Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) bu ayki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz koridorunun üst bandında 50 ila 100 baz puan artış olacağı yönünde piyasa beklentisi oluştu.
Son aylarda küresel piyasalarda Fed'in varlık alımını azaltacağına yönelik açıklamalar ve gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarının hızlanmasıyla özellikle faiz oranlarının yükselmeye başlaması ve gelişmekte olan ülkelerin yerel parasının dolar karşısındaki değer kayıpları Merkez bankalarının politika değişikliğine gitmesine neden oldu.
Türkiye'de gösterge tahvilin bileşik faizinin çift haneli seviyelere yaklaşması ve dolar/TL kurunun tarihi zirveleri görmesi üzerine TCMB Başkanı Başçı'nın sözlü müdahalaleri ve döviz satım ihaleleriyle kurdaki oynaklık azaltılarak dolar/TL kurunun 2,00'nin üzerine çıkmasına engel olundu.
TCMB Başkanı Erdem Başçı'nın "Faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adım 23 Temmuz 2013 tarihli Kurul toplantısının gündemine alınacaktır" açıklaması üzerine piyasa bu ayki PPK toplantısına odaklandı.
Analistler, PPK toplantısında yüzde 6,5 olan Merkez Bankası borç verme faiz (faiz koridorunun üst bandı) oranında 50 ila 100 az puan artışa gideceği yönünde görüş bildiriyor.
AA Finans'ın 15 ekonomistin katılımı ile gerçekleştirilen "PPK Beklenti Anketi" sonuçlarına göre ekonomistler yüzde 4,50 olan politika faizinde ve yüzde 3,50 olan borçlanma faizi oranında (faiz koridorunun altı) değişiklik beklemezken, yüzde 6,50 olan borç verme faiz oranında artış bekliyor.
Ankete katılan 15 ekonomistten 7'si TCMB'nin yüzde 6,50 olan borç verme faiz oranında (faiz koridorunun üst bandı) 100 baz puan, 6'sı 50 baz puan ve 2'si 75 baz puan artış olacağını yönünde görüş bildirdi. Borç verme faiz oranında değişiklik bekleyen ekonomistlerin beklentilerinin medyanı ise 75 baz puan oldu.
-"Negatif reel faiz olağanüstü bir durum ise, yaşadıklarımız normalleşme"
Bu ayki PPK toplantısında piyasa beklentisinin altında ya da üzerinde bir kararın çıkması halinde piyasanın nasıl tepki vereceği ve Merkez Bankasının yeni normalde izleyeceği politikaların nasıl şekilleneceğine dair analistler AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi, piyasaların ortalama beklentisinin Merkez Bankasının, faiz koridorunun üst bandında 50 ila 100 puan arasından faiz artırımı yapması olduğunu belirtti.
Kendi beklentisinin 100 puan faiz artışının olması yönünde olduğunu söyleyen Gelberi, "Bunun yanında, politika faizi ve koridorun alt bandında bir değişiklik beklemiyorum. Beklentinin üzerinde faiz artışı Türk Lirasının değerlenmesine, aksi durum ise değer kaybetmesine neden olacaktır" dedi.
Ayrıca, Merkez Bankasının yapacağı faiz artışını bir kerede veya zamana yayarak yapacak olmasının da önemli olduğuna işaret eden Gelberi, şunları kaydetti:
"Tahminim, faiz artışını bir seferde yapıp, gelecek aylar için net sinyal vermeyeceği yönündedir. Hazine tahvil faizleri üzerinde de etkisi olacaktır. Özellikle kısa vadeli yabancı yatırımcıyı tatmin edecek bir kararın çıkması durumunda, Tahvil faizlerinde bir miktar düşüş görebiliriz."
Gelberi, Fed’in varlık alımı suretiyle piyasaya verdiği parayı azaltacağı beklentisi ve bu tarihin yaklaşması nedeniyle, dünyada bir süredir devam eden negatif reel faiz döneminin sonuna gelindiğine dikkati çekti.
Bundan, Türkiye’nin ve diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin etkilediğini söyleyen Gelberi, "Gelişmiş ülkelerde oluşan reel faizin biraz üzerinde bir oranın bizim gibi ülkelerde istikrar kazanması normal karşılanmalı. Aslında, negatif reel faizlerin olağanüstü bir durum olduğu kabul edilirse, yaşadıklarımızı normalleşme olarak kabul edebiliriz" değerlendiresinde bulundu.
-"Yıl sonuna kadar üst bantta toplam 200, para politikası faizinde ise toplam 100 baz puan artırım bekliyoruz"
ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren ise, piyasanın beklentisinin altında bir faiz arttırımının özellikle kur cephesinde tedirginlik/baskı yaratabileceğini belirterek, "Biz banka olarak 50 baz puan artırımı ve önümüzdeki aylarda benzer artırımların devam etmesi olasılığını bugün itibarıyla daha yüksek görüyoruz" dedi.
Dağdeviren, ancak öngörülerinin TCMB Başkanı Başçı'nın 15 Temmuz’daki açıklamasından da görüldüğü üzere bu oynaklık riskinin farkında olan Merkez Bankasının açıklamasında ileriye yönelik politika görünümüne dair güven verici bir sinyale yer verebileceğini şeklinde olduğuna dikkati çekti.
Bugün itibarıyla verilerdeki gelişimin Merkez Bankasının biraz esnek kalmayı tercih edebileceğine işaret ettiğini belirten Dağdeviren, şöyle konuştu:
"Bu da bir miktar piyasa oynaklığı açısından risk yaratıyor diyebiliriz. Tabii önümüzdeki hafta piyasanın vereceği tepkide yurt dışında ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin seyri ve genel olarak gelişmekte olan ülkelere bakış da etkili olacak. Nitekim Merkez Bankasının üst bantta beklenen artırımın aslında TL’nin (yerel piyasaların) negatif ayrışmasına engel olmak, beklentileri kontrol altına almak amacıyla atılan bir adım olduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır. Bu bağlamda da ancak Merkez Bankasının beklenenden çok çok daha güçlü bir sıkılaştırma yapması halinde bunun TL’yi bir miktar diğer ülke para birimlerinden pozitif ayrıştırmasını bekleyebiliriz. Sonuçta para politikasına güvenin küresel ölçekte “yeni normal”de güçlendirilmesi gerekiyor, piyasanın bu yöndeki algısı genel olarak fiyat hareketlerini de etkileyecektir."
Dağdeviren, kurum olarak bu yıl Fed’in tahvil alımlarını azaltma olasılığının yüksek olduğunu, dolayısıyla ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükselişin aynı ivme ile olmasa da yılın kalan döneminde devam edeceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Eğer gelişmekte olan ülkelere karşı yıl başından bu yana görülen ve mayıs ayının ikinci haftasından itibaren biraz panik havasına dönen negatif algının tamamen ortadan kalktığı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerinin yeniden çok güçlendiği bir dönem olmayacaksa, MB’nin kademeli faiz artırımlarına devam edeceği bir görünüm öngördüklerini anlatan Dağdeviren, "Spesifik olarak yıl sonuna kadar üst bantta toplam 200 baz puan, para politikası faizinde ise toplam 100 baz puan artırım bekliyoruz. Zorunlu karşılıklardaki artışın devam etmesi ise kredi büyümesinin ve sermaye girişlerinin seyrine bağlı olarak değişecektir" dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı