Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Moskova'da düzenlenen G-20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı'nın ikinci oturumunda yaptığı konuşmada IMF ile ilgili konulara değindi.
IMF 2010 Kota ve Yönetim Reformu'nun, IMF'nin temsil edilebilirliğin artırılması ve meşruiyeti konusunda oldukça önemli bir adım olduğuna işaret eden Babacan, ancak uygulama noktasında yaşanan gelişmenin ümit vermediğini dile getirdi.
Nisan ayında taahhüt edilmiş olmasına rağmen kota formülünün temel unsurları konusunda henüz anlaşmaya varılamamış olmasını hayal kırıklığına uğratıcı bir durum olarak nitelendiren Babacan, bunun G-20'nin güvenilirliğini de tehlikeye soktuğunu söyledi. Babacan, ekim ayında yapılacak bir sonraki toplantıda anlaşmaya hazır olunacağı konusunda güçlü bir beklenti içerisinde olduğunu ifade etti.
"G-20 olarak, ekonomik politikalarımızın dinamiklerini ve sonuçlarını daha iyi anlamamıza olanak sağlayacak analitik çabaları teşvik etmeliyiz" diyen Babacan, global likidite göstergelerinin IMF raporlarına yansıtılması için düzenli ve iyi tanımlanmış bir format oluşturulması gerektiğini söyledi.
"G-20 Bakanları olarak, önümüzdeki dönemde finansal derinleşmeyi kolaylaştırmak için dünya genelinde yerli para tahvil piyasalarını destekleyici adımlar atmalıyız" diye konuşan Babacan, ilgili uluslararası kuruluşlardan söz konusu piyasalarda yaşanan gelişmelerle ilgili yıllık raporlar beklediklerinin altını çizdi.
Küresel ekonomi ile ilgili sorunlar devam ediyor
Başbakan Yardımcısı Babacan, AA'ya yaptığı açıklamada, dünden bu yana çok önemli görüşmeler yaptıklarını ve bu görüşmelerde Türkiye'nin finansal konulardaki bakış açısını aktardıklarını söyledi.
G20 bakanlar toplantısının mali konularda sorunların tartışılması ve çözüm yollarının bulunması açısından önemli bir platform olduğuna dikkati çeken Babacan, "Küresel ekonomi ile ilgili sorunlar devam ediyor. Bu problemlerin çözülmesi için öngörülebilir ve güven sağlayıcı politikaların uygulanması gerekir" diye konuştu.
Önümüzdeki dönemde bankacılık alanındaki düzenlenmeyle ilgili çalışmaların önemine vurgu yapan Babacan, oturumda Türkiye'de uygulanan Kamu-Özel ortaklık modeliyle devletin yatırımlara yaptığı katkıyı düşük tutularak, değerleri milyar dolarla ölçülen iki nükleer enerji santrali, havaalanı ve 3. boğaz köprüsü gibi projeleri başlattığını aktardığını ve Türkiye uygulamalarının masa etrafındaki ülkeler tarafından ilgi çektiğini bildirdi.
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi önemli yatırım-finansman kaynaklarının işleyişi ve yönetim yapısında reformların gerekli olduğunu belirten Babacan, "Uluslararası Para Fonu ile bu konuda bir kaç tur görüşme yapıldı. Bir tur daha yapılması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin hisseleri artarken, gelişmiş ülkelerin hissesi azalıyor. Bu reformlarla ilgili bazı ülkelerin tereddüdü sözkonusu. Özellikle yönetimde hisse kaybedecek ülkeler haliyle tereddüt ediyor. Ancak bunları konuşarak, istişare ederek aşacağız" dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı