Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredilerle bu sene son yılların en iyi kredi büyümesini yakalayan bankacılık sektöründe gelecek yıl aynı hızda bir büyüme beklenmezken; 2018'de sektörün gündeminde yüksek mevduat maliyetleri ve azalan konut kredisi talebi olacak.
Türk bankacılık sektöründe 2017'de KGF destekli kredilerin yarattığı ivme ile yüzde 22 civarında beklenen kredi büyümesi son yılların en yüksek performansını gösterirken, bunun sektörün kârına olumlu yansıması bekleniyor. BDDK verilerine göre sektörün kredileri ekim sonunda 2.05 trilyon liraya ulaşmış, net kârı ise ocak-ekim döneminde yüzde 28.3 artışla 41.2 milyar lira olmuştu.
Yüzde 13-15 kredi büyümesi öngörülüyor
Kasım sonu itibarıyla KGF kapsamında yaklaşık 221 milyar liralık kredi hacmi yakalanırken, gelecek sene KGF'nin rotatif olarak uygulanmaya devam etmesiyle bu seneki kadar olmasa da kredi büyümesinin yüzde 13-15 aralığında gerçekleşmesi öngörülüyor.
"Gelecek sene KGF'nin marjinal etkisi bu sene gibi olmayacak" diyen Deniz Yatırım Bankacılık Analisti Sadrettin Bağcı, "Bu sene limit 250 milyar TL'ydi ve bunun büyük kısmı kullandırıldı. Gelecek yıl muhtemelen bu seneki miktarın yarısı kadar bir gerçekleşme olur" diye konuştu.
Mevduat faizlerinde yüksek seyrin sürmesi bekleniyor
KGF etkisiyle yükseliş kaydeden mevduat faizlerinin son çeyrekte bir miktar daha yükseldiğini ifade eden Bağcı, gelecek sene ilk çeyrekte de yüksek seyretmesini beklediklerini ifade etti.
Şu anda yüzde 13'ler seviyesinde olan mevduat faizlerindeki yükseliş 2017 boyunca gündemdeki yerini korurken, ekonomi yönetimi bankalara her fırsatta faizlerin düşürülmesi yönünde çağrı yaptı.
"Konut kredilerine talep zayıf, teşvik gerekebilir"
Son aylarda konut satışlarının azaldığına ve talebin arzın altında olduğuna dikkat çeken Bağcı, 2018 gündemdeki diğer bir konusunun konut kredisi talebindeki zayıflık olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Konut kredisi kullandırımı da talebi de zayıf. Konut fiyatlarının artmıyor olması yatırım amaçlı konut talebini zayıflatabilir. Bu inşaat sektörüne kredilendirmede yavaşlamaya neden olabilir. İkinci olarak da aktif kalitesi tarafında kendisini gösterebilir. Belki sadece konut kredilerine yönelik KGF gibi bir uygulama olabilir ya da konut sektörünü canlandırma teşvikleri olabilir"
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (Konutder) Başkanı Altan Elmas, bankaların konut kredisi vermedeki isteksizliği nedeniyle sene başından bu yana sektör cirosunda en az yüzde 10'luk kayıp yaşandığını, son çeyrekte kredi faizlerinde gözlenen yükselişle birlikte konut satışlarının daha da baskılandığını söylemişti.
"Mevduat maliyetleri ve swap dengesi en önemli başlıklar"
Global Menkul Değerler Bankacılık Analisti Kerem Mimaroğlu da bankacılık sektöründe bu sene yüzde 22 civarında bekledikleri kredi büyümesinin seneye yüzde 15-16 civarında olabileceğini belirterek, "Mevduatta da benzer bir resim olabilir. Büyüme hızı kredilerin biraz arkasından gelebilir" dedi. Mimaroğlu, mevduat maliyetleri ve swap dengesinin izlenmesi gereken en önemli başlıklar olarak durduğunu kaydetti.
Üst düzey bir bankacı da, "Geçen yıl kredilerin büyüme hızının artması sonucu mevduat maliyetleri de arttı. Gelecek yıl 2017 ikinci çeyrekteki gibi hızlı gelişen kredi baskısı başlamadığı müddetçe, kredi kaynaklı mevduat faizi artışı olmaz" dedi ve ekledi:
"Ama swap faizlerinde hareketlilik var, eylülden bu yana bir yükseliş söz konusu. Kurdaki yükseliş nedeniyle yabancıların pozisyonlarını küçültmesi sonucu swap faizleri yükseldi. Bu da şunu gösteriyor; mevduat faizleri üzerinde bu yılbaşında artan kredi hacmine bağlı olarak yükseliş olmuş, son aylarda ise piyasada risk algısındaki bozulma neticesinde swap faizleri yukarı gitmişti. Yani her iki fonlama maliyeti de birbirine yaklaştı. Önümüzdeki günlerde piyasa kurları ve swap faizleri ile beraber enflasyon verileri mevduat maliyetlerinde etkili olabilir"
"Zarrab-Atilla davasının etkisi sınırlı olur"
Bankacılık sektörünün gündemindeki bir diğer konu da ABD'de devam eden ve İran yaptırımlarının ihlalini konu alan Zarrab-Atilla davasının Türk bankacılık sistemine yönelik olası olumsuz etkisi. Analistler dava sonucunda çıkabilecek kararlar ve sonrasındaki süreçlerin bankalara etkisinin çok büyük olmayacağını belirtiyor.
Bir bankacılık analisti "Burada önemli olan sürecin netlik kazanması. Çok büyük bir etki olmadan atlatılabilir. Çok anormal bir şey gelmedikçe piyasayı bozmayacaktır. Çünkü piyasa zaten bunu fiyatladı" dedi.
Ekonomi yönetimi de olası Türk bankacılık sistemi üzerinde etkili olabilecek gelişmeler karşısında gerekli tedbirleri alacaklarını ve bankaların yanında olduklarını söylemişti.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı