TİM Başkanı Büyükekşi, ABD, AB, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin ekonomik krizin etkisinden sıyrılamadığını, kriz sonrasında toparlanamadığını gözlemlediklerini belirterek, bu ülkelerin toparlanma sürecine geçebilmek için, iç talep canlanana kadar ihracata daha fazla önem vermeye başladıklarını söyledi.
Ancak avronun zayıflamasının enflasyon yaratmasından da endişe edildiğine işaret eden Büyükekşi, ''Kısaca, AB krizden çıkış için avroyu zayıflatmayacak ama aşırı değerlenmesine de izin vermeyecek diyebilirim'' dedi.
Kur savaşı özellikle gelişmiş ülkeler arasında yaşanıyor
Kur savaşlarının veya yabancı paraların kendi birimleri arasındaki dalgalanmaların hem ticaret sapmalarına yol açtığını hem de kur risklerini artırdığını anlatan Büyükekşi, ''Kur savaşı özellikle gelişmiş ülkeler arasında yaşanıyor'' dedi.
Bu savaş karşısında Türkiye'nin ne yapması gerektiğine değinen Büyükekşi, bu sorunun yanıtının önemli olduğunun altını çizdi. Büyükekşi, ''Bu sorunun Türkiye'ye etkisini minimize etmek için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile Türk Lirası sepet kurun değerlenmesini önlemek ve Türk Lirası'nın rekabetçi seviyelerini korumak olmalı. Türkiye'nin ihracatçıları olarak bunu önemsiyor ve tüm aktörlerin bu gerçekler doğrultusunda adım atmasını, önlem almasını bekliyoruz'' diye konuştu.
2011 sonrası değerli TL'nin yarattığı sakıncaları azaltmak için TCMB politikasını değiştirdi
Özellikle Güney Doğu Asya ülkelerinin kurlarını değersizleştirerek ihracat avantajı yakaladıklarını anımsatan Saltoğlu, ''Bize gelince 2011 sonrası değerli TL'nin yarattığı sakıncaları azaltmak için TCMB politikasını değiştirdi. Şu ana kadar da doğru yaptığını düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte bunun devamı için çalışacak. Ancak faizin bulunduğu seviye ve enflasyon bu konuda TCMB'ye sınırlı yardım yapacaktır. Zaten yüzde 5,5'lerde olan faizi daha aşağı indirmek hem zor hem riskli'' değerlendirmesini yaptı.
TL'nin rekabetçi seviyelerde tutulması
Bunun yanında reel efektif döviz kurunun 120'li seviyelerin üzerine çıkmasının değerli TL anlamına geleceğinin ve buna karşı müdahalelerin geliştirileceğinin açıklandığını anımsatan Ergüzel, şunları kaydetti:
''Son dönemlerde faiz koridorunun aşağı çekilmesi, ROK artışları ve döviz munzam oranlarının yükseltilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir. TL'nin belirli seviyelerde rekabetçi seviyelerde tutulmasının dış ticaret dengesi üzerindeki olumlu katkısı orta vadede görülebilecektir. Zira 2003-2011 arasındaki reel para birimi ile İhracat/GSYH oranları arasında yakın bir ilişki olduğu, para birimi daha fazla oranda değer kaybeden ülkelerin ihracat performansındaki iyileşmenin daha belirgin olduğu görülüyor.''
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı