18-21 Ekim tarihleri arasında İzmir İZFAŞ’ta düzenlenen 7. Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı’nda maden sektörünün temsilciliğini üstlenen Türkiye Madenciler Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Tayfun Mater ile buluştuk.
Madenciliğin zorluklarına, genel durumuna ve milli hasıla içindeki payına değinen Tayfun Mater, veriler ile birlikte açıklamalarda bulundu.
Derneğinizden ve maden sektöründen biraz bahsedebilir misiniz?
Türkiye Madenciler Derneği olarak maden sektörünün derneğiyiz. Merkezimiz İstanbul. 72 şirket üyemiz var. Bu şirketler büyük maden şirketleridir. Türkiye maden üretiminin yüzde 80-85’i bizim üye şirketlerimiz tarafından yapılıyor. Kömürde Türkiye Kömür İşletmeleri, Soma Kömür, metallerde altın, bakır, kurşun şirketleri ve daha birçok şirket bizim üyemiz. Bütün devlet katındaki resmi temsilci bizim derneğimizdir.
Yıllık çeşitli toplantılarımız oluyor. Esas olarak güvenli madencilik ve iş sağlığı, iş güvenliği konusunda toplantılarımız oluyor. Avustralya, Güney Afrika ve Amerika’dan gelen uzmanlar eşliğinde workshoplar düzenleniyor. Oradaki örnekler anlatılıyor. Türkiye’deki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uzmanlarıyla ortak görüşmeler yapılarak işçi sağlığı, iş güvenliği daha nasıl iyi bir hale getirilebilir görüşmeleri yapılıyor. Çünkü Türkiye’de yönetmelikler ve yasalar yeterli de olsa ülkemiz şu anda madencilikte orta seviyede. Uygulamada büyük sorunlar yaşanıyor. Madencilik olağanüstü zor bir meslek. Bu zorluğu giderecek önlemler devlet tarafından alınmıyor. Çevre sorunlarından dolayı da halkta madene karşı bir güvensizlik var. O güvensizliğin aşılmasındaki en önemli etken de işçi sağlığı ve güvenliği. Bunun için birçok yenilik oldu. Ücretler artırıldı, yer altı işçileri için sigorta sistemleri getirildi. Bir kaza olduğunda olağanüstü kayıplar meydana gelebiliyor. Yıllık ortalama 80-90 ölümlü kayıp göze alınıyor. Bu ölümlü kayıpların ötesinde binlerce yaralanma söz konusu.
Bu facialardan en büyüğü yakın geçmişte meydana gelen Soma maden faciasıydı. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Soma’da sistem oldukça iyiydi. Soma’da çalışan tüm sistem devlete bağlıdır. 4 katlı yönetim merkezinin 4. katı tamamen Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ayrılmıştı çünkü onlar devletin kiracısıydı ve yönetim merkezinde 40 devlet personeli bulunuyordu. Ben önce buna bakarım. Yeterliliği var mı? Soma kazası şu anda 6 kişinin yargılandığı bir hale dönüştü. Ondan önce 1990’larda Zonguldak’ta bir kaza oldu. Orada da 292 kişi öldü.
1940’lardan bu yana maden kazalarında ölü sayısı 5000’in üzerinde. Her yıl ortalama 80 kişi hayatını kaybediyor. Bu yıl rakam 40’ı buldu ve az olarak kabul ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde hiç beklenmedik bir şekilde Şırnak’ta 7 kişi hayatını kaybetti. Devletin kapatmasına rağmen kömür lazım olduğu için kaçak olarak çalıştırılan madenin çalıştırılmasına göz yumulmuştur. Her sektörde zorluklar vardır ama madende her an hayati tehlike içerisindesinizdir. İyi yerlerde bile risk yüzde 10 civarlarındayken kötü yerlerde bu oran yüzde 90’ı bulur.
Yurt dışıyla kıyaslandığında Türkiye’nin durumu nedir?
Geçen sene gelen uzmanlarla paylaştığımız bilgilere göre Almanya’da son 10 yıldır ölümlü kaza olmadı. Batı Almanya’da her ne kadar madenler kapatılmış olsa da Doğu Almanya’da hala işleyen birçok maden var. Amerika’da ölümlü kaza yok. Avustralya’da çok az. Çünkü bunun için gereken tüm önlemler alınıyor. Yine de olursa artık bu tamamen işçi hatası olabilir. Rakamlara baktığımızda geçmiş dönemlerde bu ülkelerde de ölümlü kazalar çok fazlaydı. Kısa dönemde dünyada devleşen Çin’e bakın. Son 5-6 yıl önce bile 40-50 kişi kayıp oluyordu. Fakat Çin bizim önümüze geçti. Üretim tonajına göre (kaç bin ton üretimde kaç kişi kayıp var) hesaplanan verilerde çok kötü olan Çin, şimdi bizden çok daha iyi konumda. Biz 60-70 milyon ton üretim yapıyorken Çin 2,5 milyar ton üretim yapıyor. Bizim 40 mislimiz üretiyor. Ölü oranına baktığımızda ise binde 1’lik rakamlardan bahsediyoruz.
2017 yılı değerlendirmeniz ve 2018 yılı beklentileriniz nelerdir? İhracat rakamları hakkında bilgi verebilir misiniz?
2017 maden için iyi geçmiyor. Devletin soğuk bakışı var. Yatırımcılar yeterli destek alamıyor. En önemli nokta bu. Ülkenin genel ekonomik durumundan dolayı da riskli görüldüğü için dışarıdan yatırım gelmiyor. Bürokratik zorluklar olağanüstü boyutlarda. Maden ruhsatı ya da uzatma için başvurduğunuzda kolay kolay sonuç alamıyorsunuz. Bu yüzden insanlarda bu sektöre yatırım yapmayı ya da yatırımını devam ettirmeyi düşünmüyor.
İhracat rakamlarına baktığımızda mermer ve maden olarak 2012’lerde 5 milyar doları geçmiştik. 2015’te 3,9 milyar dolara düştük. Geçen yıl 4-4,5 milyar dolar arasında kalındı. Halbuki 2023’ün 500 milyar dolar ihracat hedefinde madencilik sektörü için 25 milyar dolar hedef gözüküyordu. Fakat biz şimdi 10 milyar dolar olursa iyi diyoruz. Burada dünya fiyatlarının ve Çin’in büyük bir etkisi var. Onun ötesinde yeterli rezervlerin olmaması da bu hedefin altında kalmamıza neden oldu. Yeterli taş kömürü olmadığı için demir-çelik fabrikalarına Kolombiya’dan, Güney Afrika’dan milyonlarca ton ithal kömür geliyor. Linyit kömürlerinde ise termik santralleri azaldığı, doğalgaza dönüş başladığı için madencilik sektöründe bir düşüşe neden oldu. Gelecek sene için ise çok net bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Ama stabil bir trend eğrisi izleyeceğe benziyor.
Madencilik sektörünün toplam gelirdeki payı nedir?
Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payımız ilk ürün olarak yüzde 1-1,5 civarındadır. 800 milyar dolar civarındaki yıllık milli gelirin 10-12 milyar dolarlık kısmı madencilik sektörüne aittir. İşlenmiş, yarı mamulleri bu rakamların dışında tutuyoruz.
Fuar hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Buradaki fuar çok iyi hazırlanmış bir fuar. Tedarikçiler ve maden şirketlerine malzeme verenlerin çoğu burada. Fakat maden şirketlerinin bu dönemde yeni malzeme alacak ya da yatırım yapacak bir mali gücü yok. 2016-2017 yılı döneminde bu yatırımı yapacak, yeni maliyetleri, riski karşılayacak bir üretim yapılamadı.
SEDA AVCI
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı