Başta İstanbul olmak üzere deprem riski yüksek şehirlerde kentsel dönüşüme talepteki artışın da sektör için potansiyel yarattığına değinilen raporda, “Deprem bölgesinin yeniden imarı ile deprem riski yüksek illerde hızla ihtiyaç duyulan afet odaklı kentsel dönüşüm sürecinin, ayrıca ülke genelinde demografik etkilerle ihtiyacın artmaya devam ettiği konut üretiminin önünde aşılması gereken zorluklar mevcuttur” denildi. Rapor ayrıca, sektörde konut dışı faaliyetlerde bir büyüme gözlemlenmediğine dikkat çekti.
Sektörde son 20 çeyreğin en hızlı yükselişi
Raporda, deprem sonrasında yeniden inşa çalışmalarının yarattığı ivmeyle inşaat sektörünün yılın ilk çeyrek döneminde son 20 çeyreğin en hızlı artışını kaydettiği ve milli gelirden yüzde 5,4 pay aldığı belirtilirken, “Diğer taraftan 2016 yılında milli gelirden aldığı pay yüzde 9’a kadar çıkan inşaat sektöründe pozitife dönen görünüm halen geçtiğimiz yılların çok gerisindedir” denildi. Çalışmada, İstanbul başta olmak üzere deprem riski yüksek şehirlerde kentsel dönüşüme olan talebin artış göstermesinin de önümüzdeki döneme dair potansiyel yarattığı ancak sektörün geneli için maliyet yükünde ve finansmana erişimde zorluğun artması öngörüleri çerçevesinde beklentilerin sınırlı olduğu dile getirildi.
Riskler mevcut, ek fiyat farkı beklentisi sürüyor
İnşaat sektöründe son yıllarda gerek küresel gerek ulusal bazda yaşanan gelişmelerle beklenmedik biçimde artan girdi maliyetleri yüküne dair endişelerin sürdüğüne işaret edilen çalışmada, “Son olarak döviz kurunda yaşanan hızlı yükseliş ve para politikasında sıkılaşma adımları, gerek konut üreticileri gerek kamu ile çalışan müteahhitler açısından ek maliyetler yaratacaktır” değerlendirmesi yapıldı. Geçen dönemde maliyet artışı sorununun aşılamamasıyla teminat mektupları nakde çevrilen kamu projeleri üstlenmiş müteahhitlik firmalarına tek seferlik sicil affı getirilmesi yoluyla yasakların kaldırılması ve maliyet artışlarını karşılayacak oranda ek fiyat farkı düzenlemesi getirilmesi beklentisinin sürdüğü de vurgulandı.
Yeniden imar faaliyeti çok büyük çapta
Yaşanan acı depremlerle birlikte sektörde öne çıkan konut alanında ise yeni ve zorlu sorunların gündemde olduğuna işaret edilen çalışmada, Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacının 800-850 bin olduğu düşünüldüğünde hükümet tarafından ilk aşamada deprem bölgesinde yapılması planlanan 600 bin dolayında konutun öneminin anlaşıldığı, ayrıca az hasarlı konutlarla birlikte bölgede 2 milyona yakın konutun yeniden inşasına ihtiyaç olduğu belirtildi. Diğer taraftan söz konusu faaliyetler kapsamında işgücü bulmada çekilen zorlukların sektör temsilcileri tarafından dile getirildiği eklendi. Raporda deprem riski yüksek illerde hızla ihtiyaç duyulan afet odaklı kentsel dönüşüm sürecine de işaret edilerek, “Bu hayati sürecin, vatandaşın inisiyatifine bırakılmadan başlatılıp sonuçlandırılması ve güvensiz yapıların hızla tahliye edilerek dönüşümün devletin desteğiyle gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır” denildi. Ülke çapında barınma ihtiyacının aciliyetinin yanı sıra deprem bölgesindeki yeniden inşa çalışmalarının planlı ve denetimli biçimde yürütülmesinin önemi vurgulandı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı