Kurulduğu 2007 yılından beri Ankara başta olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kalite, estetik ve fonksiyonel tasarım felsefesiyle ürettiği sabit ve hareketli mobilya tasarımları ile pek çok projeye imzasını atan Arcora, mekana ve kişiye özel mobilya tasarımları ile göz dolduruyor. Tasarımlarında içinde yaşayanlar için yüksek yaşam kalitesini ve konforu hedefleyen Arcora, sıfır hatalı üretim ve satış sonrası servis hizmetleri ile sürekli kendini yenileyip, geliştiriyor. Arcora Mobilya Şirket Kurucusu Gökhan Uysal ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi tanıyalım….
İlk ve orta öğrenimimi Ankara Arı Koleji’nde, Lisans eğitimimi ise Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde tamamladıktan sonra, Colorado State Üniversitesi’nde İşletme üzerine yüksek lisans yaptım. Eğitimlerin ardından Amerika’da başladığım iş hayatım da okuduğum okullar kadar beni ben yapan tuğlalardı.
2000 yılında yüksek lisans için Amerika’ya gittim. Colorado’da eğitimimi tamamladıktan sonra Texas eyaletine taşınarak özel bir firmada satış sorumlusu olarak çalıştım. Üniversitede hayallerini kurduğum; ‘hangi alanda olursa olsun kendi işimi yapmalıyım’’ düşüncesi bu dönemlerde iyice arttı. Houston,Texas’ta “Prodigy Imports” ve “The Men’s Room” adları altında 2 şirket kurarak Amerika’da ticaret hayatına başladım. Bir şirketim perakende sektöründe hizmet veriyordu; yani mağazacılık yapıyordum. Diğer firmam ise ithalat firmasıydı ve çeşitli ülkelerden dekoratif ürünler getirip toptan olarak satıyordum.
Arcora mobilyanın kuruluş serüveni nasıl oldu?
Şirketimiz 2007 yılında tesadüfen kuruldu diyebilirim…. Türkiye’ye döndüğümde evimi yaptırdığım bir mimarla iş ilişkimiz önce arkadaşlığa sonrada iş ortaklığına dönüştü. Ahşaba olan ilgim arttıkça, diğer işler ile uğraşmak yerine kendimi gün boyu mutfak ve banyo dolapları tasarımlarını incelerken buldum. 2009 yılında da ortağımla yollarımı ayırıp ahşap atölyemi kurdum. Ve o günden sonra da evlere, ofislere, restoranlara, otellere hatta camilere kısacası aklınıza gelecek her mekana ahşap uygulamaları yapıyoruz. İnsanlar, bizim sadece son kullanıcılara hizmet verdiğimizi düşünüyor ama biz Ankara’da birçok mimarlık firmasına ve müteahhite de ürün veriyoruz. Birçok kurumun bu anlamda çözüm ortağı oluyoruz .
Peki tasarım süreçleri nasıl ilerliyor?
Gelen müşteriyi genelde ben karşılarım. Ne hayal ediyorlarsa anlamaya çalışırım ve sonra proje yöneticisine yönlendiririm. Bu aşamada müşterinin tüm tasarım, fiyatlandırma, imalat ve montaj süreciyle bu arkadaşımız ilgilenir. Ekibimizde her daim konusuna hakim mimar ve/veya mühendis arkadaşlarımız bulunmaktadır. 2000 metrekarelik kapalı bir alanda ustalarımız yerli ve ithal makinalar ile üretimlerimizi yapıyorlar .
Herkesi memnun etmek zor olmuyor mu?
İşimiz öncelikle çok sabır gerektiriyor. Herkesi memnun etmek imkansız derler ama bizim meslekte öyle bir şey yok. Herkesin memnun olmasını hedefliyoruz. En ufak bir memnuniyetsizlik başarısızlığın kendisidir. Hem tasarlayacaksınız hem de bunu üretip canlı-kanlı alıp mekana montajını yapacaksınız.
Çok keyifli bir iş ama çok zor… Tasarımları da üretimi de müşterimizle birlikte yapıyoruz. Detaylara bakmasını, kumaşları, renkleri aksesuarları birlikte seçmeyi arzu ediyoruz. İmalatın her aşamasından haberlerinin olmasını sağlıyoruz. Zamanla müşteri-imalatçı ilişkimiz dostluğa dönüşüyor.
Tasarımlarınızı, son trendlere göre mi şekillendiriyorsunuz?
Trend kavramı sadece ülkemizde değil dünyamızda da yanlış algılanıyor. Trend adı altında tüm mekanlar birbirinin aynısı olmaya başladı. Kopyala yapıştır yapmadan,altına kendi imzanı atabilmek gerekiyor. Biz de Arcora’da yılda birkaç kez kendimizi yeniliyoruz. Mobilya ve tasarım fuarlarını takip edip, kendimize sürekli yeni başlangıç noktaları belirliyoruz. Eğer kendimizi yenilemezsek hep aynı noktada kalırız. Oysa biz gerçek bir sanat icra ediyoruz.
Gelecekle ilgili hedefleriniz neler?
Ben güzel işler yapmaya devam etmek istiyorum. Çünkü her biten güzel iş tadını da, keyfini de, gururunu da, bereketini de ve bir sonraki işi
Ülke olarak zor zamanlardan geçtik ve geçiyoruz. Bu süreçleri nasıl yönetiyorsunuz?
İş hayatı hayatta kalabilme savaşıdır. Güven hissettirebilmektir. Pes etmemektir. Bu dönemde KOBİ’ler büyük önem arz etmektedir. KOBİ’ler için de bu süreçler doğru finans yönetimi, doğru ilişkiler ve markalaşmadan geçiyor. Bu zor zamanlar aslında bizleri çok daha yaratıcı insanlar haline getiriyor.
Haber: Gülçin Sezen Karaegemen Soylu
Yayınlayan: Nihal Özken
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı