Türkiye'nin önde gelen çelik servis merkezlerinden biri olan Askon Demir Çelik, kuruluşundan bu yana sürekli bir büyüme ve dönüşüm içerisinde.
1932’de kurulan ve Aslan Konyalıoğlu tarafından 1990’larda şimdiki yerleşkesine taşınan, başlangıçta yassı mamul işleme ve soğuk şekillendirme üzerine odaklanan Askon Demir Çelik, Okan Konyalıoğlu’nun da çabalarıyla büyüyerek, makine parkını genişletti ve yaptığı yatırımlarla kapasitesini artırdı. Türkiye’de önemli yatırımlar yapmanın yanı sıra New Jersey/ABD’de şirket kuran ve Miami’de bir depo açarak uluslararası pazarlara açılan şirket, ağır sanayi ve tasarım odaklı ürünler üretiyor. Askon bunun yanında, 70 ülkeye e-ihracat yaparak dijital pazarlamada da öne çıkıyor.
Alman Thyssenkrupp ve NLMK ile stratejik ortaklıklar kurarak özel kalite sacların Türkiye’deki dağıtıcısı haline gelen Askon, NLMK ile "Quard Ambassador" programı altında yeni bir stratejiyle sektördeki yenilikçi ve öncü rolünü pekiştirdi. Askon, büyüme ve dönüşüm sürecinde, Askon Mechanics ve Askon Design Center gibi iştirakler kurarak ve global projelerde yer alarak sektördeki liderliğini sürdürmeyi hedefliyor.
Askon Demir Çelik’in Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Okan Konyalıoğlu, projelerini ve başarı hikayelerini SteelRadar’a anlattı…
QUARD - QUEND kullanım alanları nereler?
NLMK ile ortaklığımız olan özel kalite saclar, aşınmaya dayanıklı ve esnemeye dayanıklı olarak 2 gruba ayrılıyor. Aşınmaya dayanıklı olan QUARD, esnemeye dayanıklı olan yüksek mukavemetli sac da QUEND olarak isimlendiriliyor.
Türkiye’de kamyon arkası damperlerin gövdeleri aşınmaya dayanaklı saclardan yapılıyor. Dünyada da bu özel sacı üreten 7-8 fabrika var; NLMK, bunlardan bir tanesi. QUARD, damper gövdesinde ve büyük iş makinalarının kova olarak adlandırdığımız kepçelerinin gövdelerinde kullanılır. Kısaca aşınmanın olduğu her yerde, örneğin geri dönüşüm makinelerinin kırıcılarında kullanılır.
QUEND isimli esnemeye dayanıklı (yüksek mukavemetli) saclar ise araç üstü vinçlerde kullanılır. O gövdelerde kullanılan özel saclar Türkiye’de üretilmiyor, bu sebeple QUEND grubunun en yüksek tüketim yerlerinden birisiaraç üstü vinçlerdir. Aynı zamanda normal köprülü vinçlerde ve tersanelerdeki gemi vinçleri de kullanım alanlarının içerisindedir.
İşbirliğinizde partnerlik söz konusu, sadece Türkiye’de satış mı yapacaksınız yoksa sizin mevcut ihracat pazarınıza da bu ürünleri kendi isminiz ile satabilecek misiniz?
Proses uygulamadan yurtdışına düz (işlenmemiş) ürün göndermek, şimdilik gündemimizde değil. NLMK’nın başka ülkelerde de bu tarz faaliyetleri zaten var. Bizim için şu ana kadar böyle bir talebimiz ve ihtiyacımız olmadı. Ancak böyle bir ihtiyaç olması halinde NLMK ile bu konuyu çözebileceğimizi düşünüyorum. Odağımız zaten yurtdışına proses edilmemiş değil, değer katılmış işlenmiş ürün vermek. Dolayısıyla yurtdışına düz malzeme göndermek biraz daha ikinci planda baktığımız bir alan.
“Suyumuzu ve enerjimizi kendi içimizde döngüsel hale getirdik”
Askon olarak yassı grubundaki ürünleri hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz, 2023 yılı sizin için nasıl geçti? 2024 nasıl ilerliyor?
Son çeyrekte finansal giderlerin yükselmesinden ötürü biraz kayıplarımız olsa da 2023 yılı genel olarak Askon Grubu adına iyi geçti. 2024’te de öngördüğümüz bütçemize uygun gidiyoruz, bazen öngörmediğimiz problemlerle karşılaşabiliyoruz. Geleceğin daha da öngörülemez olduğunu düşünüyorum çünkü hayatımızın içerisine giren bir yapay zeka var, bunun bize ne getireceği, bundan ne kadar istifade edebileceğimiz belli değil. Henüz telaffuz etmediğimiz inovatif ürünler de çıkabilir. Bunu negatif anlamda söylemiyorum ama öngörülemez yapının bizlere ne getireceğini çok net görebilmek mümkün değil.
Burada en önemli konu, beraber yol aldığımız paydaşlarımıza geliyor, Askon Demir Çelik’in ana mottosu, bütün paydaşlarımıza dokunabildiğimiz yerde olmak, işimizde dünyanın en iyi birkaç isminden biri olarak öncelikle toplumsal ve bölgesel refahın yanında bir duruş sergilemek. Bu sebeple de bütün yatırımlarımızı döngüsel ekonomiye uygun yaparak daha az karbon ayak izi üreten üretim yöntemlerine dönüş yapıyoruz. Suyumuzu ve enerjimizi kendi içimizde döngüsel hale getirdik. İmkanlarımız dahilinde elimizden gelen insan kaynağımızı, teknolojimizi ve iş yapma modelimizi güncel şekilde tutmaya çok özen gösteriyoruz.
Büyük resmi doğru anlatarak, sadece yönetimin hikayesi değil, bütün organizasyonun, paydaşların hikayesini göz önünde bulundurarak NLMK’nın hikayesini de bu yolculuğa katmak bizim için çok önemli.
“İlk yeşil çelik-sac siparişimizi verdik “
Askon olarak yeşil çelik faaliyetlerinizden ve gelecek planlarınızdan bahseder misiniz?
Hammadde üreticisi değiliz ancak yine de biz üretici firmalara ilk yeşil çelik-sac siparişimizi verdik. Buna ilave bir fark ödeniyor ancak buradaki bedel, gezegenin ödeyeceği bedelden büyük değil. Özellikle Avrupa tarafı, bu konuya yeni giriyor. Onlar da kendilerini geliştirdikçe aradaki üretim şeklinden kaynaklı fark minimize olacaktır. Biz şu anda yavaş yavaş stoklarımıza yeşil çelik siparişlerimizi verdik. Bu noktada üzerimize düşen görevi yaptığımızı düşünüyorum.
Kendi enerjinizde kullanmak üzere GES yatırımı planlıyor musunuz?
Burada halihazırda 14000 m2 çatımızda 2mw yakın enerji üretiyoruz. Herhalde sene sonuna kadar 700kw daha gelecek Uygun olan her noktada kendi enerjimizi üretmek istiyoruz. Yeşil dönüşüm çabalarımızdaki maksat kar etmekten ziyade, gezegenin yıpranmasına daha az sebep olmak.
Husilerin Süveyş saldırısından dolayı Türkiye’de ithalat ve ihracatta endişeler oldu. Bazı firmalar zorlayıcı süreçlere girdi. Askon olarak siz bundan nasıl etkilendiniz? Sektör genelinde durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Özellikle üretim tarafında çelik dünyanın motoru. Çin ve Tayvan’dan gelen ürünlerimiz, yatırım ile desteklediğimiz makinalar var. Bu rotada iki gemide sorun yaşadık ve bu gemilerde bulunan ürünlerimizden dolayı tedarik zincirinde aksamalar Askon üzerinde de oldu. Fakat küresel tedarik zinciri kapsamında hem Çin hem Avrupa tarafını birlikte yönetiyoruz. Bu sayede Çin kaynaklı gecikmeler için, Avrupa tarafındaki açık olan kanallarımız sayesinde üretimimizi aksatmadan ve tedarikçisi olduğumuz firmaların üretimini aksatmadan devam ettirebildik. Bunun Türkiye üzerinden artısı eksisi olduğunu söyleyebiliriz. Uzaktan tedarik yapan Avrupa ülkeleri için böyle problemler olabiliyor. Örneğin 3 yıl önce covid vardı, bu sene Kızıldeniz’de Husilerin problemi çıktı, bizim yakında da tedarikçiler tutmamız gerektiği kültürünün iyice oturduğunu düşünüyorum. Ayrıca, Avrupa’nın tedarik kanallarından Türkiye’nin artık vazgeçilmez olduğu bir kez daha netleşti.
Siz de ihracatta proje bazlı çalışıyorsunuz, doğru mu?
İhracat tarafında iki kanalımız mevcut, bu sene 15-16 milyon dolarlık kontratı yapılmış ihracat sözleşmelerimiz var. Anlaşmalarımızı sene sonuna kadar 20 milyon dolar mertebesine taşıyarak 5 yıl içerisinde de 100 milyon dolara taşımak gibi bir hedefimiz var.
Bir diğeri tasarım merkezli yaptığımız iç ve dış ortamda kullanılan tasarım gücü yüksek tamamlayıcı aksesuarlar veyahut metal mobilya olarak adlandırdığımız ürünler. 4 milyon dolar ile 5 milyon dolar arasında ciro beklentimiz olan bu ürünler için 70 ülkeye e-ihracatımız var. Çelik servis merkezi olarak diğer tarafta ise 10 milyon doları aşan kontratımız var, orayı büyütebilirsek 20 milyon dolara ulaşabileceğimizi bekliyoruz.
Tasarım tarafında proje bazlı değiliz, stoktan veriyoruz ancak çelik servis merkezi olarak komponent imalat tarafında proje bazlı ilerliyoruz.
Yassı grubunda en çok Türkiye’den mi alım yapıyorsunuz yoksa ithal mi ediyorsunuz?
Biz net ithalatçıyız; yassı mamul-sac tarafının %60’ı ithal diyebiliriz. Askon Demir Çelik olarak bugün itibariyle ithalatçıyız. Cirodaki ihracatın payını her yıl artırmayı hedefliyoruz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı