Deprem kuşağında yer alan ülkemizde bina denildiğinde aklımıza önce yapının depreme dayanıklı olup olmadığı geliyor. Oysa deprem dayanımı güvenli bir yapının sahip olması gereken pek çok önemli özellikten biri. Yapıların sadece depreme değil tüm doğal afetlere, yangın, sel gibi tehlikelere, rüzgar, nem, sıcak-soğuk gibi atmosferik şartlara da uygun tasarlanması ve oluşturulması gerekiyor. Çünkü ancak bu şekilde sağlıklı ve konforlu yaşam imkanı sunan, sürdürülebilir yapılara kavuşmak mümkün oluyor. Türkiye’deki mevcut binalara bakıldığında ortaya çıkan tabloda, 20 milyon konutun yüzde 45’i bu özelliklerin pek çoğunu hatta belki de hiçbirini taşımıyor. İşte bu noktada, doğru yönetilecek bir kentsel dönüşüm süreci umut ışığı oluyor. Tabi kentsel dönüşüm kadar kamuoyunun güvenli ve ideal konutla ilgili bilinçlenmesi ve konut alırken sorgulanması gereken noktalara dikkat etmesi gerekiyor.
Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya Konut Günü’nde açıklamalarda bulunan Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşıyor, bunun yanı sıra özellikle bu yıl ülkemizde hortumlar, deniz taşmaları, su baskınları gibi birçok olay yaşandı. Ve maalesef tüm bu doğal afet manzaralarının sonunda harap olmuş evler görüyoruz. Oysa binalar deprem ya da olası başka bir afet anında kaçılacak değil sığınılacak yerler olmalı.” şeklinde konuştu.
Kentsel dönüşümle 20 yılda 14 milyon yeni konut…
Güvenli yapıların kapısını açan en önemli anahtarlardan birinin kentsel dönüşüm olduğunu söyleyen Cafer Kara, “Kentsel dönüşümle ilk etapta 6 milyon konut yenilecek. 20 yılda ise hedef 14 milyon. Bu bizler için güzel bir şans, önemli olansa bu şansı iyi değerlendirebilmek. Kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu.
Bakış açısının odağına maliyet değil kalite yerleşmeli
İnşaat projelerinde üretimin yanı sıra kullanım ve dönüşüm süreçlerinin de göz önüne alınmaya başlandığını ifade eden Kara, kentsel dönüşümde sürdürülebilirlik, inovasyon ve Ar-Ge üçgeninde ilerlenirse sektörde kalite standartlarının yükseleceğini söyledi. Kara, bakış açısının odağına maliyetten öte kaliteyi ve sürdürülebilirliği yerleştiren bir yaklaşımla kentsel dönüşümün başarılı olabileceğini belirtti.
Tüketiciler iyi sorgulamalı, yapı denetimi sağlıklı işlemeli…
Tüketicilerin konut seçerken estetik değerlerle birlikte mutlaka statik değerleri de sorgulamaları gerektiğini ifade eden Cafer Kara, “Mühendislik, mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Unutulmamalı ki zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatı. Ayrıca yapı denetiminin sağlıklı işlediğinden de emin olmak gerekiyor.” dedi. Ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu ifade eden Kara, mümkün olduğu kadar yeni binaların tercih edilmesi gerektiğini de vurguladı.
Projeyi de inşa eden firmayı da iyi inceleyin…
“Ev alırken önemli olan noktalardan biri de projeyi inşa eden firmanın güvenilirliği ve geçmişidir.” diyen Cafer Kara, sadece görünen yüzeylere değil detaylara da dikkat etmek gerektiğine dikkat çekti. Kara, sonradan sürprizlerle karşılaşmamak için; “Konutun ses yalıtımı ya da zorunlu olan ısı yalıtımı var mı? Bina ve konutun inşaat malzemesinin kalitesi nedir? Projenin sosyal donatıları nelerdir? Mevcut aidat ne kadar?.” gibi soruların sorulması gerektiğini belirtti.
Ev de alın komşu da!
Proje genelindeki müşteri profili ile ileride komşu olunacağına dikkat çeken Kara, ev sahibi olunduğunda ortak alanların paylaşılacağı komşular, sosyal ve mutlu bir yaşam için önemli bir etken. Projenin müşteri profili doğru değerlendirilmeli ve yaşarken keyif alınabilecek bir sosyal çevre olup olmadığı gözlemlenmeli.” diye konuştu.
Kaynak: Habertürk
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı