biz 40 yıldır Aydın merkezde ve Didim’de, 3 nesildir inşaat işi yapıyoruz… Dedem, babam ve son olarak da biz bu işi yürütüyoruz. 3 kardeşiz, 3’ümüzde üniversite mezunu. Ben hukuk fakültesi mezunuyum, iki abim var biri mühendislik diğeri de işletme mezunu. Herkes kendi okullarını bitirdikten sonra aile mesleğine geri döndü. Zaten bu iş daha önce bu profesyonellikte yapılmamıştı sadece taşeronluk alınıyordu. Bizimle birlikte kurumsal sürece geçiş yapıldı. Şu an da sadece Aydın ve Didim’de değil, Antalya ve Bodrum’da da projelerimiz var. Şirketimiz büyümeye devam ediyor. Şirketi daha da büyütmeye yönelik adımlar atıyoruz.
Güncel projelerini anlatabilir misiniz?
-Didim Aydın’da 3 tane site projemiz var, 2 si bitmek üzere, 1 tanesi satışa hazır durumda. Yeni projelerimiz denize sıfır konumda olacak. Şu an da toplamda 300-350 daire, Didim de 50 müstakil villa şeklinde projemiz var. Aydın merkezde 400 daireye yakın bir projemiz var. Bodrum’da bir kısmı Gümbet de bir kısmı Yalıkavak da olmak üzere 100’e yakın denize sıfır villa projemiz var. Son olarak Antalya Tepeşehir’de ise 200 daireye yakın bir site projemiz var.
İnşaat sektöründeki son ekonomik gelişmeler rekabeti arttırdı mı?
-Yerli alıcıya satış anlamında rekabetin arttığını düşünmüyorum. Çünkü herkes inşaat yapamıyor bu dönemde, birikmiş sağlam bir yatırımınız olması lazım. Var olan büyük inşaat firmaların da durdurma kararı aldığını görüyoruz. Maliyet, dolar ve euronun artmasıyla oldukça arttı. Geçen seneye oranla bir daire yüzde 40 daha fazla fiyata mal oluyor. Örneğin bu, 300 milyarlık bir daire için 120 milyar ekstra maliyete denk geliyor.
Yabancı yatırımcı için nasıl bir durum söz konusu peki?
Bizim çalıştığımız bölgelerde, durum tam tersi gelişiyor. Didim’de, Kuşadası’nda, Bodrum’da çoğunlukla yurtdışı pazarına çalıştığımız için genelin aksine satışların arttığını dahi söyleyebilirim. Kendi firmam adına, son dönemdeki satışlarımızın şimdiye kadar ki en iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Özellikle döviz artışıyla birlikte, 150 -110 bin Euro gibi fiyatlarla konut satın alabilen dışarıdaki yatırımcı için avantajlı bir ortam oluştu. Ancak krediyle gayrimenkul alan yerli alıcı için 200 milyarlık bir kredinin 520-530 milyara varan bir geri ödemesi var.
Projenize baktığımda yatay mimariyi tercih ettiğinizi görmekteyim. Dikey mimariyi veya yatay mimariyi şehir estetiği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki tarafında olumlu olumsuz noktalar var aslına bakarsanız. Tamam dikey derken 30-40 kat olmasın ama ben dikey mimariye karşı değilim. Bizim faaliyet gösterdiğimiz bölgelerde imar genellikle 3,5 kat. Ama dikey mimari olsa arsanın yüzde 20’sine inşaat yüzde 80’ini yeşil alan olarak tasarlayabilirsin. Bu durumda sağladığın oksijen, yatay mimaridekinden çok daha fazla olacaktır. İnşaatta az alan harcamak, tasarruflu olmak daha mantıklı.
İmar barışı konusunda ne düşünüyorsunuz?
İmar barışından biz de faydalandık. Şehirde bir arsada istediğini yapamıyorsun. Büyük şehirlerde ağırlıkla kat fazlalığı sorunu var. Bizde ise çoğu zaman çatıdan kaynaklı oluyor. Çatının belli bir kısmının kullanılıp, belli bir kısmının kullanılmaması konusu faaliyet gösterdiğimiz bölgelerin en büyük sıkıntısıydı. Çatı kaynaklı sorunlarda yüzde 20’si kullandırılıyor. Biz yapılan kolaylıkla birlikte yüzde 50’ye yakın bir kullanım sağladık. Müteahhit için, daire sahibi için; artı bir yükümlülük, mimari veya statik açıdan binaya zarar veren bir durum yoktu aslında. Ama belediye görüntü açısından, yan binalardan gelen bireysel şikâyetlerden dolayı inşaatları durduruyordu.
İnşaat ve alt sektörlerine ve genel anlamda tüm sektörlere baktığımızda sıklıkla duyduğumuz bir konkordato ilan etme durumu var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sadece inşaat sektöründe değil, şu anda çok dile getirilmese de bir kriz ortamı var. Kendi işimizden örnek verilirse maliyetimiz yüzde 40 arttı. Minimum 200-300 daire yapan bir müteahhidin, aylık en azından 1,5-2 milyon ödemesi olur. Bu minimum bir rakam. Şehir merkezlerinde, büyük şehirlerde, yabancı alıcı oranı da düşük, kredi faizleri yerli alıcı için yüksek. Tüm bunlara baktığınızda firmaların tek seçeneği haline geldi.
Bu tarz fuarlara ne sıklıkla katılım sağlıyorsunuz, faydalı oluyor mu?
Biz sıklıkla bu tarz emlak, gayrimenkul fuarlarına katılıyoruz. Yakın zamanda birkaç Arap fuarına da katıldık. Sadece satış değil reklam ve tanınırlık kısmını çok önemsiyoruz. Standın önünden geçen insanın göz aşinalığı olması bile yeterli bizim için. Didim’e geldiklerinde firmamızı daha önceden biliyor, tanıyor olmalarını istiyoruz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı