Son dönemde inşaat sektörünün iç piyasada yarattığı mesnetsiz spekülasyonlar, inşaat çeliği ithalatında gümrük indirimini beraberinde getirdi. Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de düşük fiyatlı, TSE sertifikası olmayan ve kalitesiz inşaat çeliği ithalinden endişe duyan Türk çelik sektörü temsilcileri, ithal edilen ürünlerin ihtiyaç duyulan kalite standartlarına uygunluğunun gümrüklerde tam olarak kontrol edilmemesi ihtimaline dikkat çekti. Sektör, kalitesiz inşaat çeliği ithalatının ve bu ürünlerin inşaatlarda kullanılmasının önüne geçilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini düşünüyor.
Türk çelik sektörü; ucuz, kalitesiz, TSE sertifikası olmayan ve standart dışı inşaat çeliği ithalatının engellenebilmesi için iki yol öneriyor. İlki, ihracatçı ülke sanayicilerinin TSE sertifikasını almış olması, inşaat çeliğinin TSE708 standardına uygunluğunun denetlenmesi ve standardın koşullarını karşılamayan, TSE sertifikası olmayan ürünlerin Türkiye’ye girişine izin verilmemesi. İkincisi ise 480 $/ton minimum ithalat fiyatı üzerinden ithalata gözetim uygulaması getirilmesidir. Bu tedbirler alınmadan yalnızca gümrük vergilerinin indirilmesi ise kalitesiz ve standart dışı inşaat çeliği ithalatının hızla artırır ve Türkiye’ye ciddi zararlar verir.
İnşaat sektörü temsilcilerinin gümrük vergisi indiriminden sonra hiçbir mazeretleri kalmadığını açıklayan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Müteahhitlerin istedikleri gelişme oldu ve ithalat yapmaya bir engel kalmadı. Ancak burada önemli bir nokta var. Deprem kuşağında olmamız nedeniyle ithal edilecek ülkelerden gelen çeliğin kalitesi çok önemli. Bizim üretim tesislerimiz TSE belgeli, çeliğimiz ise TSE708 standardına göre üretiliyor ve inşaat sektöründe de güvenle kullanılıyor. Ancak yurtdışından gelecek bu ürünlerin Bakanlığın belirleyeceği akredite kuruluşlarda test edilmesi gerekiyor. Avrupa’da gümrük sıfır olarak gelen malların da kalitesinin kesinlikle araştırılması lazım. Örneğin deprem bölgesinde olmayan Kuzey Afrika’daki bazı ülkeler için Fransız AFNOR standardına göre üretilen malları veya Avrupa ülkelerinde satılma şansı olmayan ürünleri ülkemize satmaya kalkabilirler. İthal edilecek ürünlerin ihtiyaç duyulan kalite standartlarına uygunluğunun kontrol edilmesi şart. Standart dışında kalan çelik ürünlerinin yurda girişinin engellenmesi için acil tedbir alınmalı. Aksi takdirde ülkemiz zarar görebilir” dedi.
Müteahhitlerin referandum sonrasında bir anda artan taleplerini yetiştirmek için tam kapasite ile çalışmaya organize olduklarını belirten ÇİB Başkanı Namık Ekinci, ‘’Talep arttıkça puant saatte çalışıyoruz. Bu durum maliyetlerimize 25 - 30 dolarlık ilave bir yük getiriyor ve biz de fiyatlarımıza yansıtmak mecburiyetinde kalıyoruz. Bizler plansız talepleri karşılamak için elektriğin daha pahalı olduğu saatlerde zararına çalışamayız. Çalışmamız doğrultusunda ise bu bedelin müteahhitler tarafından ödenmesi gerekir. Çünkü biz maliyetleri eski haline döndürmeye kalkarsak işçi çıkarmamız gerekir” diye konuştu.
Namık Ekinci şu sözlerle açıklamalarına son verdi: “Biz serbest rekabet kuralları çerçevesinde sağladığımız kazançlarımızla devamlı yatırım yapan bir sektörüz. Kazançlarımız azalırsa sektöre yatırım da yapamayız. Bir inşaatın yapımında metrekare başına ortalama 50 kg inşaat çeliği kullanılmaktadır. Hurda fiyatları ve kur artışından etkilenen sektörümüz, bu faktörleri inşaat çeliği rakamlarına yansıtmış olsa da inşaatlarda metrekare başına yalnızca 3 dolarlık bir artış söz konusudur. Bu da satış fiyatları içinde binde 1 veya 2 artışa tekabül ediyor. Bu artışın göz ardı edilebilir olduğu ve müteahhitlerin satış fiyatlarına olumsuz herhangi bir etkisi olmadığı aşikar. Bununla birlikte müteahhitler referandum öncesinde olduğu gibi bugün de ürün almamaya devam ediyorlar. Dünyanın en ucuz, en kaliteli inşaat çeliğini kullanan Türk müteahhitlerin şikâyetlerini anlayamıyoruz.”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı