4 Kasım 1983'ten sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerindeki tazminat talepleri, uzlaşma yoluyla çözülemeyecek.
CHP, 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açmıştı.
Yüksek Mahkeme, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açılan davayı da bu davayla birleştirerek karara bağladı.
Davayı esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, 6111 sayılı Kanun'un iptali istenen 1983'ten sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerindeki tazminat taleplerinin uzlaşma yoluyla çözülmesine ilişkin geçici 2. maddesini Anayasa'ya aykırı buldu.
Kanun'un geçici 2. maddesi şöyle:
"Geçici Madde 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden ayrıca yüzde beş pay ayrılır."
İptal hükmü, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girecek.
Yüksek Mahkeme, 5999 sayılı Kanun'un 1956-1983 yılları arasında bedelsiz el konulan taşınmazlarla ilgili idare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde malik tarafından sadece tazminat davası açılabileceğine ilişkin hükümdeki "sadece" ibaresini de Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı