Mimar Sinan Mühendisler Birliği tarafından düzenlenen "Tük Çelik Sektörü Sorunları ve Çözüm Önerileri" paneli Karabük'te gerçekleştirildi.
Karabük Büyük Kulüp'te düzenlenen panele, Karabük Valisi Orhan Alimoğlu, Karabük İl Emniyet Müdürü Dr. Serhat Tezsever, Karabük TSO Başkanı Tuncay Özcan, Çelik İş Sendikası Karabük Şube Başkanı Ulvi Üngören, Kardemir'den Genel Müdür Yardımcısı Hakan Onur ve ünite müdür ve mühendisleri, Karabük Üniversitesinden çok sayıda akademisyen ve öğrenciler ile Karabük'teki sektör temsilcileri ve basın mensupları katıldı.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan'ın oturum başkanlığını yaptığı panele, KARDEMİR Genel Müdürü Uğur Yılmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Danışmanı Ahmet Taşkın, Çelik İhracatçıları Birliği Genel Müdürü Hüseyin Soykan ve Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yaşar konuşmacı olarak katıldı.
Uğur Yılmaz: Türkiye İhracatçı İken, İthalatçı Konuma Düştü
Kardemir Genel Müdürü Uğur Yılmaz, Kardemir'in sektör içerisinde farkındalık yaratan faaliyetlerine dikkat çekerek başladığı panel konuşmasını, sektörde yaşanan sorunlar ve çözümlerine ilişkin önerileri ile sürdürdü.
Kardemir'in, Türkiye'nin tek ray ve ağır profil üreticisi olduğuna dikkat çeken ve 22 Nisan 2016 tarihinde deneme üretimlerine başlayan Çubuk Kangal Haddehanesinde üretilecek olan 5,5-55 mm arası kangal, 20-100 mm arası katma değeri yüksek çubuk ürünler ve gelecek yıl devreye girmesi planlanan demiryolu teker yatırımı ile birlikte ürün gamının daha da genişleyeceğini belirten Yılmaz, “Kardemir böylelikle vizyonu doğrultusunda Türkiye'de üretilmeyen ürünleri de üreterek daha rekabetçi bir şirket haline gelecektir" dedi.
Türkiye'de Bir İlk
Kardemir Genel Müdürü Uğur Yılmaz düzenlenen panelde Kardemir, Karabük Üniversitesi- İŞKUR ve AFAD arasında sağlanan işbirliklerine de ayrı bir paragraf açtı.
Karabük İŞKUR İl Müdürlüğü, Karabük Üniversitesi ve Kardemir A.Ş. arasında 29 Mart tarihinde imzalanan işbirliği protokolü kapsamında belirlenen öğrencilerin 2 Mayıs 2016 tarihinde Kardemir'de işbaşı eğitimlerine başladığını belirten Uğur Yılmaz, “Türkiye'de bir ilk olan bu işbirliği programı kapsamında, işbaşı eğitimlerine başlayan öğrencilerimiz Kardemir'de 1 yıl boyunca mühendis ve çalışanlarımızla birlikte eğitim alacaklar ve hem işe hem hayata hazırlanacaklar. Böylelikle daha okurken, iş hayatına hazırlanmış olarak mezun olacaklar" dedi.
Karabük Üniversitesine şirketimizce kazandırılan Demir Çelik Enstitüsünde tam ve yarı zamanlı olarak iki mühendisimizin çalıştığını, halen Kardemir bünyesinde 11'i doktora 52'si ise yüksek lisans olmak üzere 63 mühendisimizin eğitimine devam ettiğini belirten Uğur Yılmaz, şirketimizin K.Ü ve AFAD işbirliği ile yürüttüğü AB Projelerine de ayrıca dikkat çekti.
Karabük Üniversitesinde öğrenci kulüpleri tarafından gerçekleştirilen etkinliklerin ilgi alanlarına göre Kardemir tarafından sponsor olarak desteklendiğini belirten Yılmaz, Kardemir'e alınan mühendis seçiminde de Karabük Üniversitesi mezunlarının ön planda tutulduğunu ve geçmiş dönemde alınan mühendislerin tamamına yakınının Karabük Üniversitesi muzunu olduğunu hatırlattı.
Çevre için 40 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım
Uğur Yılmaz düzenlenen panelde, tamamlandığında Türkiye'nin en büyük Hava Ayrıştırma Tesisi olacak olan 4. Hava Ayrıştırma Tesisi, Çelikhane Kapasite Artırım Projeleri, Sinter MEROS Projesi ve YF Sulu Tip Gaz Temizleme Sistemi gibi devam eden yatırımlar hakkında da katılımcıları bilgiler verdi. Çevre yatırımlarına ise ayrıca değinen Yılmaz "Kardemir'de bugüne kadar 100 Milyon $'ın üzerinde çevre yatırımı gerçekleştirilmiştir. Halen 40 Milyon $'lık yeni bir ilave çevre yatırımı içinde teklif aşamasında çalışmalarımız devam etmektedir" dedi.
"Haksız Rekabete Karşı Etkin Koruma Sağlanmalı"
Yılmaz panelin devamında yaptığı konuşmayı ise sektörün yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ayırdı.
Dünya ham çelik üretim kapasitesinin 2 Milyar 384 Milyon tona ulaştığını, fiili üretimin ise 1 Milyar 600 milyon tonu aştığını belirten Uğur Yılmaz, % 73,6'si entegre demir çelik tesisleri tarafından gerçekleştirilen bu üretimin yaklaşık %50'sinin ise Çin tarafından yapıldığına dikkat çekti.
Yılmaz, “Ülkemiz 2000'li yıllardan itibaren üretimini artırarak 2013 yılında Dünya'nın 8. Büyük üreticisi olmuştur. Ancak, geçtiğimiz yıl yaşanan sıkıntılar nedeniyle tekrar 9. Sıraya düştük. Kapasite kullanım oranlarımızı son yıllarda düşerek % 61,5'lara geriledi. Ülkemizin çelik tüketiminde ise aksine artış yaşanmakta. Tüketim 34,5 Milyon tonlara ulaşmışken, üretimimiz geriliyor ve ülkemiz ilk kez geçtiğimiz yıl çelik ithalatçısı bir ülke konumuna geldi. Hem üretimimiz hem de ihracatımız düşüş trendinde. Yüzde 40 kapasitemiz ise atıl durumda. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil" dedi.
Türkiye Çelik Sektörünün; her 1.000 İstihdamda 22 kişiyi, her 1.000 istihdamda 44 mühendis istihdamını, her 1.000 İşyerinde 12 işyerini, 2014 Yılında Açılan Her 1.000 Şirkette 9 şirketi, En Büyük 1.000 Sanayi Kuruluşu Arasında 73 sanayi kuruluşunu, En Büyük 500 Şirket Arasında 28 şirketi ifade ettiğini belirterek sektörün önemini vurgulayan Yılmaz, Türk çelik sektörünün mevcut durumunu da şöyle özetledi:
“Türk çelik sektöründe entegre üretim yöntemi ile üretim yapan 3 adet şirket varken bu sayı EAO'lu üreticiler için 27 adetten fazladır. Sektör bu haliyle dağınık yapıdadır. Cumhuriyet tarihinde devlet eliyle kurulan entegre tesislerden başka entegre tesis yoktur. Yatırım maliyetinin düşüklüğü nedeniyle EAO'lu tesisler özel sektör tarafından tercih edilmiştir. Türk çelik sektörü 2000'li yıllarda dünyanın en hızlı büyüyen 3. çelik sektörü konumunu elde etmiş olmasına rağmen son yıllarda kan kaybetmektedir. 2006-2012 döneminde, Cumhuriyetten itibaren kurulan kapasiteden daha fazlası özel sektör yatırımları ile devletten hiçbir destek alınmadan 10 milyar dolar civarında yatırımla oluşturulmuştur. Ancak bugün gelinen noktada, sektörümüz kurulu kapasitesini değerlendirememektedir. Türkiye, 2015 yılında 19 milyon ton ham çelik üretim kapasitesini kullanamamış, buna karşılık %38 artışla, 19 milyon ton çelik ithal etmiştir. Türkiye, ihtiyacının üzerindeki kapasitesine rağmen, son 15 yıldan bu yana ilk kez çelik ürünlerinde net ithalatçı konumuna geçmiştir. Türkiye'nin çelik tüketimindeki büyümeye rağmen, sektörün üretimindeki düşüş eğiliminin devam etmesinde, sektörün üzerindeki rekabet gücünü sınırlandıran yükler yanında, dampingli ve devlet destekli (ihracatçı ülke destekleri) ürün ithalatının artması etkili olmuştur. Çelik sektörü, mevcut kapasitesi ile yurtiçi ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek durumdadır."
Uğur Yılmaz, yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerilerini ise şöyle özetledi:
"Başta Çin, Rusya ve Ukrayna olmak üzere, serbest piyasa ekonomisi olmayan ülkelerden yapılan ithalatın yarattığı haksız rekabete karşı etkin korunma sağlanması ve büyüyen iç pazardan yerli üreticilerin azami ölçüde pay almasını sağlayacak tedbirlerin alınması. Konsolidasyon, etkin olmayan kapasitelerin kapatılmasının teşvik edilmesi, İthalatın değil, yerli girdi tedarikinin teşvik edilmesi. Kalitesiz ürün ithalatının engellenmesi. Başta enerji olmak üzere girdi maliyetlerinin düşürülmesi."
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı