15 Temmuz’dan buyana, darbe girişime fiilen katılanlar yanında, bunu yönettiği iddiasıyla hakkında davalar açılan, soruşturmalar başlatılan Fethullahçı Terör Örgütü’ne yönelik önemli çalışmalar yapılıyor. Bunlardan biri, bu örgüte finansal kaynak sağlamakla suçlanan birçok şirket ve kişi hakkında yürütülen soruşturmalar. Çok sayıda kişi tutuklanırken, bu kişilerin şirketleriyle ilgili yargı kararları da uygulanıyor. Bu kararların en önemlileri arasında mal varlığına el koyma, kayyum atama bulunuyor. Uzun dönemli tartışmalara ve sonuçlara neden olacak bu sürecin yasal zeminine bakmak önemli.
> Mal varlığına el koymanın temel dayanağı nedir ve hangi mallara el konabilir?
Mal varlığına el koyma, temel olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile yapılıyor. Bu kanunun 128’inci maddesi, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait şu mallara el konulabileceğini düzenliyor: “Taşınmaz, kara, deniz veya hava ulaşım araçları, banka veya diğer mali kurumlardaki her türlü hesap, gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacak, kıymetli evrak, ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık payları, kiralık kasa mevcutları.” Ancak el koyma kararı için ilgisine göre BDDK, MASAK, SPK, Hazine gibi kurumlardan rapor alınması da gerekiyor. Ancak darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile OHAL süresince rapor alma zorunluluğu kaldırıldı.
> Mal varlığına el koymaya neden olan suçlar arasında neler var?
Bu suçlar CMK’nın 128’inci maddesinde var. Buna göre Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bu suçlar arasında şunlar var: “Devletin güvenliğine karşı suçlar”, “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar”, “Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk”, “Güveni kötüye kullanma.” Zaten, 667 sayılı KHK’de Fethullahçı Terör Örgütü’yle ilgili “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen” vurgusu yer alıyor.
> El koyma kararı nasıl alınıyor ve sonra neler yapılıyor?
Hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, savcıya ulaşılamadığı hallerde kolluk amirinin yazılı emriyle el koyma işlemi yapılabiliyor. Hakim kararı olmaksızın yapılan el koyma işlemi, 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunuluyor. Son dönem bu tür kararları Sulh Hukuk Hakimlikleri veriyor. El koyma kararı malların durumuna göre tapu, banka gibi ilgili yerlere bildirilip sicillere şerh düşülmesi sağlanıyor. Ayrıca yine CMK’nın 128 maddesine göre el konulan malların idaresi gerektiğinde kayyım atanabiliyor. Ancak 674 sayılı KHK ile darbe girişimi kapsamında bu konuda da yeni bir düzenleme yapıldı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) devreye sokuldu.
> TMSF’nin görevi ne olacak?
674 sayılı KHK’nin 19 maddesi ile, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK’ya göre atanan kayyımların yetkileri mahkeme kararıyla TMSF’ye devredildi. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince aynı nedenlerle kayyım atanması gerektiğinde de bu görevi TMSF yapacak. TMSF kayyım olarak atandığı şirketleri inceleyerek faaliyetlerinin piyasa koşullarında sürdürülüp sürdürülemeyeceğine, sürdürülebilir bulmazsa satılmasına ya da feshine karar verebilecek ve bunu uygulayacak. TMSF, bu şirketlerin ya da varlıklarının satışından elde edeceği geliri yargılama kesin hükümle sonuçlanana kadar bir hesapta nemalandıracak. Şirketler iktisadi bütünlük halinde satılırsa TMSF, bunların geçmiş dönem borçlarını terör örgütüyle ilişkisi olmayanlara ödenmesini de sağlayacak.
> El konulanlarla ilgili iade nasıl yapılıyor?
CMK’nın 131’inci maddesine göre şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait el konulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından karar verilebiliyor. Ancak 667 sayılı KHK kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemiyor. Öte yandan OHAL kapsamındaki kararlar ve uygulamalarla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de davalar açılması bekleniyor.
Beraat durumunda geri dönüş önemli
Fethullahçı Terör Örgütü’ne mali yardım yaptığı iddiası öne sürülen şirketlere kayyum olarak TMSF’nin atanmasını hukukçular da değerlendirdi. Osman Arolat’ın köşesinde düşüncelerine yer verilen Anayasa ve Ticaret hukukçuları, bu devri TMSF’nin tecrübesi nedeniyle olumlu buluyor. Ancak iki sakıncaya dikkat çekiyorlar. Bunlardan biri henüz kanıtlanmış bir suç olmaması, devir işleminin savcı iddianamesine dayanarak sulh ceza hakimleri tarafından verilmesi ve beraat durumda geri dönüşte yaşanacak pürüzler. İkinci sorun olarak ise bu şirketlerin kuruluşunun ilgili terör örgütü ortada yokken olması durumunda ortaya çıkacak belirsizlik. Çünkü şirket sahiplerinin örgütle bağlantısı tespit edilse dahi bu durum hukuken soru işaretleri yaratabilecek. Bu noktada suç geliri tarihi öne çıkacak.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı