Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, geçen yılın ikinci yarısında yüzde 50 seviyelerine ulaşan ihracat artışının yavaşladığını belirterek, "Yurt içi talebi canlandıracak bir çalışma içine girilmeli. Bu talebin de yurt içi üretime yönlendirilmesi sağlanmalı." dedi.
Yayan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yılın ilk aylarında üretimde artış eğiliminin görüldüğünü ancak yılın ortalarına doğru inşaat, sanayi ve otomotiv sektöründe yaşanan sıkıntıların çelik üretimini de etkilediğini söyledi.
Çelik ihracatında, geçen yılın ikinci yarısında aylık bazda yüzde 50'lere varan ihracat artışı yaşandığını, bu artışın da iç piyasada tüketimin düşmesinden kaynaklandığını dile getiren Yayan, tüketimin daralması karşısında üreticilerin yeni ihracat pazarı arayışlarına girdiklerini ifade etti.
Yayan, ABD'nin, geçen yıl çelik ithal ettiği tüm ülkelere yönelik yüzde 25 vergi uyguladığını ve daha sonra bunu Türkiye özelinde yüzde 50'ye yükselttiğini hatırlatarak, "Bu durum, 2018'in ikinci yarısında ABD'ye ihracatımızın durma noktasına gelmesine neden oldu. Netice itibarıyla ABD, ihracat pazarı olmaktan çıktı." diye konuştu.
Orta Doğu ve Körfez bölgesi ülkelerine ihracatta da sıkıntılar yaşadıklarına değinen Yayan, üreticilerin kayıpları telafi etmek için Avrupa Birliği (AB), Uzak Doğu ve Güney Asya pazarına yöneldiklerini kaydetti.
"İthalatı sınırlandırma konusunda kendi şartlarımızı gözetebiliriz"
AB ülkelerinin de ithal çeliğe yönelik küresel düzeyde korumacı tedbirler uygulamasına karşın Türkiye'nin bu bölgeye ihracatını artırması hakkında da konuşan Yayan, Türkiye'nin mesafe ve piyasa aktörleriyle ilişkiler açısından diğer ülkelere göre daha avantajlı konumda bulunduğunu belirtti.
Yayan, söz konusu avantaja karşın, koruma tedbiri nedeniyle, bu yıl AB'ye ihracatın yavaşlayabileceğini, Türkiye'nin bu şartlarda neden fazla ithalat yaptığını sorgulaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin kendisine uygulanan tedbirleri, kendi çıkarlarını maksimize edecek şekilde karşı tarafa uygulamak mecburiyetinde olduğunu ifade eden Yayan, "Yassı ürünlerde yaklaşık 4-4,5 milyon tonluk, yüzde 25'lik, ihtiyaç fazlası kapasitemiz var. Uzun ürünlerde neredeyse yüzde 100'lük kapasitemiz mevcut. Bu açıdan bakıldığında, ithalatı sınırlandırma konusunda, rahatlıkla kendi şartlarımızı gözeten kararlar verebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Yayan, ihracat artışının yavaşlama sürecine girdiğinin ve AB Komisyonunun getirdiği kotaların, bu durumu daha hızlandırmasından endişe duyulduğunun altını çizerek, "Yurt içi talebi canlandıracak bir çalışma içine girilmeli. Bu talebin de yurt içi üretime yönlendirilmesi sağlanmalı." dedi.
İhracatı artırabilmek için çevre katkı payı gibi rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyen maliyetlerin kaldırılması gerektiğini anlatan Yayan, sektörün yıllık ödediği katkı payının 50 milyon dolar düzeyinde olduğuna işaret etti.
Yayan, AB'deki kuruluşların çevreyle ilgili standartları sağlayabilmek için devletten yardım aldıktan sonra bu kuruluşlara devlet yardımının yasaklandığını ifade ederek, "Biz hem çevre yatırımlarını yapmanın getirdiği maliyetleri üstlenmek hem de çevre katkı payı gibi bir yükü üstlenmek durumunda kalıyoruz." diye konuştu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı