AA'nın basın sponsorluğunda "Sürdürülebilir Kalkınma için Sürdürülebilir Finans" temasıyla düzenlenen Uluslararası Finansal Sistemler Forumu'nun açılışında konuşan İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Prof. Savaş Alpay, bugünkü finansal ve ekonomik sistemin adil dengeli ve bir sonuç getirmediğini belirterek, "Bu forumun amacı bu durumu değiştirmeye ve buna katkı sağlamaya yöneliktir. Bizler gerçekten daha işlevsel, daha kapsayıcı ve daha adil olabiliriz. Finansal ve ekonomik sistemlerin izlediği bu motivasyonlarla, bizler bazı yeni yaklaşımlar oluşturmaya çalışıyoruz" dedi.
Alpay, bugünkü finansal ve ekonomik sistemin adil ve dengeli bir sonuç getirmediğine dikkati çekerek, "Bu dünyadaki insanların yüzde 70'i küresel zenginlikten sadece yüzde 3,5 pay alabilmektedir" dedi.
Olpak: Paradigma değişimine ihtiyaç var
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak da dünyanın, siyasi ve iktisadi haritasında güç merkezlerinin değişip, ağırlık merkezinin, Batı serüveninden sonra, tekrar Doğu'ya kaydığının tartışıldığı bir süreçte olduklarını belirterek, bu sürecin, Batı-Doğu arasındaki çarpıklıktan başlayarak, dengeleri değiştirecek göründüğünü söyledi.
Olpak, "Mevcut küresel finansal sistem, derin bir şekilde sallanırken, ülkemiz, bölgemiz ve dünyada, sancılı ve acılı geçen bu günlerde, küresel anlamda, köklü bir paradigma değişimine ihtiyaç var" dedi.
Duygusal tepkileri ve teori aşamasını geçmiş, altyapısı iyi şekillendirilmiş uygulamaları, etkin bir boyutta hayatımıza sokamadan, insanca yaşamanın temel değerlerine sahip bir geleceğin elde edilmeyeceğini belirten Olpak, aksi durumda, eleştirdiği sistemin hükümranları bundan ne kadar sorumlu ise, gerekli ve yeterli gayreti ortaya koyamazlarsa, şikâyet edenlerin sorumluluğunun da, onlardan az olmayacağını belirtti.
Alternatif finans modeline yönelmek krizden korunmaya çare
Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz de krizlerden korunmanın çarelerinden birisinin de alternatif finans modellerine yönelmek olduğunu aktaran Akyüz, "Bu modellerin başında Türkiye’de adı 'Katılım Bankacılığı' olan İslami bankacılık geliyor. Çünkü İslami bankacılık belirsizliğe, spekülasyona kapalı olması ve reel sektörlebirebir ilişkili özelliği nedeniyle krizleri önleme potansiyeline sahiptir" diye konuştu.
Bu özelliklerine, hızlı artış temposuna ve giderek artan bilinirliğine karşın dünyada toplam bankacılık sektörü içindeki payının yüzde 1 civarında bulunduğuna değinen Akyüz, bu oranın arttırılmasının, İslami bankacılığın düşünceden aksiyona geçilmesi yoluyla mümkün olacağını aktardı.
"2013 yılından bugüne 3,3 milyar liralık kira sertifikası ihraç edildi"
Katılım bankacılığının Türkiye'deki 28 yıllık tecrübe, gelişme ve performansının kısa bir özetini yapan Osman Akyüz, 1985 yılında 2 banka ve 2 şube ile başladıklarını anımsattı.
Geçen 28 yıl içinde faizsiz bankacılık prensiplerine uygun birçok ürün geliştirdiklerini ve ürün yelpazelerini her geçen gün artırdıklarını anlatan Akyüz, şunları söyledi:
"Daha önce katılım bankalarında bulunmayan faizsiz finansman araçları (sukuk), faizsizlik prensiplerine uygun hisse senetlerinden oluşan Katılım Endeksi ve buna bağlı yatırım fonu, faizsiz bireysel emeklilik ve tekafül gibi ürünler artık Türkiye’de sunulmaya başlanmıştır. Hazine, 2012 yılında 1,6 milyar liralık ve 1,5 milyar dolarlık, 2013 yılında ise bugüne kadar 3,3 milyar liralık kira sertifikası ihraç ederek bu piyasaya kararlı bir şekilde girmiştir. Böylece, sermaye piyasasında yer alan geleneksel faizli borçlanma araçlarının yanında, yatırımcılara yönelik farklı bir enstrüman dolaşıma sunulmuş olduğu gibi, katılım bankaları da likidite yönetiminde daha rahat bir duruma gelmişlerdir."
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı