Demir çelik piyasası analisti Dr. Keyvan Jafari Tehrani, Pardazesh Journal ile Söyleşisinde; “Stratejik planlama, İran'ın madencilik ve çelik sektörlerinin tüm potansiyelini ortaya çıkarmanın anahtarıdır” demiştir.
Dr. Jafari Tehrani, madencilik ve çelik sektörlerinde sürdürülebilir büyümenin sağlanabilmesi için hükümetin hem yerel hem de uluslararası pazarlara odaklanan stratejik bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı. Küresel metal piyasasındaki kapsamlı uzmanlığıyla, mevcut zorlukların kapsamlı bir analizini, jeopolitik ve ekonomik faktörlerin etkisini ve bu kritik sektörleri canlandırmak için uygulanabilir çözümler sundu.
Kendisine ülkemizin çelik ve madencilik sektörlerinde ne gibi kalkınma programları ve büyüme stratejileri tasarlanıp uygulanabileceği sorulduğunda şu yanıtı verdi;
Gerçek şu ki, çelik sektörü biraz daha iyi durumda olsa da madencilik sektörü iyi durumda değil. Madencilik tek başına GSYİH'nın %1'inden azını oluştururken, çelik GSYİH'nın en az %2.5'ine katkıda bulunmaktadır. Bana göre hükümetin, özellikle de on dördüncü yönetimin odaklanması gereken en önemli kalkınma ve stratejik program iki ana noktayı içermektedir:
Birincisi, iç tüketim pazarlarını arttırmak ve ülke içinde emtia, madencilik ürünleri ve çelik için yeni pazarlar yaratmak. İkincisi, ihracatın genişletilmesi. Daha önceden, önce ihracatın geliştirilmesine, ardından da iç pazara vurgu yapıyordum. Ancak şimdi Trump'ın olası dönüşüyle birlikte yaptırımların şüphesiz yoğunlaşacağına ve petrol ve diğer mallar da dahil olmak üzere İran'ın ihracatını olumsuz etkileyeceğine inanıyorum.
İran İslam Cumhuriyeti Denizcilik Hatları'na daha fazla yaptırım uygulanması ihtimali bile var; bu da IRISL gemileri karaya oturacağı için Çin'e nakliye fiyatlarını artıracak ve bizi daha yüksek fiyatlarla yabancı gemilere güvenmeye zorlayacaktır. Bu da geleneksel ihracat pazarlarımızı daraltacak ve ihracatı daha da zorlaştıracaktır. Ayrıca, on üçüncü yönetim tarafından uygulanan ihracat vergileri gibi hükümetin kendi kendine uyguladığı yaptırımlar da ihracatımıza zarar vermiştir. On dördüncü yönetim altında değiştirilmiş bir biçimde devam edeceğini bildiğimiz bu vergiler, ihracat fırsatlarımızı azalttı ve bazı müşterilerimizi kaybetmemize neden oldu.
Yükselen dolar kurunun etkisini ise şu şekilde değerlendirdi;
Doların 80.000 tümene ulaşması ve maalesef 100.000 tümene doğru ilerlemesi, içeride fiyatların ve enflasyonun artmasına neden olmasının yanı sıra doğal olarak ihracatı da güçlendiriyor. Tüm ülkeler ihracatı artırmak için para birimlerini zayıflatır. Bu durum, ihracat kısıtlamalarının kaldırılması koşuluyla, doğal olarak ihracatın gelişmesini teşvik edebilir. Çelik konusunda ise kişi başına düşen çelik tüketiminin artırılması büyük önem taşıyor. Şu anda, ülkenin kişi başına çelik tüketiminin önemli ölçüde azaldığını, hatta son 5-6 yılda önceki rakamlara göre yarıya düştüğünü görüyoruz. Öte yandan, ihracatın artırılması kendi kendini finanse edebilir, yurt içinde ekonomik büyüme yaratabilir ve ihracatta pazar gelişimine yardımcı olabilir, çünkü her pazar gelişimi sermaye gerektirir. Doğal olarak, on üçüncü yönetim tarafından vaat edilen ancak gerçekleştirilemeyen yılda bir milyon konutun gerçekleştirilmesi önemli ölçüde likidite gerektirmektedir.
Doğal olarak, bu büyük miktarlar sadece ihracat yoluyla finanse edilemez, ancak bu yurtiçi inşaat projelerinin başlatılması ihracatın güçlendirilmesiyle desteklenebilir. İhracatı artırma perspektifi, ülkeden sermaye çıkışına neden olmak değil, yurtiçi mal tüketimini artırmak olmalıdır. Bu sermaye ülkeye geri dönmeli ve kalkınma ve inşaat faaliyetleri için kullanılmalıdır. Çelik zincirindeki birçok proje için gerekli sermaye ihracat yoluyla finanse edilebilir. Öte yandan, talebin üzerinde tahsis edilen yüksek çelik üretim kapasiteleri, elektrik ve gaz kıtlığı göz önüne alındığında anlamsızdır. Benim söylemek istediğim, bu sermayenin kamu inşaat faaliyetlerine yönlendirilmesi gerektiğidir. Konut inşaatı ve ilgili faaliyetlerin, dekoratif taşlar, çelik, çimento ve ilgili tüm faaliyetler dahil olmak üzere inşaat ve konutla bağlantılı tüm endüstrileri hem doğrudan hem de dolaylı olarak canlandırdığını, istihdam ve ekonomik büyüme yarattığını herkes biliyor. Yaklaşık 300 küçük ve büyük sanayinin inşaat faaliyetleriyle bağlantılı olduğu söylenmektedir. Bu, dikkate alınması gereken hedeflerden biridir.
Son olarak, sadece iç pazara odaklanmak mümkün değildir çünkü hükümet gerekli sermayeden yoksundur. Benzer şekilde, sadece ihracat pazarına odaklanmak da mümkün değildir çünkü çelik söz konusu olduğunda bile bu yaptırımlar altında 10 milyon tondan fazla ihracat yapamayız. Bu durum diğer mallar için de geçerli. Irak ve Afganistan gibi ülkeler İran'dan inşaat demiri ithalatına vergi uyguladığında, komşu ülkelere ihracatımızı bile kaybediyoruz. Peki, üretilen alt ürünler nerede tüketilmeli? Doğal olarak ihraç edilemiyorsa yurt içinde tüketilmesi gerekir. Tasarlanması ve uygulanması gereken önemli hedeflerden biri de budur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı