Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, Rekabet Kurumunun 18. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'de 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 18 yıldır uygulandığını anlatan Kaldırımcı, çağdaş ekonomilerde, gelişmiş ülkelerde temel göstergelerden birinin rekabet hukuku olduğunu, rekabet hukukunun etkin şekilde uygulanmasının ülkenin gelişmişliğinin kriteri sayıldığını söyledi.
Rekabet hukukunun, rekabetçi yaklaşımın yaygınlaştığı, etkin şekilde uygulandığı bir ülkede tüketicinin daha fazla refaha kavuştuğuna işaret eden Kaldırımcı, "Çünkü üretilen mal ve hizmetin kalitesi artmıştır, üretilen mal ve hizmetler çok daha fazla düşük maliyetle üretilmektedir, standart yükselmiştir, seçim özgürlüğü ortaya çıkmıştır. Ülke kaynakları verimli şekilde mal ve hizmet üretir hale gelmiştir" dedi.
Bu yıl 7. Rekabet Mektubu'nu yazdıklarını hatırlatan Kaldırımcı, medyanın, gazetelerin, televizyonların ve diğer mecraların yeterli desteği olmaması durumunda rekabet hukukunun başarısının sınırlı kalacağını kaydetti.
Rekabet Kurulunun 1997'de oluşturulduğunu ve 7 üyesi bulunduğunu anlatan Kaldırımcı, kurulun üyelerinin 6 yıllığına görev yaptığını söyledi. Kendisinin de 2007 Kasım ayından beri vekalet de dahil olmak üzere Başkan olarak görev yaptığını ifade eden Kaldırımcı, bu yıl nisan ayı itibarıyla görevinin sona ereceğini bildirdi.
Kurumun çok nitelikli, yetenekli insan envanterine sahip olduğuna işaret eden Kaldırımcı, varlık sebepleri ve misyonlarının bütün piyasalarda rekabetçi bir yapı ve işleyişin sağlanması, bunun korunması ve geliştirilmesi olduğunu vurguladı.
"Rekabet savunuculuğuna ihtiyaç var"
Rekabeti bozucu, engelleyici, kısıtlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararlarına engel olmaya çalıştıklarını vurgulayan Kaldırımcı, "Yani tüketici aleyhine, ya da piyasaya girişlere önlemeye dönük, kolay kar elde etme amacıyla ya da şu ya da bu şekilde piyasada rekabeti engelleyici, kısıtlayıcı, bozucu denilebilecek anlaşmaların önlenmesi, kartel vari dediğimiz işbirliklerinin, anlaşmaların önlenmesi, asli görevlerimizin başında geliyor" şeklinde konuştu.
Rekabet Kurumunun görevlerini yapmayı çalışmasının gerekli ama yeterli olmadığına işaret eden Kaldırımcı, şöyle devam etti:
"Rekabet savunuculuğu görevine de ihtiyaç var. Rekabet herkesin meselesiyse, eğer kamu yararı dediğimiz şey rekabetçi bir düzenle ortaya çıkacaksa, bunun gerçekleşmesi için kamu dahil olmak üzere sivil toplumun, medyanın, bütün teşebbüslerin, üniversite çevresinin, aydınlarının, velhasıl bu ülkenin geleceğine ilişkin sözü olan, iddiası, eleştirisi, projesi olan herkesin de katkısına ihtiyaç var."
"Bugüne kadar 2,5 milyar liranın üstünde ceza kesildi"
Bugüne kadar toplam 240 soruşturma açtıklarını bildiren Kaldırımcı, bunların 231'inin tamamlandığını, halen 9 soruşturmanın devam ettiğini kaydetti.
Soruşturmaya konu olan sektörlerin başında ulaştırma, gıda-içecek, inşaat, ilaç ve sağlık sektörünün geldiğine dikkati çeken Kaldırımcı, "Bugüne kadar 2,5 milyar liranın üzerinde ceza verildi. 2014 yılında verilen ceza miktarı da 468 milyon lira düzeyinde" dedi.
18 yıl içinde toplam 2 bin 878 birleşme-devralma başvurusunun neticeye bağlandığını anlatan Kaldırımcı, bunlardan 108'ine şartlı izin verildiğini, 10 başvurunun ise reddedildiğini söyledi.
Kanunun uygulanması dışında kamuya, bakanlıklara, genel müdürlüklere, kendilerinden görüş isteyen çevrelere 197 görüş intikal ettirildiğini bildiren Kaldırımcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu seneki rekabet politikası perspektifinden ülkemiz mevzuatının taranması meselesi şu oluyor, tabii ki kamu otoritesi, siyasal irade, bürokrasi, toplumsal yararı artırmak amacıyla düzenlemeler yapacaktır, yapmalıdır. 'Her şey rekabet meselesi değildir, rekabet hayat memattır' diyerek hiç bir düzenlemeye gözü kapalı belki 'evet, hayır' dememek lazım. Düzenlemelere evet ama olabildiğince rekabetçi yapının muhafaza edilmesi, rekabetçi işlerin olabildiğince sağlanmasına imkan verilmesi de gözetilmelidir. Biz kamu otoritelerine düzenleyicilere, kamu yöneticilerini bir tartışma platformu oluşsun adına, birlikte müzakere edelim gerekirse ve mevzuatın geliştirilmesi yönünde bir çaba başlaması adına bu seneki raporumuzu sunuyoruz."
2 bin 766 düzenleme rekabet bakımından incelendi
Rekabet Baş Uzmanı Neşe Onuklu da "2015 Rekabet Raporu" hakkında bilgi verdi. Onuklu, rekabetin sadece cezalandırma boyutuyla değil, rekabet kültürünün geliştirilerek korunabileceği kanaatinde olduklarını söyledi.
Rekabet üzerinde etkisi olabilecek 2 bin 766 düzenlemenin sektörde uzman meslek personeli tarafından detaylı şekilde incelendiğini bildiren Onuklu, incelemeler sonucunda 215 düzenlemede rekabeti sınırlama ihtimali bulunan hükümler tespit ettiklerini kaydetti. Söz konusu 215 düzenlemede de 347 rekabeti sınırlama ihtimali olan hüküm bulunduğunu anlatan Onuklu, "En fazla sınırlama adet olarak da en büyük kategoriyi oluşturan yönetmeliklerden oluşuyor" dedi.
Sorular
Kaldırımcı, 2015 Rekabet Raporunu açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Kurum olarak tüketicilerin bankalarla ilgili pek çok şikayetinin mevzuat gereği muhatabı olmadıklarının altını çizen Kaldırımcı, şunları kaydetti:
"Biz ancak eğer bankalar aralarında tüketiciyi istismar eden, aleyhine olabilecek bir kısım faaliyetlerde işbirliği yaparlarsa devreye gireriz. 2013 yılının Mart ayında 12 bankaya yönelik soruşturmamız sonuçlandı, 1 milyar liranın üzerinde, bugüne kadarki verdiğimiz en büyük ceza verildi. Orada bankalar arasında mevduat, kredi faizlerine ve banka kartlarının kullanımından kaynaklı masraflara ilişkin bir iletişim iddiamız vardı. Bu çerçevede kurulumuz bir ceza verdi. Ancak onun dışında kalan konular başka düzenlemelerin konusu. Tüketicinin korunmasına ilişkin mevzuat bütünüyle bizim uhdemizde, sorumluğumuz çerçevesinde değil."
Kaldırımcı, "Bankalar verilen cezalara ilişkin idare mahkemelerine başvurdu. Gelinen son durum nedir?" sorusu üzerine, "Bugüne kadar aldığımız karar aleyhine herhangi mahkemeden olumsuz karar gelmedi. Ancak olumlu kararlar gelmiş oldu. Bugün itibariyle bankalarla ilgili soruşturmamızda tarafların karar aleyhine açtığı 11 davada ret kararı bize ulaştı, Danıştay safhası mahfuz olmak kaydıyla. Bir dava da henüz sonuçlanmadı" diye konuştu.
Rekabet Kurulu'nun, Passolig'e ilişkin aldığı karar hakkında bilgi veren Kaldırımcı, "TFF'nin bu alana dönük kanun kaynaklı yetkileri var. Seyirci statlara nasıl alınacak, yayınlar nasıl yapılacak gibi yetkileri var. Biz işin teknik tarafıyla ilgilenmiyoruz. Bize intikal eden konsorsiyum tarafından, Passolig uygulamasına muafiyet talebidir. Biz de 2016-2017 sezon sonuna kadar muafiyet kararı aldık" diye konuştu.
Kaldırımcı, son dönemde alınan kararların siyasileştiğine ilişkin bazı eleştiriler olduğunun hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Siyaset kurumunun, kuruma müdahalesine işaret ettiler, ima ettiler. Hatta TÜPRAŞ kararından söz edildi. TÜPRAŞ'a 2014 içerisinde kayda değer bir ceza verildi. 'Bu ancak siyasi bir baskıyla alınabilecek bir karar' denildi. Halbuki biz o kararı 2 yıl başlayan bir süreç sonunda aldık. Defaatle tartışmalar, müzakereler, savunmalar sonucunda o karar çıktı. Konjonktür müsait olunca başka şeylerle ilişkilendirilerek sanki siyasi etkiyle bu karar alınmış iddiası dile getirildi. Böyle bir şey yok. Siyaset kurumunun bizim Rekabet Kurumunda alınan kararların niteliğine ilişkin, verilecek cezalara ilişkin bugüne kadar herhangi bir dahli, etkisi olmamıştır. Ben görevde bulunduğum süre içinde bunu bir teminat olarak, itibar ederseniz söylemek isterim, görevimiz namusumuz ve şerefimizdir, böyle bir şey olamaz. Ayrıca başka çelişkiler de var. Hükümet TÜRPRAŞ'a bizim verdiğimiz cezanın 7 katı fazla teşvik öngörmüş. Herhangi bir kuruluşa karşı bizim bir peşin hükmümüz olamaz. Bankalar konusunda içinde kamu bankaları da var, yine böyle bir şey olması mümkün değil. Spekülasyondan öte bir şey değil bu tür iddialar."
Nurettin Kaldırımcı, TÜPRAŞ'a verilen cezayla ilgili kuruma gelen olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı olmadığını da söyledi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı