Firmanızın faaliyetlerini anlatabilir misiniz?
Kardemir, 1937 yılında temelleri atılan ve 1939 yılında ilk Türk demirinin üretildiği fabrika. İsmiyle müsemma fabrika olarak adlandırılıyoruz. Türkiye’deki bütün ağır sanayi kuruluşlunun inşaatı ve bütün önemli projelerine kadar Kardemir’in çeliği yıllar boyunca kullanılmış. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren yaptığımız yatırımlar sonucunda 2018 yılına geldiğimizde yaklaşık 2 milyon 400 bin tonun üzerinde bir sıvı çelik üretim kapasitesine sahibiz. Bunu kademeli olarak önümüzdeki yıllarda 3,5 milyon tona çıkaracağız. Bu da dünya ölçeğinde bir üretim demek, çelik üretiminde. Üretimimizi arttırırken aynı zamanda üretimin içindeki katma değerli ürünlerin payını da arttırıyoruz. Şu anda mevcut ürünlerimiz kütük, inşaat demiri, profil, kangal, vasıflı çubuk, ray ve çok yakın bir zamanda da demir yolu tekeri imalatına başlayacağız.
Demir-çelik sektörü konusunda Türkiye’nin küresel pazardaki yeri nedir?
Türkiye dünyada 8. büyük çelik üreticisi. Dünyanın en büyük çelik üreticisi ise Çin. Tek başına yüzde 51’ini karşılıyor ihtiyacın. Türkiye, Avrupa kıtasında Almanya’dan sonra en büyük ikinci üretici olarak geliyor. Türkiye’de de bu anlamda ciddi bir dönüşüm gözlüyoruz, ülkede yaklaşık 50 milyon tonluk çelik üretimin kapasitesinin 35-35 milyon tonunu kullanılıyor. Kardemir dâhil birçok firmanın devam eden büyük yatırımları var. Önümüzdeki yıllar içerisinde Türkiye’nin dünya çelik üretiminde daha önemli sıralara gelmesi, daha yüksek paylar almasını hedefliyoruz. Gerçekten Türkiye sadece kendi piyasası için değil yakın bölge ve Avrupa için de vazgeçilmeyecek bir üretim tesisi çelik sektöründe.
Demir fiyatlarında ufak bir düşüş yaşanmış olsa da hala oldukça yüksek. Bunun ana nedenlerinden biri ise saf demirin yüksek bir oranını ülke içinde üretebilen Türkiye’nin, hurdayı Çin’den ithal etmesi... Siz neler söyleyeceksiniz bu durum hakkında?
Doğru. Öncelikle şunu söylemek lazım, son dönemlerde yaşanan inşaat demiri fiyat artışının en önemli neden genel olarak bütün ekonomiyi de olumsuz etkileyen kur hareketi oldu. İnşaat demiri ve çelik üretimi girdisinin büyük çoğunluğu dolar, demir cevheri, kömür, çıktısı da ? bazlı olduğu için ham madde fiyatlarındaki maliyet artışı direkt olarak inşaat demiri fiyatlarına yansıdı. Bugün itibariyle baktığımızda Çin ve Uzak Doğu piyasaları dâhil dünyadaki en ucuz çelik fiyatlarına sahip ülkelerden biri maalesef Türkiye. Ancak bu bile kurdaki yükselişin inşaat sektörümüzü olumsuz yönde etkilemesini değiştirmedi. Kurda yaşanan son düşüşler istikrar kazanırsa, biz demir fiyatlarının ? bazında biraz daha toparlanacağını, inşaat sektöründeki firmaların nefes alacağını düşünüyoruz. Umarız belediğimiz gibi olur.
Peki, kur artışının ters orantılı bir etkisi oldu mu sizce?
Şöyle, ihracat yapmamızı biraz daha kolaylaştırdı ülke olarak ama ham madde ve enerjide ithalata dayalı bir çelik ve sanayiye sahip olduğumuz için, kur artışı sektörü daha çok olumsuz etkiledi.
İnşaat sektörü krizden en büyük yarayı alan sektör oldu diyebiliriz. Konkordatoların da en fazla yaşandığı sektör yine inşaat sektörü… 2019 için beklentiniz ne yönde?
Öncelikli olarak çeşitli basın-yayın organlarından takip edebildiğimiz kadarıyla ya da inşaat sektöründen temsilcilerle görüştüğümüzde şunu görüyoruz
Türkiye’de inşaat sektörüyle uğraşan firma sayısına baktığımızda dünyada çok yukardayız. Farklı sektörlerden olup inşaat sektörüyle uğraşan çok fazla firmamız çok fazla müteahhidimiz var. Ciddi anlamda yurt dışından da ihale alıyoruz sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde de çok başarılı projeler yapıyoruz. Benim görüşüm, bu ekonomik durgunluk, şöyle sonuç verecek; firmalar biraz daha finansal yapılarını kontrol edecekler, biraz daha dengeli büyümeye çalışacaklar. İnşaat sektörünü en çok etkileyen şey bence demir fiyatlarından ziyade, kurdan kaynaklı ve genel ekonomik problemlerden dolayı banka faizlerinin çok yükselmesi oldu. Eğer konut kredisi faiz oranlar makul oranlara çekilirse ki sıfır evlerde buna yönelik kampanyalar yapıldı. İkinci el konutlarda da buna benzer çalışmalar yapılırsa ben inşaat sektörünün çok kısa zamanda toparlanacağına inanıyorum. Sonuçta biz çelik üretmeye devam edeceğiz, müteahhitlerimiz inşaat yapmaya devam edecek. Kamunun, devletimizin de desteğiyle ve sanayicilerimizin özverisiyle 2019 yılı korktuğumuz kadar olumsuz seyretmeyecek. Bununla ilgili gerekli önlemlerin alınacağına inanıyoruz.
Demir-çelik sektöründeki üretim olanakları konusunda teknolojik açıdan yeterli miyiz sizce?
Sektör özelinde baktığımız zaman, Türk çelik sanayinin özellikle son 10 yılda çok ciddi mesafeler kat ettiğini görüyoruz. Özellikle yurt dışında gittiğimiz fuarlarda birçok firmanın sadece çelik üretimi değil, çelik üretim teknolojilerinde de güzel yerlere geldiğini, Avrupa’da teknoloji üreten birçok büyük firmayla rekabet halinde olduklarını gururla görüyoruz. İlgili bakanlıklarımızın ve derneklerin de desteğiyle biraz daha koordine olmaya, birlikte olmaya ihtiyacımız var bu zor günlerde. Şimdi bugün itibariyle baktığımızda Türkiye’de kendi teknolojik imkânlarıyla çelik üretebilen, çeliğini geliştirebilen bir yapı oluştu. Yanlış hatırlamıyorsam 1000’e yakın Ar-Ge merkezi var şu anda. Çelik üreticisinin de Ar-Ge ürün geliştirme faaliyetleri devam ediyor. Almanya’dan sonra yine Avrupa’da Türkiye’nin teknoloji anlamında iyi bir konumda olduğunu söyleyebiliriz.
Ankiros/Annofer/Turkast Fuarı firmanız adına nasıl geçti?
İki yılda bir düzenlenen fuara düzenli olarak katılıyoruz Kardemir olarak. Biz sektörün önemli bir oyuncusuyuz, bu fuar da sektörün en önemli fuarlarından biri. Bugün üçüncü gün olmasına rağmen ciddi bir yoğunluk var. Gerek yurt içinden gerek yurt dışından birçok müşterimizi fuarda ağırlama şansımız oldu. Bu fuar moralimizi de yerine getirdi. Birçok sıkıntıdan bahsetmemize rağmen insanlar bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bizim sanayicimiz gerçekten çok özverili ve sıkıntılı durumlarda daha çok çalışmaya daha çok özveri göstermeye çalışıyor. Özet olarak şunu söyleyebilirim, bu fuarla birlikte bizim geleceğe bakışımız daha da aydınlandı, biraz daha umutlandık. Bu senenin son ayları ve önümüzdeki senenin Türk çelik sanayi ve ülkemiz ekonomisi için iyi geçmesini temenni ediyoruz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı