Tartışmanın ana hedefini oluşturan konsept ise, geri dönüşüm odaklı olarak, artık çelik üretiminde sıfırdan üretim yerine hurdanın geri dönüştürülerek kullanılacağı, bu ve benzer ekolojik yöntemler ile yeşil çelik üretileceğiydi. Buna dayanarak ise Avrupa’nın ilerideki 5 yıllık süreç içerisin de bu hedefler doğrultusunda hurda talebini artıracağı, Var olan hurda kapasitelerinin Avrupa’ya ancak yeteceği ve hurda ihracatının buradaki talebi dengesizleştirebileceği nedeniyle ihracatın kısıtlanması üzerine bir tartışma yapıldı.
Björkman, Avrupa Parlamentosu'nun Atık Sevkiyat Yönetmeliği'nde yaptığı son revizyonun olası sonuçlarıyla ilgili olarak, OECD üyesi olmayan ülkelere yapılan hurda sevkiyatlarının büyük bir zorluk olacağını söyledi. Şans eseri, AB'den ihraç edilen çelik hurdası için önemli bir varış noktası olan Türkiye'nin etkilenmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Buna ek olarak, IREPAS ve üreticiler komitesinin genel başkanı olan Türkiye merkezli İÇDAŞ Çelik'ten Murat Cebecioğlu'nun da aklında ticari gerilimler vardı. Ticaret engellerinin ABD, Kanada ve AB'ye çelik satmayı zorlaştırdığını ve "Singapur ve Hong Kong'a satış yapmanın imkânsız olduğunu" söyledi.
Ayrıca, Türk çelik üreticisinin Mısır, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve Endonezya gibi eskiden ihracat yaptıkları ülkelerde, bu bölgelerin kendilerinin ihracatçı konumuna gelmesi nedeniyle pazar kaybettiğini söyledi.
Cebecioğlu, Şubat ayında Türkiye'nin güneyinde meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından Türkiye'nin güneyinde beklenen çelik talebine ilişkin olarak, doğal afetlerin çelik sektörü için talep yaratacağını, ancak talebin yıllara yayılacağını belirterek, "birdenbire gelmeyeceğini" sözlerine ekledi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı