Büyük acılara neden 30 Ekim’deki depreminin üzerinden iki ay bile geçmeden kamuoyu dikkatinin bu konudan uzaklaştığını hatırlatan Jeojizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer Egeli Gazete’ye geçen hafta yaptığı açıklamada ciddi uyarılarda bulundu. Öziçer, özellikle İzmir Körfezi ile ilgili ciddi uyarılarda bulunarak, “Körfez adeta fokurduyor, 4 diri fay zonu var. Mutlaka incelenmeli” dedi. Öziçer’in açıklamalarının üzerinden 1 hafta bile geçmeden bugün saat 16.40’da Urla açıklarında Körfez’de meydana gelen 4.3 büyüklüğündeki deprem durumun ciddiyetini bir kez daha hatırlattı.
Ciddi uyarılar
Son 5 yılda İzmir’de meydana gelen 5.0 ve üstü büyüklükteki depremlerin tümünün İzmir Körfezi’nde ve Ege Denizi’nde meydana geldiğini hatırlatan Öziçer şöyle konuştu: “İzmir’de büyük acılara neden olan 30 Ekim’deki depremin merkezi de Ege Denizi’ydi. Bu bize çok güzel bir uyarıda bulunuyor. O da İzmir Körfezi’nin fokurdadığıdır. ‘gel beni incele’ gel beni araştır” yoksa sizin başınıza bela olacağım diyor. Başta MTA ve DEÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü olmak üzere birçok araştırmacı tarafından yapılan çalışmalar sonucunda İzmir Kent Merkezi ve çevresinde karada belirlenen diri fayların dışında İzmir Körfezi’nin içinde, Gülbahçe Körfezi’nde ve Foça açıklarında yapılan jeofizik çalışmalarla, deniz tabanında izleri gözlenen ve gömülü birçok faydan oluşan 4 diri fay zonunun belirlendiğini söyleyebiliriz. Aynı sismik çalışmalar kapsamında deniz tabanında gaz çıkışlarının konumları belirlenmiş ve bu noktaların özellikle fayların hareketliliğinin izlenmesi açısından büyük önem taşıdığı ve ilerleyen dönemde mutlaka deniz tabanına yerleştirilecek cihazlar ile oluşturulacak olan sürekli izleme istasyonları ile takip edilmesi gerekmektedir.”
Halen hiç çalışılmayan alan var
Ayrıca Uzun Ada’nın hemen doğusunda bulunan ve İzmir Fayı ile Uzun Ada Fayı’nın arasında kalan bir alanın halen çalışılmadığı ve mutlaka incelenmesi gerektiğini vurgulayan Öziçier, “ Başta sonar ve sismik yansıma olmak üzere yapılacak deniz jeofiziği çalışmaları yardımıyla yüzeyaltındaki gömülü fay hatlarının ve zemin özelliklerinin santimetre mertebesinde hassasiyetle belirlenebildiği Şubemizce ifade edilmektedir. İşte bu riskler ve bu riskleri aza indirecek çözüm yöntemleri var iken İzmir için planlanan tüm yapısal projelerde bu çalışmaların uygulanması olmazsa olmazımız durumundadır. Hepimiz İzmirin gelişmesini istiyor ve bu konuda projeler üretiyoruz. Ancak İzmir’in en büyük gerçeği Deprem kenti olması ve bu gerçekle yaşamayı bilmemiz gerektiğidir. Bundan dolayı İzmir için yapılacak tüm yatırımlarda mühendislik yapılarının güvenliği için bunların gerek karada gerekse denizde uygun Jeofizik yöntemlerle incelenip ona göre projelerin üretilmesi olmalıdır” dedi.
İzmir’in riskleri fazla
Birçok kişinin İstanbul depreminden bahsettiğini ancak İzmir’de meydana gelebilecek yaklaşık 6.5 büyüklüğünde bir depremin daha ciddi yıkıma neden olacağının görüldüğünü hatırlatan Öziçer şu bilgileri verdi: “Belki İzmir’in tektonik yapısından kaynaklı bir İstanbul depremi kadar büyük bir deprem beklenilmiyor ancak risklerimiz fazla. Yapılaşmanın en fazla olduğu zemin çok kötü, yapılarımız yaşlı, üstüne de kaçak yapılaşma da artınca riskler artmaktadır. Sayıştay verilerine göre İzmir’de yapıların %65’i kaçak yapıdır. Çevre Şehircilik Bakanının tespitine göre İzmir’de yapıların %60’ı risklidir. Yani mühendislik hizmeti almamış on binlerce bina var demektir.”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı