McKinsey & Company Kıdemli Ortağı Philipp Radtke, 2. Avrupa Yeşil Çelik Zirvesi'nde yaptığı konuşmada yeşil çelik dönüşümünde karşılaşılabilecek zorluklara değindi. Radtke, son beş yılda çelik üretiminde eritme işleminin yeşil momentum için ne kadar faydalı olduğundan emin olunmadığını belirterek ''Müşteriler, yeni oyucular ve düzenlemeler'' ile üç başlık altında inceledi. Ayrıca, müşteri talepleri ve bu taleplerin karşılanma şeklinin önemli olduğunu belirterek yeşil çeliğin bu kapsamda önemini vurguladı.
Yeşil çelik üretiminin ilerleyen dönemlerde gri çelik üretimine kıyasla daha maliyetli olabileceğine dikkat çeken Radtke, ücretlerin şimdiden dalgalı bir seyir izlediğine işaret etti. Müşteri taleplerinin endüstriyel öncelikler dışında ele alınması durumunda kısa vadede kesintilere gidilebileceğini ve uzun vadede önemli kesintiler yaşanabileceğini belirtti. Çelik, alüminyum ve plastik gibi malzemelerin kullanımında karşılaşılacak zorluklara da değinerek bu sektörlerin benzer zorluklarla karşılaşabileceğini ifade etti.
Teknik süreçlerin çelik ve yeşil çelik üretiminde ayrı bir kategoride olduğunu belirten Radtke, yüksek fırınların ve ocakların bu süreçte önemli bir rol oynadığını söyledi. Ayrıca, hurda ve diğer hammadde türlerine, hidrojen ve pelet gibi yenilikçi malzemelere dikkat çekerek özellikle pelet fiyatlarında önemli artışlar beklediğini ve bu malzemeler için birçok soru işareti bulunduğunu belirtti. Piyasanın haftalık değişen dinamikleri ve karbonsuz çelik üretimi için sık sık duyurular yapıldığını da dile getirdi.
Radtke, dönüşümlerde sübvansiyonların önemli bir rol oynadığını ve yeşil çelik için ilk adımların atıldığını aktararak çelik üretimindeki emisyonların arttığını ve çeliğin tamamen yeşile dönüşmesinin öngörüldüğünü belirtti. Kapasite fazlalığına dair 1990'lara kıyasla iyileşme olduğunu özellikle son üç yıl için vurgularken, Avrupa'da 2020'de hala kapasite fazlalığı olduğunu belirtti.
Doğal gaz tedarikinin maliyetine ilişkin dalgalanmalara değinen Radtke, hidrojenin üretim yeri ile teslimatı arasındaki sorunları da ele aldı. Avrupa genelinde çelik ve HBI üretiminde ne kadar ithal ürün kullanıldığına ve bunların vergilendirilmesine dair görüşlerini de paylaştı. Genel olarak, tonaj başına çelik fiyatlarında bir artış beklentisi olduğunu ifade ederken, tüketicinin bu artıştan pek etkilenmeyeceğini belirtti.
Düşük karbonlu çelik ihracatı konusunda yükselen karbondioksit maliyetlerinden bahsederken yerel düşük karbon kapasiteleriyle talebin dengelediğini söyledi ve CBAM programının gelecekte bu konuda daha fazla izlenebilirlik sağlayacağını vurguladı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı