Çelik Dış Ticaret Derneği (ÇDTD) tarafından düzenlenen "Söz Sizde – Çelik Sohbetleri" etkinliği, sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirerek, Türk çelik sektörünün karşılaştığı zorlukları ve çözüm önerilerini ele aldı. Moderatörlüğünü Kocaer Çelik Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakmur'un üstlendiği etkinlikte, 2023 yılı değerlendirilerek 2024 beklentileri masaya yatırıldı.
Mehmet Çakmur, Türkiye'nin eşi benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya olduğunu belirterek, maliyetlerdeki artışta kontrolün kaybedildiğini ifade etti. Faiz artışlarının ekonomiyi yavaşlattığını, Asya piyasalarındaki durumun ise ihracatı olumsuz etkilediğini vurguladı. Türkiye’nin ekim sonu-kasım başında HMS I/II 80:20 kalite hurdayı yaklaşık 365-370$/mt CFR bandından satın aldığını ve fiyatların uzun bir süre aynı oranda seyrettiğini ancak Kasım ayının sonuna doğru fiyatlarda 10-15$/mt artış yaşandığını söyledi. Bu durumun hurda satıcılarınında beklemediği bir gelişme olduğunu ve Türkiye ihracat piyasasının hareketlenmesinin yarattığı iyimserlik, navlundaki artış, kışın gelmesi, toplama faaliyetlerinin yavaşlaması ve limanlara gelen hurda miktarının çok düşük olması gibi sebeplerden dolayı fiyatların bugün 410-420$/mt aralığını gördüğünü aktardı. Ayrıca, hurda maliyetlerindeki artışın arkasında lojistik sorunlar ve düşük hurda miktarının olduğunu söyledi. Türeyyen bunun yanında yerel seçimlerden dolayı hükümetin sunacağı bazı teşviklerle birlikte ilk çeyreğe yönelik görünümün olumlu olduğunu, hurda fiyatlarının önümüzdeki yılın ocak-şubat aylarında güçlü seyrini koruyacağını ancak mart sonrasının kestirilemediğini dile getirdi.
Metkim Genel Müdürü Osman Türeyyen ise hurda piyasasını değerlendirerek, Türkiye'nin ithalat ve ihracat konularına odaklandı. Green Steel projesine atıfta bulunan Türeyyen, zorluklara rağmen Türk çelik sektörünün 2023'ü iyi idare ettiğini belirterek, 2024'ün zorlu bir yıl olacağını öngördü. Hammaddenin kalitesinin devamlılığının önemine vurgu yaptı.
CIEC Group Orta Doğu Genel Müdürü Hüseyin Ocakçı, Çin'deki üretim,ihracat, kapasite kullanımı ve fiyat artışları hakkında konuştu. 2022 yılında Çin’in günlük sıvı çelik üretiminin 2,28 milyon mt seviyesinde yer aldığını ve kapasite kullanım oranının %84,5 olduğunu ancak bu rakamların bu yıl sırasıyla 2,35 milyon mt ve %88 olarak karşımıza çıktığını aktardı. Ocakçı, son 1 ay içerisinde hızlıca artan fiyatlar için de borsanın yükselen fiyatlarının etkilediğini söyleyerek tüccarlar ile fabrikalar arasındaki değişimlere değindi. Son iki gündür vadeli fiyatlarda hafif bir gevşeme görüldüğünü açıklayan Ocakçı, bu düşüş için fiyatların zaten çok yüksek seviyelerde yer almış olmasının, kış ayları, yaklaşan Çin Yeni Yılı gibi sebepler olduğunu söyledi. Para politikalarında genişleme olmadıkça 2024 yılının bu yıldan çok farklı olmayacakmış gibi durduğunu, Çin’in tutumunu değiştirmeyeceğini düşündüğünü ve önümüzdeki yıl daha agresif bir Güneydoğu Asya’nın görüleceğini de sözlerine ekledi.
Çelik İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kibar Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Salih Serdar Koçtürk, ticaret yolundaki risklere vurgu yaparak, doğal afetlerin ve savaşların iç talebi etkilediğini belirtti. Koçtürk, 2024'e girerken risklerin dikkate alınması gerektiğini söyleyerek; Türkiyenin korumacılık, AB ihracatı, rekabet gücü konularında dikkat etmesi gerektiğini belirtti. Küresel enflasyonun global bir etki ettiğini söyleyerek küresel yatırımların faizlere olumsuz yansıdığını dile getirdi.
Üretim ile çelik tüketimleri arasında dağınıklık olduğunu belirten Koçtürk,işlerin yatırımsal açıdan kötüye gittiğini ve bunun önemli olduğunu belirtti. 2024 yılı için çelik ile ilgili izlenmesi gereken önemli verilerin enflasyon ve gidişat fiyatları olduğuna değinerek enflasyonun takip edilmesi gerektiğini, talebin de dengeye gireceğini öngördüğünü söyledi.
Koçtürk, 2024’e girerken Avrupa’nın olumsuz bir tablo çizdiğini ve EUROFER tarafından yayımlanan verilere göre çelik tüketen sektörlerin büyümeyeceğinin veya sembolik bir büyüme göstereceğinin ortaya çıktığını söyledi. Ayrıca bu yıl iyi bir büyüme gösteren ABD için önümüzdeki yıl resesyon beklentisi olduğunu ve dünyanın en büyük ekonomisi olması sebebiyle bu durumun tüm ülkeleri olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Koçtürk, Çin’in her geçen gün büyük bir tehdit oluşturduğunun ve ihracata daha fazla tonaj ayırdığının da altını çizdi.
Sektör Danışmanı ve YK Üyesi Asuman Gürsoy, yerli üreticilerin yüksek fiyat vermesinin ithalatı etkilediğini ve transfer miktarında zorlanıldığını ifade etti. Türkiye'nin uygun fiyatlarla destek amaçlı gönderimler yaptığını belirtti. Bunun yanında yeşil çelik için iki kapsamlı pazar olacağını ve çok pahalı olacağını belirtirken 2024 içinde olumlu bir tablo görünmediğinin altını çizdi.
Bilecik Demirçelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç, üretim modelleri ve fiyatları üzerine konuşarak, ithalatı en çok artan ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Kronik maliyet sorunları ve hurda talebindeki artışa değinen Bilgiç, yönetilemeyecek bir noktaya gelindiğini ifade etti. Türkiye’de üretim ve ihracatın azaldığını ancak ithalatın arttığını, hammaddeyle ilgili temel bir sorun olduğunu ve hammadde ihtiyacının yaklaşık %75-80’inin ithalat yoluyla karşılandığını, yani kendine yeterlilik oranının çok düşük olduğunu söyledi. Dünya genelinde kapasite fazlası olduğunun altını çizen Bilgiç, bu durumun Türkiye’nin rekabetçiliğini olumsuz etkilediğini söyledi. Türkiye’nin alternatif hammaddelere geçiş yapmasının önemine vurgu yaparak, aksi takdirde iç ve dış piyasalarda rekabet edemeyecek hale gelineceğini de söyledi.
Çolakoğlu Metalurji Satış Müdürü Kürşad Aynas, yassı ürün ihracatındaki düşüşü ve ithalattaki artışı belirterek, dış ticaret açığının mevcut olduğunu söyledi.Yassı ürün ihracatının 2023'te 8 milyon ton civarında olduğunu, düşüş görüldüğünü söylerken ithalat oranında ise %9 artış olduğunu belirtti. Çin'in Türkiye'ye yaptığı ithalattaki azalmaya dikkat çeken Aynas, Çin'in bu yıl ilk 10 ayda 2 milyon civarında Türkiyeye ithalat yaptığını bu rakamın 3 sene önce 10 milyon ton, şimdi 3,2 milyon ton olduğunu belirtti. En büyük sorunun ise kota ve anti damping olduğunun altını çizdi.
Fimaşin üzerinden genel konuşma yapan, Çelik Dış Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mete Bülent Adalı, filmaşinin, gelecek yatırımdan ziyade mevcut kapasitenin zaten 15-20 sene devam edeceğini, kapasite kullanım oranının büyüme oranı doğrultusunda artırılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin de ABD ve Avrupa gibi koruma önlemleri almasının şart olduğuna değinen Adalı, akılcı yatırımlar yapılması gerekliliğine ve devlet mekanizmalarının önlemler almasının önemli olduğuna dikkat çekti. Adalı, rasyonel akılcı tutum sergilememiz gerekiyor dedi.
Bu önemli etkinlik, sektördeki temsilcilerin görüş alışverişinde bulunmalarına ve sektörün geleceği konusunda stratejiler geliştirmelerine olanak tanıdı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı