Eurofer 12 Kasım'da Avrupa Komisyonu'ndan, çelik hurdasının stratejik bir ikincil hammadde olarak tanınmasını, AB Atık Sevkiyat Yönetmeliği'nin revizyonunun sıkı uygulanmasını ve üçüncü ülkelerdeki çevre standartlarına uyum sağlanmasını istedi. Ayrıca, sürdürülebilir ve çeşitli hammadde tedariki için ikili serbest ticaret anlaşmalarının kullanılmasını, karşılıklı piyasa erişiminin sağlanmasını ve yasa dışı ihracat yasaklarının kaldırılmasını talep etti.
AB hurda tüketiminin önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması beklenildiği belirtilirken; Eurofer, AB’nin sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu bir şekilde katkıda bulunmasını sağlamak amacıyla, çevresel ve sosyal standartları karşılamayan üçüncü ülkelere yapılan hurda ihracatının kısıtlanması gerektiğini belirtti.
Dünyanın en büyük demir hurdası ithalatçısı olan Türkiye'nin yıllık ticareti, son beş yılda toplam ihracat hacminin yarısından fazlası ile üçte ikisi arasında değişmiştir. Türkiye'nin demir-çelik sektörü Avrupa Birliği (AB) ile önemli bir ticaret ilişkisine sahip olup, AB, Türkiye'nin en büyük hurda demir tedarikçisi konumunda yer almaktadır.
AB'den yapılan hurda demir ihracatı, Türkiye'nin yıllık toplam hurda demir ithalatının yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Üretiminin büyük bir kısmını elektrik ark ocağı yöntemi ile gerçekleştiren Türkiye, bu yöntemin hammaddesi olan hurdayı önemli ölçüde AB'den temin ediyor.
AB'den yapılan hurda sevkiyatlarında artış, 2010'lu yıllardan itibaren gözlemlenmekte. Bu artışın önemli faktörleri arasında Rusya'nın ihracat kısıtlamaları ve Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması bulunuyor.
Eurofer’in hurda ihracatını kısıtlama niyeti, birçok gelişmekte olan pazar için, çelik üretim süreçleri ve karbon emisyonları AB'nin sıkı standartlarına uymayan ülkelerden AB'ye ihracat olasılığını azaltacak olan CBAM'ın (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanızması) uygulanmasına yönelik hamle kadar derin bir tedirginlik yarattı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı