Ege Üniversitesi Kampüsü’nde ki yeni yapılanmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kampüsümüz de kuruluşumuzun 55. Senesi geçmesine rağmen hala bir master plan yok. Master plan dediğimiz; hangi inşaat nereye yapılacak, büyüklüğü ne kadar olacak, büyüme alanı neresi olacak? Bu sorulara önceden karar verilir. Birçok tanınmış üniversitede bu şekilde yapılır, ben daha önce ODTÜ’de okuduğum için söylüyorum hep master plan çerçevesinde değişiklik yapılırdı. Bizim üniversitemizde böyle bir plan olmadığı için düzensizlik ortaya çıkmaya başladı. Bazı binalar yola çok yakın, bazıları yola çok uzak, birbiriyle uyumu olmayan yapılar olmaya başladı buda master plan olmamasından kaynaklanıyor. Yapılması gereken uzman bir ekiple planlama yapılması, planlama da aslında keyfi davranmayı ortadan kaldırıyor. Yeni Deprem Yönetmeliği’ne göre bizim binalarımızın çoğu ister istemez standart dışı kalıyor. Binalarımızın çoğu 60’lı, 70’li senelerde yapılmış ve dolayısıyla o tarihlerden bu güne üç, dört farklı yönetmelik değişti. Binaların analizlerinin yapılıp, bazılarına takviye, bazılarını ise yıkıp yeniden yapmak gerekir.
Kentsel Dönüşüm ile ilgileri düşünceleriniz nelerdir?
Aslında Kentsel Dönüşümde büyük bir şey gözden kaçırıldı. Bundan üç dört yıl önce söylenen şey binalara takviye yapılmasıydı. Fakat biz mühendisler olarak hep söyleriz; bu teknik bir meseledir, her binaya takviye yapılmaz, incelemeler yapılır, gerekirse takviye yapılır. Takviye kurtarmıyorsa bina yıkılır yeniden yapılır. Fakat bu son yönetmelikte sanki takviye diye bir şey yokmuş gibi bir tutum içerisine girildi yani binanın durumu ne olursa olsun yık yeniden yap. İki exteremde gidiliyor yani, bundan önce sadece takviye yapılıyordu şimdi ise takviyeyle kurtarılacak bir binaysa bile yıkılıp yeniden yapılıyor. Bizim üniversitemizde Ziraat Bölümü binalarına birkaç yıl önce takviye yapıldı mesela, bizler takviyenin yeterli olmayacağını savunmamıza rağmen karar mercileri bize takviye yapılacağını söyledi ve takviye yeni bina yapmaktan daha maliyetli oldu o zaman. Şimdi de tam tersi bir baskı var. Aslında bu konular uzman ekiplere bırakılmalı, gerekli incelemeler yapılmalı ve ona göre karar verilmeli. Ama bir şeyi itiraf etmek lazım ‘Kentsel Dönüşüm’ Türkiye için gerekli. Pek çok şehrimizin özellikle büyükşehirlerin neredeyse yarısı ruhsatsız ya da herhangi bir mühendislik hizmeti alınmayan binalardan oluşmaktadır. Tüm binalar bu kapsamda incelenmeli fakat yasada takviyenin de önü açılmalı.
Gelecekte yapı alanında hangi malzemeler revaçta olacak? Bu konuda Ege Üniversitesi’nin ARGE bölümü var mı? Sektöre önerilerde bulunuyor mu?
Tek bir malzeme üzerinde durmak mümkün değil fakat şu kesin ki önümüzde ki yirmi, yirmi beş yıl betondan vazgeçmemiz mümkün değil. Hala en rahat ve en ucuz mal edilen malzemedir ama buna paralel olarak polimerlerin inşaat sektöründe kullanımı gün geçtikçe artıyor, çoğu zaman metallerin yerini almaya başladılar. Hem daha hafif, hem daha ucuz, hem demir veya çelik gibi paslanma riski olmayan malzemelerdir. Dolayısıyla polimerler, inşaat sektöründe daha fazla yer tutmaya başladı. Üniversitemize geldiğimizde ise geçen yıl malzeme ile ilgili yeni bir master programı açtık Malzeme Bilimi ve Mühendisliği. Şu anda bir DBT projesi kapsamında üniversitemizde merkez laboratuvarın inşası başladı ve bitmek üzeredir. Bir takım cihazlarında artık ihalesi yapıldı, alınıyor. Bu laboratuvarın açılmasıyla özellikle malzeme alanında Ege Üniversitesi daha üst düzey araştırmaları yapabilecek ve farklı disiplinlerde çalışsan insanları bir araya getirip bir ekip çalışması yaptırabilecek.
.
Röportaj: EDANUR İNAN
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı