Rusya’nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana, savaşın en önemli dalgalanma etkilerinden biri Avrupa'ya yansıyan enerji krizi oldu.
Kıta, yıllardır Rusya'dan gelen petrol ve doğalgaza bağımlıydı; Avrupa Birliği'ni bu bağımlılıktan kurtarmaya yönelik sözler verilmiş olsa da henüz bir sonuca ulaşmadı.
Bu arada, gaz ve elektrik fiyatlarındaki artış ve Avrupa'da soğuk bir kış beklentisi ekonomiye etkilerini iyiden iyiye yansıtmaya başladı. Putin, Rusya’nın Kuzey Akımı boru hattını kapatarak Avrupa’ya bir kez daha meydan okudu: Savaş başladığından beri AB Rusya'ya birçok yönden yaptırım uyguladığı halde, petrol ve gaz için Moskova'ya milyarlarca dolar ödemeye devam etti.
Yüksek petrol ve gaz fiyatları, bazı ülkelerde enflasyonun kontrolden çıkacağına dair endişelerle birlikte enflasyonu tırmandırdı. Yalnızca Avrupa değil; Güney Afrika da Ukrayna'daki savaşın serpintisinden etkilenen başlıca ülkeler arasında yer alıyor. Bir dizi Avrupa ülkesi, Rus gazı ve yüksek yakıt fiyatlarının olmadığı bir kışta hayatta kalma planlarını gözden geçiriyor.
AB’de yaşanan bu enerji krizinin demir-çelik sektöründeki etkileri neler?
AB’de şu an yoğun bir enerji krizi yaşanıyor. Fabrikaların üretim maliyetleri de en üst seviyeye ulaşmış durumda. AB, hammadde açısından en önemli kaynaklardan biri. Ancak bu koşullarda, AB’nin çelik üretimi büyük ölçüde zarar gördü. Kimi çelik firmaları ürünlere zam yaparak artan enerji maliyetlerini müşteriye yansıtmayı hedeflese de, birçok tesis şimdiden Avrupa’daki üretimi azaltma ya da durdurma kararı aldı.
Bu durum Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
AB’de yaşanan arz sıkıntısı, Türkiye’nin birçok ülkeye çelik ihracatını artırması adına ciddi bir fırsat. Türkiye, jeopolitik konumu sebebiyle de AB pazarında öne çıkma fırsatı yakalayacaktır. Avrupa’daki hammadde üretiminin gerilemesi, Türk üreticilerin hammaddeye ulaşımını kolaylaştıracaktır. Bu durumda, Türk çelik sektörü birden fazla pazara girerek ihracat rakamlarında önemli artış sağlayarak AB ve ABD için alternatif ülke olabilir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı