“Gezegeni Beslemek, Yaşam İçin Enerji” temasıyla üç gün sonra kapılarını açacak Milano EXPO 2015’te en büyük 5. fuar alanına sahip Türkiye’nin pavyonu Milano’da düzenlenen toplantıyla tanıtıldı.
Toplantıya Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye’nin EXPO 2015 Yüksek Komiseri Tarık Sönmez, Türkiye’nin Milano Başkonsolosu Aylin Sekizkök, Türkiye’de iş yapan çok sayıda İtalyan iş adamı ile Milano iş ve finans çevrelerinden önemli isimler katıldı.
Milano EXPO 2015’e katılan 147 ülkeden biri olan Türkiye, son iki aylık periyotta hazırladığı Türk kültürünü yansıtan pavyonunda; “Geleceğin Gıdası İçin Tarihin İrdelenmesi” alt mesajını benimserken, kendisine simge olarak bereketin sembolü olan nar meyvesini seçti.
Ekonomi Bakan Yardımcısı Yıldırım, toplantıda yaptığı konuşmada, kendisinin EXPO ile tanışmasının bundan 9 sene öncesine dayandığını belirterek, “O tarihlerde ben İzmir Ticaret Odası’nın genel sekreteriydim. Kendimi, İzmir’in EXPO hazırlık çalışmalarında buldum. 1,5 senelik bir çalışma sonrasında 30 Mart 2008’de Paris’teki oylamadaydık. 2015 için oylama yapılan Paris’te sizin rakibiniz olan İzmir takımının içerisindeki bir oyuncu olarak yer aldım. O günkü oylama 86-65 Milano lehine sonuçlandı. Tam da 7 sene sonra bugün buradayız. Bu organizasyonun başarılı geçmesini dilediğimi ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
EXPO fuarlarına geniş bir perspektifle baktıklarını kaydeden Yıldırım, “Dünya genelinde karşılık anlayış ve iş birliğine dayalı politikalar üretmeye, uluslararası kamuoyuna yakınlık ve süreklilik arz eden ilişkiler kurmaya büyük önem veriyoruz” dedi.
İlki 1851 yılında düzenlenen EXPO fuarlarına Osmanlı Devleti de olmak üzere pek çok defa katıldıklarını ifade eden Yıldırım, “Bir asrı aşkın süredir değişik ülkelerin ev sahipliği yaptığı dünya EXPO’ları ülkelerin hemen her konuda fikirlerini paylaştıkları daha güzel bilgi alışverişinde bulundukları güçlü etkinliklerdir. Bu yönüyle, EXPO’lar, iyi bir gelecek adına yeni fikirlerin ve projelerin buluştuğu yerlerdir" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin EXPO 2015’te iddialı ülkelerden biri olduğuna işaret eden Yıldırım, “Gerek alan gerekse tema yönünden güçlü bir şekilde katılıyoruz. 4 bin 170 metrekareyle EXPO’daki en büyük 5. alana sahibiz. Güçlü şekilde katılıyoruz çünkü; gıda, beslenme ve enerji konusunda dünyaya vereceğimiz, aktaracağımız, öğreteceğimiz çok şey olduğunu düşünüyoruz. Zengin tarihimiz ve köklü medeniyetimizden aldığımız güç ve güven bizi daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye motive ediyor” şeklinde konuştu.
"Antalya'da yapılacak EXPO 2016 Antalya'ya İtalya'nın katılımını önemsiyoruz"
Yıldırım, 2000’li yılların başından beri ekonomi ve siyasi alanda elde ettiği başarılarla Türkiye’nin geride kalan ekonomik kriz, dünyadaki resesyona rağmen ihracatında kayda değer artışlar yaşadığını, makroekonomik istikrar ve güven veren siyasal konjonktürün vasıtasıyla da yatırımlar açısından da cazip bir ülke haline geldiğini aktardı.
Türkiye’nin gelecek yıl Antalya ile ilk defa bir EXPO düzenleyeceğini de anımsatan Adnan Yıldırım, “Gelecek yıl Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılacak olan EXPO Antalya’ya, İtalya’nın katılımını önemsiyoruz. Bu konuya ilişkin görüşmelerimiz sürmekte olup en kısa zamanda olumlu sonuçlanacağını inanıyorum” dedi.
Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye’nin 2015’te G20 dönem başkanı olduğunu anımsatarak, “Bunu hem ülke içindeki KOBİ’ler bakımından hem de farklı gelişme düzeyindeki özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler için anlamlı buluyorum. KOBİ’lerin gelişimi ve az gelişmiş ile gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir bir gelişme düzeyine ulaşımı için yapacağımız çalışmaları önemsiyor, diğer ülkeleri de buna davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
" 'Geleceğin gıdası için tarihin irdelenmesi' alt temamızı 'Nar' ile somutlaştırdık”
Türkiye’nin EXPO 2015 Yüksek Komiseri Tarık Sönmez ise yoğun bir hazırlık dönemi geçirdiklerini ve ağustos ayında katılım kararı aldıklarını belirterek, "Gerek mimari tasarım gerek bu tasarımı gerçekleştirecek firmanın seçimi, imalat, inşaat kısımları noktasında toplamda 8 ayımız vardı” dedi.
Başlangıçta 3 bin metrekare bir alanın Türkiye’ye tahsis edildiğini, ancak bu alanın daha sonra EXPO yetkilileriyle yapılan görüşmeler doğrultusunda 4 bin 170 metreye kadar çıktığını dile getiren Sönmez, şöyle devam etti:
“Ülkemizin gücünü ve var olan zenginliklerimizi göstermek için bu alanın yeterli olmayacağını düşündük. EXPO idaresiyle konuşarak, 4 bin 170 metrekareye yükselttik. İnşaatımıza başladık. Köklü tarihimizin, zengin kültürümüzü ve geleneklerimizin izlerini buraya taşımak, buraya yansıtmak ve bunların burada hayat bulmaları için çok yoğun çaba harcadık. Burayı yaparken temel aldığımız nokta; dünyanın herhangi bir yerinden gelen ortalama insanın, adını ve bayrağı görmeksizin ‘İşte bu Türkiye pavyonudur’ diyebileceği ögeleri içinde barındırmasını istedik ve bu çerçevede konsepti ve mimari bütünlüğü oluşturmaya çalıştık. Eğer biz Milano gibi bir yerde EXPO’ya katılıyor isek öyle alelade bir projeyle değil, aksine tüm unsurlarıyla farklı gösterecek, bizi biz yapan ve tüm değerlerimizle bizi temsil eden özgün bir projeyle katılmamız gerektiğinin farkındaydık ve bu yönde çaba harcadık. Tarih boyunca üreten, ürettiğini paylaşan varlığını kıymet bilip, yoksulu gözeten, başkalarının refahını kendi refahı sayan bir medeniyetin torunları olarak bizler, elbette tarihimize odaklanmalı onu göstermeliydik.”
Sönmez, EXPO Milano’ya “Geleceğin gıdası için tarihin irdelenmesi” alt temasıyla katıldıklarını dile getirerek, bu temayı 12 bin yıllık tarihin getirdiği öğreti ve deneyimlerin odağından hareketle bereketin sembolü olan "Nar" ile somutlaştırdıklarını ifade etti.
Narın Türkiye’nin tarımdaki zenginliklerinden biri olduğunu vurgulayan Sönmez, “Nar, özünde birlik içindeki farklılığı aynı zamanda farklılığın da zenginliği temsil eder. Sohbet kültürümüzün geleneği olan çınaraltı konseptimizi, Türk-İslam medeniyetimizin ve inancımızın temel yapılarından biri olan şadırvanı, sıcak aile ve komşuluk ilişkilerine ev sahipliği yapmış geleneksel Türk evimizi, Türk cam sanatının en güzel örneklerinden biri olan Çeşm-i Bülbül’ü, Selçuk sanatının temel figürlerini ve zengin gıda ve sofra kültürümüzü ve de yeni Türkiye logomuzu EXPO Milano'daki pavyonumuzda işliyor ve tüm dünyaya sunuyoruz” diye konuştu.
Tanıtım etkinliğinde davetlilere Türk mutfağının seçkin örnekleri ikram edilirken, dünyaca ünlü perküsyon sanatçısı Burhan Öçal, orkestrasıyla mini bir konser verdi. Türk Sanat ve pop müziğinden eserler seslendiren Öçal ve ekibi büyük beğeni topladı.
Fuardaki 5. büyük alan Türkiye’nin
Bakan Yardımcısı Yıldırım ve beraberindeki heyet, Milano kent merkezindeki tanıtımın ardından, açılışına 3 gün kala dört bir tarafında hummalı bir çalışmanın sürdüğü fuar alanına giderek, “dDf” şirketi tarafından yapımı ve yönetimi üstlenilen Türkiye’nin pavyonunda incelemelerde bulundu.
Fuar alanı ve yapılan işlerle ilgili yetkililerden bilgi alan Yıldırım, Türkiye pavyonunu yetiştirmeye çalışan işçilerle de bir süre sohbet etti ve işçilere emeklerinden ötürü teşekkür etti.
Yıldırım, bir gazetecinin pavyonun maliyetine ilişkin sorusu üzerine, projenin çok uygun fiyatlara yapıldığını belirterek, “Herhangi bir sayı telaffuz edersek diğer ülkelerin yanında ayıp olabilir. Çok değerli bir iş yaptık ama çok uygun fiyatlarla yaptık” dedi.
"Buradaki pavyonların yüzde 90’i kapalı, bizimkisi açık"
Projenin yapımını üstlenen “dDF” Grubu Başkanı Adsız Doğan Ekmekçi, Türkiye Pavyonunda çalışmaya tam olarak 65 gün önce çalışmaya başladıklarını anlatarak, kısa zamanda pavyonu en hızlı inşa eden ülke olduklarını ve bunun için her gün 100’den fazla işçinin emek verdiğini kaydetti.
“DDF”nin kurucularından ve proje sorumlularından Arhan Kayar da nar temalı projenin yaklaşık 4 bin 200 metrekare alana oturduğunu anımsatarak, “2 bin metrekare alanı kapalı alanlar. Geri kalanı açık ve kapalı alanlar. Gölgelik alanlar da var. Malzeme olarak da doğal taş, metal, ahşap, toprak, bakır gibi farklı kombinasyonlara gittik. Bunları bağlayan unsur olarak da betonu kullandık. 50 tane nar ağacı, 3 tane çınar ağacı var. Şadırvanımız Türkiye’den geldi” dedi.
Kayar, “Yüksek konstrüksiyonlar çatımızı taşıyor. Kültürlerden oluşan bir çatımız var ve bu kültürleri taşıyor. Mimari sistemimiz de bunun, kültürlerin çeşitliliğinden yola çıkıyor. Burada öne çıkan bir özellik de misafirperverlik. Herkesi içeri buyur ediyoruz. Buradaki pavyonların yüzde 90’i kapalı, bizimkisi açık. Misafirperver bir pavyon” ifadeleriyle Türk pavyonunun özelliklerini aktardı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı