Projeniz hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
Projemiz toplam 17.087 metrekare alan üzerine kurulu beş bloklu iki farklı tipte toplamda 240 adet 3+1 konuttan oluşmakta. Bu konutların tamamı aynı standartlarda olup net 114-116 m2, 151-154 m2 brüt alana sahiptir. İzmir’de şunu gözlemledik ki insanların genelde yakın mesafelerde ki tatil beldelerinde yazlıkları var. Bahar ve yaz aylarını orada geçirmeyi tercih ediyorlar. Üç artı bir planlı ve bu büyüklükteki dairenin yeterli olabileceğine kanaatine vardık. Atakent Panorama İzmir’de 1+1 konut seçeneklerini tercih etmedik. Bunun nedeni ise bu tip dairelerin aile yaşamı için yetersiz kalacağı ve istedikleri konforu sağlayamayacakları düşüncesinden yola çıkarak bu tarz daireleri öğrencilerin, bekar ve yalnız yaşayan insanların yaşam tarzına uygun olduğunu gördük. Konut ihtiyacı olan ailelerin uygun koşullarda ev alması için de olması gereken durum budur. Hedef kitleye uygun profil olduğunu gözlemledik ve kişilerin ihtiyaçlarını yansıtan özellikleri içerisinde barındırdığımız projemizde sosyal donatıları da ekleyerek tüm ihtiyacı karşılamaya yönelik bir çalışma sağladık. Sosyal donatı dediğimiz de ise genelde ailelerin çocukları için aradığı, site içerisinde güvenli bir şekilde vakit geçirip oyun oynayabileceği yetişkinlerin ise spor ve hava alma alanlarıdır. Blokların isimleri Foça, Özdere, Çeşme, Dikili, Urla olarak düşünüldü. Burada demek istediğimiz İzmir’den ev sahibi olduğunuzda Foça’ya da yakınsınız Özdere’ye de gidebilirsiniz bir yere bağlı değilsiniz arabaya binip Çeşme’ye gidebilirsiniz. Yazlık mı alsak kışlık mı alsak düşüncesini de yanıtlamış oluyoruz. Deniz manzaralı sosyal donatısında havuz bulunan bir site vaad ediyoruz.
Tecrübenizin projeye katkısı nedir?
Şirketimizin yöneticileri bende dahil olmak üzere hepimiz sahadan gelmiş insanlarız. Sahada yaşanan sorunları, uygulama alanından sonra kullanıcıların yaşadığı sorunları, mimari alanda görüntü kirliliklerini hem daire içerisinde hem de daire dışında ciddi anlamda tecrübe ederek analiz ettik ve bütün tecrübelerimizi de devam etmekte olan Atakent Panorama İzmir projemizde yansıtmaya çalıştık. Bunlar neler olabilir. Klimaların dış üniteleri balkonda klima gürültüsü ve kirliliği ile karşılaşmama, elektrik panolarının daire içerisindeki yerleşimi, insanların yerleştirmekte zorlandıkları çamaşır makinesi, kurutma makinesi ve küçük ev aletleri için bir kilerin bulunması, odalardaki priz detaylarının yerleşim planlarına göre yapılması için tüm ince detaylar düşünüldü planlandı ve uygulandı.
Konut kredi faizlerinin düşüşü satışlarınızı nasıl etkiledi?
Konut faizlerinin düşüşü tabi ki satışları çok olumlu yönde etkiledi. Son bir buçuk yıldır konut faizleri çok yüksek rakamlara ulaşmıştı ve bu anlamda da satışlar olumsuz yönde etkilenmişti. Devletimizin desteği ile önce kamu bankaları olmak üzere teşvik ile takip eden özel bankalar da ciddi oranda rakamları değiştirdiler. Zaten müşteriler bu konularda çok tecrübeli ve hassasiyet içerisindeler. Eskiden maket satış dediğimiz yapımı devam eden projelerdeki satışlar çok daha kolay oluyordu. Ve insanlar bu konuda geçmiş dönemde ciddi mağduriyetler yaşadılar. O yüzden bizim müşterilerimizin büyük bir kısmı bizi uzun zamandır izliyor. Ankara’da marka olarak güvenilirlik olarak kendini ispatlayan bir firmayız. Biz buraya geldiğimizde de bunu insanlara çok net bir şekilde ifade ediyoruz. İnsanlarda bizleri araştırdıkları zaman firmamızın gerekli referanslarını alıyorlar. Bu anlamda yol kat ediyoruz. Birinci etap olan İki bloğu da bu sene sonunda söz verdiğimiz gibi teslim edeceğiz. Projenin yapım aşamasını da sonuçlarını da görünce faizlerinde düşmüş olması vesilesiyle son iki aydır üç aydır satışlarımız da ciddi oranda artış var.
Akıllı ev adı altında satılan evlerin maliyetleri çok yüksek olduğu için mi yüksek satış fiyatları veriliyor?
Akıllı ve ona benzer bazı özellikler bakıldığı zaman çok büyük maliyetlerle yapılmıyor. İnsanların çok büyük ihtiyaçları da değil. İhtiyaçları olsa bile bugün ki teknolojide akıllı telefon aracılığı ile çok ufak dokunuşlarla çeşitli cihazlar üzerinde ufak tefek eklentiler yaparak çözebiliyorsunuz. Bizim ürettiğimiz konutlarda yapmak istediğimiz insanların genel beğenisini kazanacak mimari dokunuşları yaparak iyi kalite sağlayabilecek ürünleri seçip ortaya güzel bir sonuç çıkarmak. Başardığımızı düşünüyorum.
Peki nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Seçimlerimizi gören insanlarda genel tanı çok beğenildiği ve fiyat skalasının özellikle hedef kitlemiz olan konut ihtiyacına sahip kişilere cazip geldiği yönünde. Pazarlama ve tanıtım çalışmalarıyla da güzel çalışmalarda yürüttüğümüz reklam kampanyası da etkiliydi. Ve yaptığımız kaliteye göre uygun denilecek fiyatlarda satışları gerçekleştiriyoruz.
Ankara merkezli bir firma olarak İzmir’i tercih etme sebebiniz nedir?
Biz yaklaşık yirmi yedi yirmi sekiz yıllık bir firmayız. İnşaat üst yapı üzerinde çalışıyoruz. Bu doğrultuda Ankara’da büyük tecrübeler edindik. Uzun yıllar kamu işleri yaptık. Bu kamu işinin şirketimize sağlamış olduğu ayrı bir çalışma disiplini oluştu. Çünkü işin yapımı esnasında, işin evraksal bazda düzeni ve üretimi kamu işlerinin getirdiği ayrı bir çalışma disiplini var. Bu tecrübe ve bilgilerimizi daha sonra Ankara’da çeşitli projeler üzerinde gerçekleştirdik. Daha sonrasında İstanbul’da kentsel dönüşüm projelerinden birini gerçekleştirdik. Ancak Ankara’nın şöyle bir sorunu var. Ankara’da imarlı alan sayısı ihtiyacın çok üzerinde. İstanbul’da kentsel dönüşüm işi amacıyla doğru orantılı ilerlemiyor. O yüzden ciddi anlamda konut fazlası var. Amacının doğru orantılı ilerlemiyor olmasını şöyle açıklayabiliriz, kentsel dönüşümün amacı mevcut konut sayısını arttırmak değildir. Depreme dayanıklı olmayan konutların iyileştirilerek düzenlenmesi ve insanlara daha güvenli binalarda yaşam koşullarının sağlanmasıdır. Ancak İstanbul’un taşı toprağı altın misali olduğu için kentsel dönüşüm işi rant haline geldi. Bu nedenle İstanbul’da yapılan ve yapılmakta olan konut sayısı ihtiyaçların çok üzerine çıktı. Sektör gerçekten büyük sıkıntıya girdi. Neden İzmir sorusunun cevabı Ankara-İstanbul’da yaşanmakta olanlarda saklı. Bu projeye başlamadan önce yaklaşık yedi ila sekiz yıldır İzmir’e gidip geldim. Narlıdere’de kentsel dönüşüm projeleri ile ilgilendim bir süre. Ancak sonuçlandırılmayan şeyler olduğu için kuzey aksına ilgi duymaya başladım. İstanbul otobanı ile birlikte kuzey aksına olan ilgi de arttı. Mesafeler azaldı İstanbullu ve Bursalıların ilgisi daha da arttı. Aynı zamanda şu noktaya da değinmek istiyorum tabii bu benim şahsi fikrim ancak İzmir’de şu anda nitelikli ve uygun fiyata konut sayısı yok denecek kadar az. Evet nitelikli konutlar var ancak bunlar lüks konut sınıfında. Mevcut uygun fiyatlı yapılar da oldukça eski yapılar mevcut. Bu tarz yaşam alanlarındaki insanların da kendileri ve çocukları için daha nitelikli daha sosyal donatıya sahip alanlarda yaşamak gibi ihtiyaçları ve talepleri var. Bizim projemizden bahsederek değinmek gerekirse üç artı bir sistem ile bir ev bakan bir ailenin karşısına bir buçuk milyon veya iki milyon fiyatla çıkan evlerin alınması çokta mümkün olmuyor. Ekonomik yetersizlikte göz önüne alındığında. Bizler de düşünüp bu ihtiyacı saptadık. Ve çalışmaya başladık projemizin çok büyük kısmı üç artı bir dairelerden oluşuyor. Şu an üzerinde çalışmakta olduğumuz Atakent Panorama İzmir projesini bu segment için uygun olarak değerlendirebiliriz. Bu nedenlerden dolayı da İzmir’de bu projeleri hayata geçirmeye karar verdik. Firmamız adına şunu söyleyebilirim ki biz konsept olarak yine uygun rakamlı konutlar yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerden dolayı zaten uygun olmayan fiyatlı konutların satılabilme olasılığı çok düşük. Çünkü bunlara imkânı olan insanlar dahi bu konutları almayı tercih etmiyor. Ama uygun rakamlı ve konforlu konutlarda insanlar ihtiyaçlarına yönelik bir talepte bulundukları için bunların satılma olasılığı çok daha yüksek. Evet biz bu konutları yaparken çok büyük kar marjlarında çalışmıyoruz şirketimizin sürekliliğini ve devamlılığını sağlamak odaklı bir politikamız var. Her konuda uzman ve tecrübeli kadromuzla maliyetleri de aşağı çekmeye çalışarak sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Ancak uzun yıllardır Ankara’da söylemeye başladığım ve bugün de son döviz artışlarından sonra iyice gün yüzüne çıkan müteahhitlik sektöründe kat karşılığı diye isimlendirilen, arsa sahibine belirli oranda konut verip arsa maliyetine herhangi bir ücret ödemeden konut karşılığında yapılan iştir. Artık bu sektörde kat karşılığı diye bir kavramın olmaması gerektiği gün yüzüne çıktı. Bu nedenle sadece İzmir için geçerli olmamakla birlikte özellikle uygun rakamlı ve konforlu konutlarda bu projeleri üretecek firmaların satın alabilecekleri büyüklükte arsaları kendileri satın alarak bu projeyi üretmeleri gerekmekte. Özellikle geçen sene ağustos ayında olan döviz artışları maliyetlerimizi çok ciddi oranda arttırdı. Benim neden İzmir sorusuna geniş yelpazeden bakıldığında vereceğim cevaplar bu şekilde.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı