John Pawson’ın bir Barbican dairesinin yakın zamanda yenilenmesi ve Londra'daki yeni Tasarım Müzesi mekanı gibi projelerde sergilediği özgün minimalist tarzı, kendi kişisel zevkinin bir uzantısıdır.
John Pawson "Başkaları için evler tasarlarken kendimi düşünüyorum" dedi. "Sanırım insanlar yaptığım işten hoşlandıkları için geliyorlar” dedi.
Tasarım öncesi alan üzerinde bir çiftlik evi ve bir ahırla birlikte kulübe vardı. John Pawson, 45 metreden uzun bir ev yaratmak için ahırı çiftlik evine katarak binaları dönüştürdü.
Evin bu kadar uzun olması üzerine, binanın her iki ucuna birer mutfak ve ayrı olan konukevine üçüncü bir mutfak yerleştirmeye karar verdi.
John Pawson ve hevesli bir aşçı olan eşi Catherine Pawson, Home Farm'a dayanan bir yemek kitabı da yazıyorlar.
Yaz aylarında, yiyecekleri dışarı çıkarmak istiyorlarsa, çoğunlukla meyve bahçesine ve gölete yakın olan ahır ucundaki mutfağı kullanıyorlar.
Kışın, her ikisinde de şömine bulunmasına rağmen, çiftlik evinin sonundaki daha küçük, daha rahat mutfağı kullanıyorlar.
Ancak, Pawson'ın en sevdiği oda kilerdir. Pawson kilerle ilgili olarak “Oldukça güzel. Görünür destekleri olmayan beyaz mermer rafları var” dedi.
Ailesini barındırmak için Home Farm’ı tasarlayan John Pawson için bir alan duygusu yaratmak önemliydi.
Pawson “Evimizi üç yetişkin çocuk için de çekici kılmak istedik, böylelikle çocuklarımız bizi daha çok ziyaret eder ve onları daha fazla görebilirdik. Ve gerçekten düşündüğümüz gibi oldu” dedi. “Hepsi aynı anda gelseler bile insanlardan uzaklaşmak için evde yeterince yer var” diye açıkladı.
John Pawson, ahıra ve çiftlik evine katılmak için kullanılan katmanlı beton gibi binaya yapılan yeni eklemeler için tamamlayıcı ama çağdaş malzemeler seçti.
Pawson “Cotswold taşına benzer renkli yerel bir agrega bulduk, ancak modern betondan ve şeritliydi. Zemin içinse içerisinde aynı ton griler olan beton bir terrazzo kullandık” dedi.
Karaağaç, 17. yüzyıl çiftlik evinin orijinal ahşap unsurları için kullanılıyordu, ancak 1960'larda Hollanda Elm hastalığının ortaya çıkmasından bu yana kıt hale geldi.
John Pawson'ın görevlendirdiği kereste şirketi, hastalığı kontrol altına almak için kesilen bazı Elm ağaçlarını kaynak olarak kullanmayı yönetmişti ve bunlar da evin mutfak döşemelerinde kullanıldı.
Boya yerine duvarlar ve tavanlar için nefes alabilen kireç sıva kullanıldı, bu da soluk ve minimal iç mekanlara katkıda bulunan pratik bir karardı. John Pawson, "Kireç sıva bize bir çeşit güzel, pembe-beyaz bir renk sağladı" dedi.
John Pawson sadece mimari kararlardan sorumluyken, Catherine Pawson iç dekorasyonda daha fazla söz sahibiydi. Pawson “"Açıkçası, Catherine çok güçlü görüşlere sahipti” dedi.
John Pawson kanepelerden hoşlanmadığını ve onları "hantal" bulduğunu belirtirken, belirli koşullar altında ev ortamında kullanılabileceğini kabul ettiğini itiraf ediyor. Pawson kanepe konusunda “Öğle yemeğinden sonra üzerlerinde uyumayı oldukça seviyorum. Catherine oldukça basit bir 18. yüzyıl İsveçli Gustavian kanepesi satın aldı ve üzerinde uyumaya elverişli de” dedi.
İç mekanlarda Pawson, imzasını taşıyan minimalizmi elinden geldiğince sürdürdü.
Pawson “Evde gerçekten çok az şey var. Sanırım ben buna alışkınım, ama gelen misafirler etrafa baktıklarında insanların yüzlerini görebilirsiniz. Evde fazladan hiç bir şey yok. Sadece oturmaya yetecek kadar koltuk, aydınlatmaya yetecek kadar aydınlatıcı var” diye sözlerine devam etti.
Pawson, yedi yıl önce projeyi aldığında Home Farm'ı sadece çalışmak için kullanmayı planlasa da, yarattığı rahatlatıcı atmosfer fazlasıyla kapsayıcıydı.
Pawson evin atmosferini şu şekilde açıkladı, “Dışarısı o kadar sessiz ki yol gürültüsü bile yok. İçeride ise tüm mekanik sesleri bastırdım. Eve gider gitmez her şeyi de kapatıyorum. Mükemmel bir şey. Masaj yaptırmak kadar rahatlatıcı.”
Pawson çiftinin ana evi, King's Cross'taki ofisiyle birlikte tasarladığı Londra'daki Notting Hill'dedir.
John Pawson, ofisini 1981'de Londra'da kurdu. Mimarlık eğitimini hiçbir zaman resmi olarak tamamlamadı, bu nedenle Birleşik Krallık'ta resmi olarak bir mimar olarak tanınmıyor. Kısa süre önce Almanya'da bisikletçilerin dinlenebileceği ahşap bir şapel tasarladı ve Tel Aviv'deki bir manastırı otele dönüştürdü.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı