Her yıl 8 Mart'ta kutlanan Dünya Kadınlar Günü, sadece kadınların değil, tüm insanlığın toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalık yaratma ve güçlü mesajlar gönderme günü olarak ön plana çıkıyor. Bu özel gün, kadın haklarına ve eşitliğine adanmış bir tarihe sahip olmasının yanı sıra, günümüzde halen devam eden mücadelelerin bir simgesi olarak kabul ediliyor.
Eşitsizliğin neden olduğu kayıp 12 milyon dolar
Dünya Ekonomik Forumu'nun yıllık Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu, iş gücüne katılım ve gelir dağılımı konusundaki cinsiyet eşitsizliğinin küresel ekonomiye olan maliyetini vurguluyor. Dünya genelinde, bu eşitsizlik yaklaşık 12 trilyon dolarlık bir kayba işaret ediyor ve bazı ülkeler %35'e varan kayıplar yaşıyor. Özellikle ekonomik eşitsizlik, COVID-19 salgınıyla birlikte daha da derinleşti, liderlik rollerindeki kadınları ve gelir eşitsizliklerini olumsuz etkiledi.
Kadınların ekonomik olarak güçlenmesi için 5 unsur gerekli
Birleşmiş Milletler, kadınların ekonomik güçlenmesini hızlandırmak için önemli beş unsurun altını çizdi. İlk olarak, küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal desteklenmesi, kadın girişimcilerin işlerini büyütme potansiyelini artırabilir. Finansal kaynakların yanında kadınların arazi, bilgi, teknoloji ve doğal kaynaklara da erişebilmesi önem arz ediyor.
İkinci unsur, kadınlar için özgürlük, eşitlik ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmayı içeriyor. Kayıt dışı ekonomideki kadın istihdamının azaltılması, ödeme şeffaflığı ve eşit maaş gibi adımlarla cinsiyet eşitsizliğine karşı önlemler alınabilir. Ayrıca, bilim, teknoloji ve mühendislik gibi sektörlerde kadın temsilinin artırılması hedeflenmeli.
Üçüncü unsur, kadınların ev işlerine harcadığı zamanın eşitsizliğini ele alıyor. Bu kapsamda kadınların erkeklere göre ev işlerine ortalama 3 kat daha fazla zaman harcadığı belirtiliyor. Bu da eşitsizliği artırırken, kadınlar ve kız çocuklarının eğitim için zamanını ve fırsatlarını kısıtlıyor.
Dördüncü unsur, kadınların güvenliğini iş yerinde ve evde sağlama amacını taşıyor. Şiddetle mücadeleyi içeren politika ve programlar desteklenerek, kadınların ekonomik katılımını engelleyen şiddetin önüne geçilebilir. Kadına şiddetin küresel maliyetinin en az 1,5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
Son olarak, beşinci unsur, insan haklarını vurguluyor. Adaletsiz ekonomik sistemlere karşı mücadele edilerek, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılıkla mücadelede etkili adımlar atılması hedefleniyor. BM'nin belirlediği bu beş unsur, kadınların ekonomik güçlenmesi için kapsamlı bir strateji olarak dikkat çekiyor. BM'ye göre, krizlerden etkilenen ülkelerde yaşayan kadın ve kız çocuğu sayısı 2022'de 614 milyona ulaştı. 2017'ye göre bu sayı yüzde 50 artış gösterdi.
Dünya Ekonomik Forumu, bu soruna çözüm bulmak için ekonomik cinsiyet eşitsizliğini ele alan yasal düzenlemeler ve işyeri politikalarını geliştirmeye odaklanan Cinsiyet Eşitliği Hızlandırıcıları üzerinde çalışıyor. Arjantin, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Honduras, Meksika ve Panama gibi ülkeler, bu hızlandırıcıları benimseyerek 867.318 kadının ekonomik fırsatlara erişimini artırmaya çalışıyor. Bu çabalar, Inter-American Kalkınma Bankası'nın da (Mısır, Ürdün, Kazakistan, Kenya ve Japonya ile ortaklık) desteğiyle sürdürülüyor.
Ancak, toplumsal cinsiyet eşitliği için yatırımların yetersiz olduğu bir gerçek. BM'nin uyarısına göre, çatışmalar ve fiyat artışları, 2025 yılına kadar ülkelerin yüzde 75'inde kamu harcamalarında kesintiye neden olabilir, bu da kadınları ve temel hizmetleri olumsuz etkileyebilir. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve 2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine ulaşabilmek için yılda 360 milyar dolarlık ek yatırıma ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Her 10 kadından biri aşırı yoksul
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, 2022'de dünyada çalışma çağındaki nüfus içerisinde kadınların oranı yüzde 50,2'ydi. Kadınların aynı yıl istihdamdaki payı yüzde 39,7, yönetim alanındaki oranı da yüzde 27,5 olarak belirlendi.
Küresel olarak iş gücü kapsamındaki cinsiyet farklılığı 1990'dan bu yana yüzde 30 civarında seyrediyor. Erkeklerin katılım oranı yüzde 80 civarındayken kadınlarınkinin yüzde 50 olduğu belirtiliyor.
Cinsiyet ayrımı konusunda maaş farklılığının da yüzde 20 olduğu tahmin ediliyor. Bu da çoğu kadının erkeklerin kazandığının yalnızca yüzde 80'ini kazandığı anlamına geliyor.
BM'ye göre, her 10 kadından biri aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Ayrıca küresel olarak 2,7 milyarın üstünde kadın erkeklerin tercih ettiği aynı işi yapma konusunda yasal olarak sınırlandırılmış durumda bulunuyor.
Kadınların istihdam oranı yüzde 30
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az. TÜİK verilerine göre Türkiye'nin kadın nüfusu 42 milyon 638 bin 306 kişi oldu. Kadınların istihdam oranı yüzde 30,4, erkeklerin ise yüzde 65 olarak gerçekleşti. Tüm eğitim düzeylerinde kadınların erkeklerden daha az maaş aldığı tespit edildi. Bu durum, kadınların ekonomik hayata katılımında karşılaşılan zorlukları gözler önüne seriyor. İşgücüne katılım oranları bölgeler arasında önemli farklılıklar gösteriyor ve bu da ekonomik cinsiyet eşitsizliğinin yerel dinamiklere bağlı olarak nasıl değişebileceğini gösteriyor.
Demir çelik sektörü gibi geleneksel olarak erkek egemen endüstrilerde, kadınların liderlik rolleri ve bilgi birikimi ile artan bir varlık göstermesi, ilerlemenin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu sektördeki güçlü kadınları anmak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün anlamını pekiştiriyor.
Tarihi kadın hakları mücadelelerine dayanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların eşitlik ve adalet için verdikleri mücadelenin bir simgesi olarak kutlanıyor. Ancak, bugünün anlamı sadece geçmişte yaşanan acı olayları hatırlamakla sınırlı değil; aynı zamanda gelecek nesiller için daha adil ve eşit bir dünya için devam eden bir mücadelenin sembolüdür.
Bu yıl BM'nin belirlediği tema olan 'Kadınlara Yatırım Yapın: İlerlemeyi Hızlandırın', toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı daha fazla farkındalık yaratmak, yatırımları artırmak ve kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda daha etkin bir rol oynamasını teşvik etmek adına güçlü bir çağrıdır. Unutmayalım ki, eşitlikçi bir dünya hepimizin sorumluluğundadır ve bu mücadelede bir adım atmak, geleceği şekillendirmek anlamına gelir.
SteelRadar olarak, demir çelik sektöründeki güçlü kadınların öykülerini sizlerle buluşturduk. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel hazırladığımız içeriğimizde, sektördeki başarılı kadınların ilham verici yazılarını ve deneyimlerini keşfetmek için tıklayabilirsiniz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı