Raporlar, hidrojen bazlı yeşil çelik üretiminin 2035 yılına kadar 46 milyon ton seviyelerine ulaşacağını öngörüyor. Ancak hidrojenin yüksek maliyeti, altyapı zorlukları ve politika belirsizlikleri, bu gelişmeyi yavaşlatabilir. 46 milyon ton, küresel yıllık çelik üretiminin yalnızca %2,5'ini oluşturacak. Kömürle çalışan yüksek fırınlar, uzun yıllar boyunca baskın teknoloji olmaya devam edecek.
Bölgesel düzeyde, Avrupa ülkelerindeki yakın zamanda uygulanacak politikalar ve hükümetlerin finansal desteği, yeşil çelik projelerinin hızlanmasında önemli rol oynayacak. Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri, hidrojen ve karbon yakalama teknolojilerinin geliştirilmesi için vergi teşvikleri ve hibelerle çaba gösteriyor. Ancak bu yaklaşımların uzun vadeli başarısı belirsiz. Çin ise hidrojen üretim kapasitesini hızla artırıyor ancak sünger demir üretimi için fosil kaynaklara bağımlı kalıyor.
Çelik endüstrisi, mevcut tesislerdeki emisyonları azaltmak için hidrojen veya biyokütle enjekte etme, egzoz gazlarını geri dönüştürme ve elektrik ark ocaklarının kullanımını artırma gibi yöntemlere başvuruyor. Ancak bu önlemler, sürdürülebilir uzun vadeli çözümler olarak görülmüyor ve yeni yeşil çelik üretim teknolojilerine yapılan yatırımlar artıyor.
Çelik tüketen sektörler arasında, otomotiv sektörü, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı ve sera gazı emisyonlarını tüm değer zincirinde azaltma konusunda daha katı düzenlemeleri uygulamaya hazır olduğu için sürdürülebilir çelik talebinde öncü konumda yer alıyor. Yeşil çelik kullanımı, her bir aracın üretim maliyetine yalnızca 100 ile 200 dolar ekliyor, bu da sektör için yönetilebilir bir maliyet. İnşaat, endüstriyel ekipman ve gemi yapımı gibi sektörler ise yeşil çeliğe geçişte daha yavaş hareket ediyor.
Yeşil çelik üretiminin en büyük engeli, "yeşil" hidrojenin yüksek maliyeti ve sınırlı arzı. Örneğin, Avrupa'da yeşil hidrojenin kilogram fiyatı sıklıkla 6 euroyu aşıyor, bu da çelik üreticilerini, siyasi destek ve uzun vadeli hidrojen fiyatları konusunda belirsizlikler nedeniyle bu alanda yatırım yapmaktan alıkoyuyor.
Tüm bu engellere rağmen, büyük çelik şirketleri, hidrojen bazlı teknolojilerin araştırma ve geliştirilmesine milyarlarca dolar yatırım yapıyor. 2030'ların ortalarına kadar, dünya genelinde yaklaşık 100 milyon ton hidrojen uyumlu çelik üretim kapasitesinin duyurulması bekleniyor; bu projelerin çoğu başlangıçta doğal gaz kullanacak.
Fosil yakıtları yeşil hidrojenle değiştirmek için gerçek bir talep yaratmak gerekiyor, çünkü alıcılar, ürünün "yeşil" olması için ekstra maliyet ödemeye istekli değil. Ayrıca, elektrolizörlerin yüksek maliyeti ve hükümet sübvansiyonlarının bu maliyetleri düşürme konusundaki beklentilerin karşılanamaması gibi sorunlar gündemde. Ancak fiyatların düşmesiyle birlikte, hidrojen talebinin önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı